• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Giriş Tarihi: 11.02.2011, 00:00
İzmir Barosu geçtiğimiz yıllarda darbe heveslilerinin örgütlediği Cumhuriyet mitinglerine verdiği destekle ilk kez dikkatimi çekmişti. O yıllardan beri İzmir Barosu'nu izliyorum. Barolar hukukçuları örgütleyen çok ciddi sivil toplum kuruluşlarıdır. Bütün dünyada böyledir ve özellikle demokratik ülkelerde hukukun işleyiş süreçlerine büyük katkıları vardır. Ancak bizde barolar maalesef itibarsız kuruluşlar haline getirilmişlerdir. Bunun sebebi, birçok baronun içine girdiği ideolojik angajmandır. İzmir Barosu bu angajmanın en kuvvetli olduğu barodur. Ben bugüne kadar demokrasiye ve hukuk devletine destek anlamında bir tek eylemine şahit olmadım. Buna karşın, Atatürkçülük-laiklik gibi ortak değerlerimizin arkasına sığınarak tek parti CHP'sinin yönettiği o faşizan dönemlere öykündüğünü belli etti İzmir Barosu. 12 Eylül Anayasası'nı tasfiye anlamına gelen referandumda "hayırcı" cephede durmakta hiç sakınca görmedi. Israrla yüksek yargıda darbelerle oluşturulan kast sistemini savundu. En son yapılan Danıştay ve Yargıtay'ın daire sayısını artıran kanun değişikliklerine de işte bu ideolojik angajmanlarından dolayı şiddetle karşı çıktı. Öyle ki duruşmalara dahi girmediler.
***
Üstelik İzmir Barosu bu eylemlerini yaparken kendi meslektaşlarına çok büyük bir haksızlığı toplumun gözü önünde yapabilmektedir. Bu baronun üyeleri "yargı ele geçiriliyor" diye açıklama yaparken hiç rahatsız olmuyorlar mı? Çünkü o makamlara atanacak insanlar kendi arkadaşları, aynı okullarda okudular, aynı sıraları, aynı kitapları paylaştılar, aynı duruşmalara birlikte katıldılar. Bir baronun meslekte 15 yılını doldurmuş herhangi bir meslektaşına, "Yok kardeşim, ben seni yargı bağımsızlığı için tehlikeli buluyorum, sen hükümetin adamı olacaksın" demesi ne kadar ayıp bir şey. Danıştay ve Yargıtay'a atanacak hakimler birinci sınıf hakimlerdir ve en az 15 yılını doldurmuş olmalılar. Allah aşkına, 15 sene önce bu ülkede AK Parti mi vardı? Ama biliyoruz ki mesele bu değil, mesele, İzmir Barosu ideolojik angajmanları olan bir kurumdur ve bu sarmalın dışına çıkamıyor.
***
İzmir Barosu'nun son çıkan Danıştay ve Yargıtay kanununa itiraz ederken içine düştüğü bir başka çelişki de şudur: Hali hazırda değiştirilen yapılanma, bilindiği gibi 12 Eylül askeri darbesinin sonrasında, bizzat askeri cuntanın denetiminde yapılmıştı. İzmir Barosu en başından bu yana, bu tür kanun değişikliklerine sadece ideolojik kökenli bir muhalefet sergilemiştir. Bir kere bile bir alternatif ortaya koyamamıştır. Bu yönüyle de tembel bir barodur.
İzmir Barosu keşke klasik Türk müziği konusundaki başarısını hukuk konularında da gösterebilse.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI