Kabataş ile kadına şiddet sürüyor

"O topa girmemem lazım" diye düşündüm önce, sonra vazgeçtim. Benim gibi düşünenler olduğuna inanıyorum ama sesleri çıkmıyor. Ya da "yalan" diye diretenlerin veya iddiasında haklı çıkmaya çalışanların çıkardığı gürültü arasında sesler kaynayıp gidiyor, cılız bir vızıltı gibi kalıyor. Kabataş olayı başlı başına bir büyük hadise haline geldi çünkü "doğruydu yalandı" diye bir tarafta durmadan söylüyorum bunu. Tez konusu olacak kadar, sosyolojik araştırmalara konu olacak kadar büyük bir hadise.

Kabataş'ta bahsi geçen olayın yaşanmadığını varsayarak yazacağım.

Kabataş'ta yaşandığı iddia edilen ve durmadan yalanlanan olay, tamamen asılsız diyelim...

Şuna bakmak lazım; bir kadın tüm bunları uydurduysa sebebi nedir? Bilinçaltında nasıl bir travma yaşamaktadır ve tüm hikayeyi uydurduysa; bunda toplumda gelinen noktanın hiç mi payı yok ve hala başörtüsü konusunu didiklemenin kadında yarattığı psikolojik sıkıntı nasıl bir boyuta gelmiştir?

Kabataş tamamen yalandı diyelim.

Bu ülkede başörtüsü kullanan ve muhafazakar yaşamaya karar veren, inanç eksenli yaşamaya çalışan kadına şiddet uygulanmamakta mıdır?

İşte buna "Evet" derseniz büyük bir yalana ortaklık etmiş olursunuz.

Bu ülkede başını bağlayan kadına karşı şiddet vardır. Şiddetin illa, olayda bahsi geçtiği gibi deri ceketli yarı çıplak adamlar tarafından tartaklanmak şeklinde olması gerekmiyor!

BAŞÖRTÜSÜ ŞİDDETİ VAR

Şiddet bir bakışla da yaşatılabilir. Yaşatılmıyor mu? Çok yakından tanıdığım birkaç insandan bahsedebilirim size, başını bağlayan her kadının iktidar taraftarı olduğuna ve hükümet şakşakçısı olduğuna inanan.

Başörtülü kadına, "Ne oldu da kapandın, kaç yaşında kapandın, saçların acımıyor mu, kaşınmıyor musun, hem başını bağlayıp hem kot pantolon giymeye utanmıyor musun, hem Müslüman hem süslü olunur mu, başı bağlı bir de sigara içiyor, başı bağlı ve yanındaki erkeğin elini tutuyor" diyen kimseye rast gelmediniz mi?

Allah için elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin, bu bir şiddet biçimi değil midir? Geçen yıl çalıştığım gazetede bir haber/araştırma yayınlamıştı bir editör, utanmadan ve sıkılmadan "Süslümanlar" diye başlık atarak. Haberin çıkış noktası da modaya düşkün Müslüman kadınların süslü buldukları giyim kuşamıydı.

Kabataş olayından sonra da ben bir yazı yazarak ailemin yaşadığı bir olayı anlatmıştım. Ve "Evet, belki Kabataş'ta değil ama başörtülü kadın şiddet görüyor" demiştim. Yazıyı internette bulabilirsiniz; "İnançlı kadına duyulan gizli öfke" başlığı altında. Yazıyı yazmam birilerini o kadar kızdırdı ki, beni de iktidar y...sı olarak nitelendirdiler. Bana olan öfkelerini, üzerime kendi şaklabanlarını salarak gösterdiler. Atmadıkları iftira kalmadı.

SÖZÜM ONA AYDIN

Üniversite mezunu, sözüm ona aydın ve üstelik medyada görev yapan insanların önyargılı olması, vatandaşı tanımaması ne kadar acı! Olay çıksın, birilerin incinsin, sadece kendi fikirleri itibar görsün istiyorlar. Kabataş olayını da köpürtmeleri bu yüzden. "Başörtülü kadın yalancıdır"a geliyorlar en sonunda. Utanmadan sıkılmadan... Kadına şiddet tüm hızıyla devam ediyor. Deri ceketli, yarı çıplak serserilerin gösterdiği şiddet daha anlaşılır aslında, yarı aydınların tavırlarına bakacak olursak... Alman edebiyatçı Goethe, "İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum" demiş. Gerçekten utanmıyorlar... Peki, yaşanmadı o hadise diyelim; benim yazdığım yazıda bahsettiğim, kardeşimin başörtülü karısına sözlü şiddet gösteren kadınları kim affedecek?

İnanılır gibi değil!

*Atilla Taş'ın sosyal medya paylaşımlarından kitap yaptılar. Yazar oldu; inanılır gibi değil. Bir ünlü Türk düşünürümüz daha oldu.! Sistem korkutuyor beni...