• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Yılın en iyi filmlerinden!

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.07.2011, 00:00
Kaçış planı yok... İntikam duygusu yok... Yaşamak için tek çare koşmak. Polonyalı büyük usta Jerzy Skolimowski'nin Venedik Film Festivali'nde ödüllendirilen filmi "Ölümüne Kaçış" insanoğlunun hayatta kalabilmek için nelere kadir olduğunu ayrıntılarıyla sorgulayan eşi benzeri olmayan bir çalışma. Filmin konusu kısaca şöyle: Afganistan'daki Amerikan askerleri tarafından yakalanan Muhammed Avrupa'daki gizli bir hapishaneye nakledilir. Nakil aracı kaza yapıp devrilince genç adam da fırsatı değerlendirir ve kaçar. Artık karlarla kaplı ve hiç tanımadığı bir coğrafyada tek başınadır. Bir yandan peşindekilerden kaçmaya bir yandan da zor koşullar altında hayatta kalmaya çalışır.

TERS KÖŞEYE YATIRIYOR
Nefes kesen bir takip sahnesiyle başlıyor "Ölümüne Kaçış". Amerikalı askerler bir Taliban askerinin peşinde. Tıpkı bir yaralı bir hayvanın izini sürer gibi. Muhammed birkaç Amerikalı temizliyor ama yakalanmaktan da kurtulamıyor. Bütün bunlar ABD işgali, Guantanamo gibi politik şeylere işaret ediyor. Yönetmen seyircisine burada ters köşeye yatırıp ağır politik konulardan insanoğlunun doğanın gücü karşısındaki gücü/güçsüzlüğüne doğru bir rota çiziyor.
Skolimowski politik bir film yapmıyor ama "sokarım politikanıza" demekten de geri durmuyor. Usta olmanın, sinemada bir başyapıt yaratmanın farkı da bu olsa gerek. İnsan ve doğan ilişkisini, insanoğlunun doğasını yakın tarihimizdeki politik olaylarla iç içe geçiren "Özgürlüğe Kaçış" sinema sanatının en önemli filmlerinden biri olarak sinema tarihine geçiyor.

SESSİZLİĞİN SESİ
Skolimowski tıpkı Dostoyevski gibi insan ruhunun derinliklerinde dolaşıyor. Sessizliğin sesi ne çok şey söylüyor film boyunca. Karlar konuşuyor, doğa çığlık atıyor, insanoğlu ise hayatta kalabilmek için doğanın göbeğinde korkularıyla baş başa kalıyor. Düşünsenize karlarla kaplı bir orman, ekmek yok, su yok, kurtulmak için tek şey umut! Muhammed günlerce ağaç kabuğu kemiriyor, karınca yiyor ve ancak günler sonra karnına sıcak bir şey giriyor. Yeni doğum yapmış bir kadının memesinden süt içtiği sahnede Zaten tüyleriniz diken diken... Yeniden yapılandırılmaya çalışılan Ortadoğu'yu düşünmeden edemiyorsunuz. Bu topraklarda fink atan conileri düşünmeden, ne işleri var burada demekten kendinizi alamıyorsunuz.

BİR MÜLTECİ SİNEMACI
Jerzy Skolimowski bir mülteci sinemacı. Sovyetler'in baskısı sonucunda Batı'ya sığınıyor. Adı hep Roman Polanski, Milos Forman, Istvan Szabo gibi Batı'ya sığınmış diğer ünlü yönetmenler anılıyor. Son filmi "Özgürlüğe Kaçış" Jerzy Skolimowski sinemasının şahikası. Hemen hemen diyalogsuz senaryosu, olağanüstü panoramik görüntüleri, kurgulanmamış gibi akıp giden konusuyla sinema sanatının en iyi örneklerinden... Ve filmi baştan sona omuzlayan oyuncu Vincent Gallo... Oyunculuğu aşan olağanüstü bir performansla karşımızda. Kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI