Ülkücüler referandum vesilesiyle daha önce hiç olmadığı kadar tartışılıyorlar. Vatanlarına kara sevdalı bu çilekeş topluluğun aradan geçen 30 yıldan sonra olumlu ifadelerle tartışılması elbette sevindirici. Ama bu hakkı yenmiş insanlar keşke kendi aralarında bir görüş ayrılığı yaşamadan bu tartışmanın konusu olsalardı. Çünkü ben, bu ülke gençlerinin bu idealist topluluktan hala öğreneceği şeyler olduğunu düşünüyorum. Ancak bu bölünmede MHP Genel Merkezi'nin, nedenini hala çözemediğim, anayasa değişikliğine "hayır" tavrının etkili olduğu açık. Doğrusu MHP camiasını incitecek bir kelime kullanmaktan özenle kaçınan birisiyim ben. Ancak, Türk milletinin geleceği için çok önemli bir anayasa oylaması yaşanacak 12 Eylül'de. Geçmişin hesabını da görecek bir gelecek ufku sunuyor bize bu değişiklik. O nedenle gerçekleri dosdoğru anlatmak zorundayız.
***
Bülent Ecevit 70'li yıllarda, "MHP'liler devleti ele geçirecek" diyenlere şunu söylemişti: "Merak etmeyin, yargı devrimcidir." Haklıydı Ecevit. 27 Mayıs İhtilali'ni yapan üniformalı eşkıyanın ilk işi 275 generali, 3 bin subayı ordudan atmak olmuştur. Hemen arkasından ne yaptılar biliyor musunuz? Danıştay'ın yarısını, Yargıtay'ın dörtte birini tasfiye ettiler. Yine ardından Merhum Başvekil Menderes için idam cezası veren şerefsiz Başol'u ve Egesel'i yüksek yargının başına getirdiler. Adına kibarca "vesayet sistemi" dediğimiz tezgah o gün kurulmuştu ve hala da devam etmektedir. Şimdi, CHP zihniyetinin ve ülkücü düşmanı zevatın panik halinde tepinmesinin nedeni de budur. "Bu AK Parti mevcut yargı düzenini bozmak istiyor" diye meydanlarda bağıran Devlet Bahçeli'yi anlamakta güçlük çekmemizin sebebi de budur. Diğerleri "mal elden gidiyor" diye bağırıyor, ya Bahçeli?
***
12 Eylül hafıza kayıtlarımızdan silinecek kadar uzak bir tarih değil. 12 Eylül cuntasının bu ülkenin gençlerine neler yaşattığını, bu ülkenin gençlerine nasıl "kadavra" muamelesi yaptığını çok iyi biliyoruz. Vatanlarını sevmekten gayri dertleri olmayan idealist bir nesli perişan ettiler o zalimler. Şimdi 10 gün sonra o zalimlerin anayasasını tepelemek için gideceğiz sandık başına. Bence en önde ülkücüler koşmalıdır o sandığa ve her keşten önce "evet" oyunu ülkücüler, MHP'liler vermelidir. Sadece 12 Eylül'de bu gençliğe çektirilen çileler, bu davanın insanlarına reva görülen aşağılamalardan dolayı değil, bu aşağılamaların daha sonraki yıllarda da sürmesinden dolayı "evet" denmelidir. CHP'li Mehmet Moğoltay'ın "Ne yani Adalet Bakanlığı'na solcu almayacağımda MHP'li faşistleri mi alacağım?" sözü kolay unutulacak bir söz değildir. MHP'liler Anayasa Mahkemesi'ne AK Parti'yle birlikte 411 imzayla gönderdikleri başörtüsü değişikliğinin başına ne geldiğini bir düşünsünler. "Hayır" oyunu, TBMM'yi tepeleyen Anayasa Mahkemesi millet iradesini tepelemeye devam etsin diye mi verecek MHP'liler?
***
Ülkücülere en fazla yakışacak tutum konusunda en anlaşılır sözleri ülkücü düşünce adamı Dr. Mustafa Çalık söylemiştir: "Bu anayasa ve onun dayattığı sistem, 30 sene evvel bizim gibi insanların üzerinden bir buldozer hoyratlığıyla geçmiş, gaddar, zalim ve hayasız bir cunta idaresinin eseridir. Onların yaptığını ne suretle olursa olsun değiştirmek gibi bir teşebbüsü desteklemek bizim için ahlaki bir mükellefiyettir. Arkadaşlarımızı, ülküdaşlarımızı nahak yere katleden bir unsurla aynı safta gözükmek tavrını zül addettiğimiz için 'evet' diyeceğiz. Kısacası, cellatlarımıza dalkavukluk etmeyeceğiz. Onlar arkadaşlarımızın tenasül uzuvlarına elektrik verdiler, biz de hiç olmazsa onların yüzlerine tükürmüş olacağız."