Kemal Kılıçdaroğlu şanslı bir siyasetçi.
Türkiye'de şimdiye kadar hiçbir CHP Genel Başkanına ona açıldığı ölçüde bir kredi açılmadı.
Hiçbir CHP Genel Başkanı onun bulduğu kadar şekillendirilmesi kolay bir parti ortamıyla karşılaşmadı.
Ve hiçbir genel başkanın CHP'yi iktidar yapma imkan ve şartları bu denli fazla değildir.
Haksızlık etmeyelim, Kılıçdaroğlu genel başkan olduğu günden bu yana bu imkan ve şartları elinden geldiğince değerlendirmeye çalıştı.
Ama bir sorun var: Aslında iyi şeyler yaparken, bazen Kılıçdaroğlu'nun içindeki kurt adam uyanıveriyor.
Yalanlarla, asılsız suçlamalarla, provakatif söylemlerle dolu bir siyaset tarzı egemen oluyor onun profiline.
Sonra, bu kez sizin içinizde bir vicdan uyanıyor ve "bu adam mı CHP'yi iktidar yapacak?" diyorsunuz.
***
Dünkü gazetelerde vardı, Kayseri Belediye Başkanı Kılıçdaroğlu'ndan kazandığı yüklü tazminatı nasıl dağıtacağına dair dalgasını geçiyordu.
Çünkü bir süre önce Kılıçdaroğlu gayet iddialı bir biçimde bazı suçlamalarda bulunmuştu Kayseri Büyükşehir Başkanı Mehmet Özhaseki hakkında.
Ne oldu?
Mahkeme o iddiaların hepsinin yalan olduğu sonucuna vardı.
Sadece bu mu, hani ne oldu Melih Gökçek hakkındaki iddialara?
Oysa bu tür bir rakip yıpratma siyaseti size anlık üstünlükler sağlar, ancak bir süre sonra bumerang gibi gelir sizi ve partinizi vurur.
CHP ve Kılıçdaroğlu'nun başına gelen budur.
İşte Kılıçdaroğlu'nun, tabirimi bağışlasınlar, son numarası, Afyonkarahisarı'ndaki patlamanın tüm resmi açıklamaların aksine bir "sabotaj" olduğunu iddia ediyor CHP lideri.
Kendi partisi bile onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyor.
İlk gün "Yüzde 95 sabotaj, bir askerden öğrendim" diyor; ardından Genelkurmay arayınca o asker "emekli asker" oluyor; fırıldak burada da bitmiyor "Sabotaj ihtimali yüzde 95 buçuk" diyor.
Konuyla ilgili son jenerik cümle şu:
"Bizim bildiklerimiz var".
Burada bir tuhaflık yok mu?
***
Oysa bu çocukça, bu etik dışı siyaset tarzını bırakmalıdır CHP ve lideri Kılıçdaroğlu.
Benim CHP'lilere acizane bir tavsiyem var, bakın şunca yıl danışmanlık yaptım siyaset sektörüne, bir partinin içine düştüğü açmazları nasıl aşacağını iyi kötü bilirim.
Bugün için CHP liderinin yapması gereken ilk iş "Diken battığı yerden çıkar" atasözündeki mantığı kavramak ve onun gereğini yapmaktır; yani dikeni çıkarıp atmaktır.
Nedir o?
Şudur: 27 Mayıs'ı CHP yaptırtmıştır; milletin sevgilisi Adnan Menderes'i CHP astırmıştır.
Bunu siz istediğiniz kadar reddedin, millet bunun böyle olduğunu biliyor.
Onun için de CHP'ye iktidarı haram sayıyor.
Yapmanız gereken önce bu lanetten kurtulmanızdır.
İşte 17 Eylül geliyor, Merhum Menderes'in ölüm yıldönümü.
Hiç korkmadan, hiç çekinmeden, en ufak bir kompleks duymadan gidin Topkapı'daki Anıt Mezar'a.
Menderes ve arkadaşlarının huzurunda hazır ola geçin ve af dileyin.
Onun aziz ruhu için içten bir Fatiha gönderin.
Sonra dönün işinize gücünüze bakın.
Bakın göreceksiniz, hacet kapıları CHP için nasıl açılacak!
Millet sizi böyle bir basiret gösterebilirseniz affedecektir.
CHP kurtuluşu başka yerde aramasın; kurtuluş Menderes'te...
Anıt Mezar'da...