Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hrant Dink davasında Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin üç maddesini ihlal ettiğini öne sürerek 133 bin 595 euro para cezasına çarptırdı.
AİHM, Türkiye'yi, cinayeti önlememekle, cinayetin işleneceği kesin delillerle bilinmesine rağmen soruşturma yapmamakla ve de cinayetten sonra da etkili başvuru hakkını engellemekle suçluyor.
* * *
Bu cinayetin nasıl geliştiği, kusur var mı, yok mu, bunun tartışmasını yapacak değiliz. Dink'e yapılanı da onaylamıyoruz.
Merak ettiğimiz konu şu: ASALA itleri, onlarca büyükelçimizi, sefaret mensuplarını ve koruma görevlilerini ellerini kollarını sallaya sallaya, yüzlerce Avrupalının gözleri önünde hunharca katlederken, bunları kovuşturmaya, nedenlerini araştırmaya, kimlerin perde arkasında bulunduklarını bulmaya niye çalışmadı, cezalandırma yoluna gitmedi?
* * *
1973-1984 yılları arasında Türkiye, tam 11 yıl Ermeni teröristler acaba hangi diplomatımızı ya da vatandaşımızı öldürecek diye cehennem azabı yaşarken AİHM ya da Amerikan hukuk birimlerinden niye tek bir protesto ya da kınama çıkmadı? Bilindiği üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 1952'de kabul edilmişti.
27 Ocak 1973'te Los Angeles gibi, Hollywood'un da bulunduğu Amerika'nın en çağdaş kentinde Karakin Yanikiyan isimli 78 yaşındaki bir Ermeni sapık, Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir'i otele çağırarak öldürmüştü.
22 Ekim 1975'te de Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil, Avrupa'nın göbeğinde yine Yanakiyan isimli Ermeni çetesinin kurbanı olmuştu.
Niye AİHM çıkıp da, "Burnumuzun dibinde büyükelçi katlediliyor. Buna tavır almazsak adaletten nasıl sözederiz?" dememişti.
* * *
Terörden tek olumsuz etkilenen Hrant Dink'in ailesi, törenlerde sürekli Türkiye'yi suçlayan karısı Rakel midir? ASALA teröristlerinin söndürdüğü ocaklarda kimler ne çileler yaşamıştır ve yaşamaya devam ediyordur, sorulmuş mudur?
Güya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa'nın adalet dağıtan en büyük kuruluşu.
Hadi canım sende.
Ermeni'ye eyvallah, Türk'e tu kaka.
Bu vesileyle anmayı unuttuğumuz şehit büyükelçilerimizi, sefaret mensuplarımızı, koruma görevlilerini rahmet ve saygıyla anıyoruz.
kentten
Bir Ramazan hatırası...
Atakent Lions Derneği ile Karşıyaka Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün ortaklaşa gerçekleştirdiği iftar sofrası sonrasında oluşturulmuş bir tablodur bu...
Bu iki kurum, Zübeyde Hanım Huzurevi sakinleri için Bostanlı Yasemin Kafe'de bir iftar sofrası kurmuş ve huzurevi sakinlerini ağırlamışlardı. Bu sofranın onur konuğu da 118-R Genel Yönetmeni Nasuhi Öndersev'di.
Akerdeon çalan bir genç de geceye renk kattı.
Atakent Lions Derneği yöneticileri o iftar sofrasından sonra huzur içinde bir araya geldiler. Genel Yönetmen Nasuhi Öndersev, Başkan İnci Şap, Neşe Örs, Güler Karaveli, Ümit Köse, Gülten Kefeli, Vesile Ataberk, Hatice Aksu ve Ebru Ekmekçioğlu'nun gözlerinden mutululuk okunuyordu.
siyasetten
"Hayır" cephesinden...
Toplam oy yüzde 42... Şimdi bu yüzde 42 içinde "oran kavgası" var.
Aslan payı CHP'nin gibi görünüyor ama bu tabloda MHP'yi mutlaka hesaba katmak lazım.
Demokrat Parti'nin tablodaki yeri, pek de iç açıcı değil.
Çok partili siyasi hayatımız içinde önemli görevler üstlenmiş ve bu görevleri yerine getirmiş bir misyonun bugünkü temsilcileri şimdi çaresizlik içinde...
DP'nin Bornova eski İlçe Başkanı Musa Yılmaz isyanlarda...
Musa Yılmaz, "Biz böyle mi olacaktık?" diyor ve yöneticileri toptan suçlayarak:
"Biz buna layık değiliz" diyor.
Eski il başkanlarından ve milletvekili Yıldırım Ulupınar da, umudunu Çiller'e bağlamış:
"Hergün konuşuyoruz. Bekleyin..." diyor.
* * *
Tevfik Diker, o da eski bir DP'li ve DYP'li..
Diker, Alanya'nın Türkler beldesinde tatilde.
Ve Diker'den DP ile ilgili bir değerlendirme:
"Bir grup Haberal'ın tahliyesine endeksli, bir başka grup TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na endeksli, bir diğer grup ise TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'e endeksli, bu grupların her birinin ağababaları var. 9. Cumhurbaşkanı Demirel, eski Başbakan Yılmaz gibi."
küpe
En zor dinlenen siyasi masal, iki kere tekrar edilendir.
E. Channing
fıkra
Matmazel mi?
Doktor gerçekten çok güzel bir bayan olan hastasının muayenesini bitirdikten sonra:
"Madam" dedi. "Size verilecek çok güzel bir haberim var."
"Özür dilerim doktor. Ben madam değil, matmazelim..."
"Ya?.. Öyleyse size verilecek çok kötü bir haberim var. Hamilesiniz..."