Suat İstanbul, İzmir siyasetinde iz bırakmış bir isim.
Yakın yıllara kadar DSP İl Başkanlığı yaptı.
Rahşan Hanım'ın İzmir'deki prenslerinden biriydi.
Suat İstanbul'u daha sonraki günlerde CHP rozeti ile izliyoruz.
O şimdi, "sağa sola ders veren" sıkı bir CHP'li.
***
Suat İstanbul, yaşanan değişimlerin CHP'nin diğer düzen partilerinden farkını bir kez daha ortaya koyduğunu vurguluyor ve ekliyor:
"Bu gelişme yaşanırken bizlere düşen görev, birlik ve beraberliğimizi bozacak her türlü hareketlerden kaçınmak olmalıdır. Geçmişte yaşadığımız yapay çekişmeleri ve ayrışmaları bir kenara bırakmalıyız."
***
Ve ardından "uyarılar zinciri" geliyor.
İşte o "uyarılar zinciri"nden satırbaşları:
* Her dönemde olduğu gibi parti çıkarlarını hiçe sayıp, kendi siyasi çıkarları için düğmeye basanları ibretle ve üzüntüyle izliyoruz.
* Her CHP'li kendine uygun gördüğü örgüt birimine aday olabilir. Fakat bu süreç başlamadan bu tür çalışmaların içine girmek, fırsatçılık yapmak, parti terbiyesi ve parti disiplini ile örtüşmemektedir.
* Partimizin zor günlerinde partiyi terk etmiş, oy vermemiş hatta parti aleyhinde çalışmalarda bulunmuş isimlerin ortalıkta dolaşmasını büyük bir üzüntüyle izliyoruz.
* Partiyi terk edip sonra gelenlerden, sırtını sadece bir belediye başkanına dayayıp, o belediye başkanını Büyükşehir Belediye Başkanı yapmak isteyenlerden de il başkanı olmamalıdır.
* CHP'de İl Başkanlığı beş yıldızlı otel lobilerinde, holding bürolarında yapılan kulislerle olmaz, olmayacaktır.
***
Yıllarını CHP'ye vermiş, bu partinin il yönetimlerinde görev yapmış bir siyasetçi, Suat İstanbul'un bu "uyarılar zinciri"ni şöyle değerlendiriyor:
"Bazı kişiler yaz günlerinde de şemsiye ile gezerler. Herkesi yanlarına çağırırlar. Bunlar yağmurlu havalarda da şemsiyelerini açar ama kimseyi yanlarına almazlar."
Aramaya ne gerek var?
Siyasete 27 Mayıs 1960 öncesindeki öğrencilik yıllarında başladı.
Genç bir YETO öğrencisiydi.
Siyasetteki ilk görevi, Demokrat Parti Gençlik Kolları İzmir İl Başkan Yardımcılığıydı.
Demokrat Parti Gençlik Kolları'ndan sorumlu iki İzmirli vardı. Biri Beliğ Beler, diğeri de Fazlı Arınç.
İzmir İl Başkanı da, daha sonraları Viyana'da bir Ermeni saldırısında şehit düşen Erdoğan Özen.
***
27 Mayıs, Erkut Şenbaş'ı Demokrat Parti Gençlik Kolları görevlisi iken buldu.
Darbe yıllarının şoku atlatılıp, siyasi hayata izin verilir verilmez Erkut Şenbaş soluğu Adalet Partisi'nde aldı.
Artık ciddi ve hızlı bir particilik başlamıştı.
Adalet Partisi yıllarında Erkut Şenbaş parti içinde aktif görevlerde bulundu.
Demirel'in İzmir'deki "güvendiği" adamlardan biriydi.
Çok genç yaşta İzmir milletvekili olarak Meclis'e girdi.
***
22 Şubat, 12 Mart'tan sonra bir darbe daha yaşadı...
12 Eylül 1980'de Erkut Şenbaş yıkılan parlamentodan sağlam kurtulanlardan biriydi.
Yine siyasi yasaklar, yine parti kapatmalar.
Darbecilerin vetoları, parti kapatma tehditleri ve Doğru Yol Partisi.
Bu uzun siyaset yolculuğunda Erkut Şenbaş rotasını hiç şaşırmadı.
Hep başladığı yönde oldu.
"Meşalemiz Menderes, önderimiz Demirel" sloganını izledi.
O şimdi Demokrat Parti Teşkilatlanma Başkanlığı Yardımcısı.
Seçimlere hazırlanan Demokrat Partililer arayış içinde...
Aramaya ne hacet...
Ellerinin altında, "Meşalemiz Menderes, önderimiz Demirel" diyen gerçek demokratlardan biri Erkut Şenbaş var.
küpe
Ülkeleri yönetenlerin hemen hepsinde aynı yanılma vardır. İsteklerin ve imkanların yarım olması.
Voltaire
fıkra
Nabza göre şerbet
Bakkal dükkanına giren kekeme, "Ba...ba,,,ba.. Bana bi... bi...bi... bir Samsun ver."
Bakkal da:
"Pe... pe... pe... peki" deyip, sigarasını verirken bir başka müşteri:
"Şuradan bir Maltepe verir misin?" der.
Bakkaldan cevap:
"Peki... Maltepe kalmadı bayım."