• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Organ mafyasına karşı "Nefes Nefese" mücadele!

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.10.2010, 00:00
"Filmekimi"nde kapalı gişe oynayan bazı filmler seyirciyle yeniden buluşuyor. Hem de sadece İstanbul'da değil, tüm Türkiye'de. Geçen hafta gösterime giren "Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor" filminden sonra sıra şimdi de "Nefes Nefese"de. Ender görülen bir akciğer hastalığına yakalanan tek çocukları Chloe'yi kurtarmak için çabalayan Los Angeles Bölge Savcısı Paul Stanton ve karısı Diane'in öyküsünü anlatan film, izlerken gerçekten nefesinizi kesecek ve sonunda sizi vicdanınızla baş başa bırakacak.
Filmin kısaca öyküsü şöyle: Bir yandan baktığı davaya yoğunlaşmak zorunda kalan Paul, diğer yandan da kızını kurtarmak için çeşitli yöntemler araştırmaktadır. Her iki ciğerinin birden değiştirilmesi gereken ve organ nakli için sıra bekleyen Chloe'nun durumu gittikçe kötüleşmektedir. Doktorları onlara kızlarını kurtarmak için organ donörü bulmanın başka yolları da olduğunu anlatır. Paul bunun için yasaları çiğnemek zorunda kalabilecekleri gerçeği karşısında şaşkına döner. Buna rağmen Meksika'da bu tarz ameliyatlar yapan Doktor Navarro'yu aramaktan da kendisini alıkoyamaz.
Öncelikle şunları itiraf etmeliyim:
1) Ben bu filmi festivalde işi kırarak izledim (başka güne bilet bulamamıştım)
2) Sinema meraklısı arkadaşlarıma hemen bilet alıp seyrettirdim.
3) "Aslı Gibidir" ile birlikte Filmekimi'nde en beğendiğim filmdi. İçeriğiyle etkileyici, kurgusuyla çok çarpıcı. Bilinen ama çok konuşulmayan bir konu olan uluslararası organ kaçakçılığını hiç akla hayale bile gelmeyecek detaylarıyla beyazperdeye yansıtıyor.

ÖNYARGILARI YIKIYOR
Kapitalist sistemdeki "paran kadar yaşarsın" mantığını bir kez de beyazperdede ispatlamış oluyor. Organ mafyası zengin müşteri avında. Meksika'da kurulan bir vakıf hastanesi sayesinde Amerika'daki zenginlerin sağlık bilgilerine ulaşmak hemen mümkün oluyor. Durum böyle olunca da mafya listeden ihtiyacı olan, en yağlı müşteriyi seçiyor. Fakat mafya sizin değil de siz onların peşine düşerseniz, derdinizi anlatana kadar başınıza gelmeyen kalmıyor.
Savcısı Stanton da kızı için başka bir çözüm yolu bulamayınca Meksika'nın yolunu tutar. Doktor Navarro'yu bulmaya giden savcı karşısında organ mafyasını bulur. Savcının tek destekçisi sokakta tesadüfen tanıştığı bir sokak çocuğudur. Savcı hem giderek sağlığı kötüye giden kızını kurtarmak için zamanla yarışır hem de Doktor Navarro'ya ulaşmaya çalışır. Ama her köşe başında karşısına mafya çıkar. Çalmadığı kapı, gitmediği bar kalmayan savcının kaderini bir hayat kadını değiştirir. (Sürprizi filmde öğrenin). Savcı mafyayı delip Dr. Navarro'ya giden labirente girdiğinde kapılar bir bir açılmaya başlar ve kendisini birden bire organ mafyasının içinde bulur.
Yönetmen Baltasar Kormakur organ nakli kaçakçılığı konusunda çekilebilecek en etkileyici filmlerden biri ile karşımızda. Bir aksiyon filmi çeker gibi kurguladığı filminde Kormakur organ kaçakçılığının yanı sıra sokak çocuklarının dramını da gündeme getiriyor. Sokak çocuklarını bekleyen tehlikelerin tahminimizden de çok olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Kormakur filmin finalinde "Ben savcının yerinde olsaydım ne yapardım?" sorusu ve vicdanınızla sizi baş başa bırakıyor. "Cennete Kısa Bir Yolculuk" filmiyle tanıdığımız İzlanda asıllı Baltasar Kormakur 'festival filmleri sıkıcıdır' önyargısını da yıkıyor.

ARGUETTE SÜRPRİZİ
Film Paul Stanton üzerine kurulu olunca haliyle oyuncu Dermot Mulroney ön plana çıkıyor. Daha önce "En İyi Arkadaşım Evleniyor", "Kiralık Sevgili" gibi romantik komedilerde oynayan Mulroney, Savcı Stanton rolünde bir savcı kadar mesafeli ve bir baba kadar da çaresiz olmayı başarıyla canlandırıyor. Ayrıca Diane Kruger, Vincent Perez ve Rosanna Arquette de filmin diğer oyuncuları. Gönül isterdi ki Kruger'in rolü daha fazla olsun. Seyretmeye doyum olmuyor. Aynı şekilde Rosanna Arquette de. (Onu hala Derinlik Sarhoşluğu filmiyle hatırlıyorum)
"Nefes Nefese" haftanın değil, son ayların en güzel filmi. Mutlaka seyredin.

Haftanın Filmi
Nene Hatun

Gösterimi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na denk düşürülen "Nene Hatun" haftanın tek yerli filmi. Üniversite Kız Kayak Takımı 2011 Kış olimpiyatlarına hazırlık çalışmalarını sürdürmektedir. Bu spora yatkın olan Suna'ya hocası, Nene Hatun'u örnek gösterir. En umutsuz durumda bile mücadeleye daha azimli şekilde devam etmenin hayata tutunmak ve başarıya ulaşmak için en doğru yol olduğunu anlatır. Ve 93 Harbi yılları... Çeperli köyünde hasat mevsimidir. Nene Hatun'un kocası Nalbant Ahmet, Yahniler Muharebesi'nden gazi olarak döner. Dün ve bugünü bir araya getiren filmde Yeşilçam'ın emektar isimleri Serdar Gökhan, Yılmaz Köksal, Murat Soydan gibi isimler oynuyor. Nene Hatun'u ise Açelya Elmas canlandırıyor.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA