• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

Mesele Yüce Divan değil...

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.01.2015, 00:00
Dün televizyonda Birgül Ayman Güler Hoca'nın sözleri (Yavuz Donat üstadın deyişiyle) "Devenin çanı" gibiydi. Yani duymamak, kulak vermemek mümkün değildi. Neler mi söyledi? Fazla detaya girmeyeyim, haber sayfalarımızda okuyacaksınız çünkü. Ama şu sözleri tekrarlamakta fayda var. CHP ile paralel yapı arasındaki ilişkiye dair cümleleri arasında, Deniz Baykal'ı genel başkanlıktan eden ve Kemal Kılıçdardoğlu'na CHP liderliğinin yolunu açan kaset skandalıyla ilgili sözleri, 17-25 Aralık darbe girişiminin altyapısını oluşturan sürecin de aslında bir izdüşümü gibiydi:
"Bu olanlar apaçık gayrimeşrudur. Yasal bir dinleme ve izleme yok. İnsanların kişisel hayatlarını, yatak odalarını, çocuklarıyla ilişkilerini hatta çocuklarının arkadaşlarıyla gittikleri kafelerde resimleyip şantaj aletine çevirmenin nesi yasal olabilir? Türkiye'de siyaset 90 yıldır hiç olmadığı kadar dip yaptı. Röntgencilik ve şantajlıktan öte dip olabilir mi?"
Birgül Hoca'nın sözlerinden yola çıkarak, bugün Meclis Soruşturma Komisyonu'nda yapılacak oylamaya dair birkaç çift de sözümüz olacak.

DEVENİN ÇANINI DUYUN ARTIK
Öncelikle tekrar hatırlatalım; 17-25 Aralık sürecinde yaşananlar, paralel yapının, sistemi ve devleti kontrol altına almaya ve kalıcı biçimde yönetmeye yönelik niyetinin açık bir ifadesidir. Öncesinde yaşanan ve Birgül Hoca'nın da dikkat çektiği "gayrimeşru" yöntemlerle dip yapan bu sürecin sonrasında, neyse ki meşru olan galip geldi ve toparlanma hızla sürüyor. Ama hala; Soruşturma Komisyonu'nda görülen dosyaların "yolsuzluk yaptılarsa hesabını verirler. Yapmadılarsa aklanır gelirler" denebilecek kadar naif bir ifadeyle anlatılması çok zor. Çünkü; biraz önce de söylediğim gibi hem öncesinde hem de sonrasında yaşananların, yargı ve emniyet üzerinden bir siyasi hesaplaşmaya döndüğü çok açık.
Bugün sözü fazla uzatmayacağım. Bugünkü oylamadan 2 sonuç çıkarmanın peşinde hala paralel zihniyet; 17-25 Aralık'ta görülemeyen hesap bugün Soruşturma Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu'ndaki oylamalar üzerinden (Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü genel yapısıyla ilgili siyasileştiği ve kararlarının da siyasi olacağı endişelerini de unutmadan) 4 bakanı değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefleyen, bıkmadan bunu canlı tutmakta ısrar eden bir kumpastan başka bir şey değil. Ve, yine bugünkü oylamanın Haziran'daki seçimlere yönelik olarak siyaset mühendislerine yeni formüller üzerinde çalışacak alan açmaktır.
Söz konusu 4 bakanın bir daha milletvekili adayı yapılmaması büyük olasılıktır zaten. Kaldı ki; yine bu 4 isimle ilgili kamu vicdanı kararını verdi zaten.
Ama, bunlar üzerinden hala büyük senaryoyu görmezden gelmek mümkün değil. Mesele; Yüce Divan değil efendiler. Hala anlamadınız mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA