• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Dicle'nin ardından

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.10.2009, 00:00
Boğaziçi köprüsünden atlayarak intihar eden ve cesedi geçtiğimiz gün bulunan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dicle Koğacıoğlu'nu iki yıl önce Koç Üniversitesi'nin düzenlediği bir kadın sempozyumunda tanımıştım. Uzmanlık alanı olan namus cinayetleriyle ilgili bir konuşma yapmıştı, arada sohbet etme imkanımız da olmuştu.
Gençti, güzeldi, akıllıydı, yetenekliydi ve bilgiliydi. Bülent Arınç'ın eski başbakanlarla bir tuttuğu tembel ev kızlarından hiç değildi. Okuyor, düşünüyor, sorguluyor ve insanlara yardımcı olmak için çabalıyordu.
Ama gördükleri, duydukları, yaşadıkları ve karşılaştığı güçlükler onu yıldırdı, hayatına son verecek bir noktaya getirdi.
Cesedi bulunmayana kadar bir umut vardı hayatta olduğuna dair ama şimdi yok. Ne yazık ki aramızdan ayrıldı yaşaması gereken çok değerli bir insan. Ben bugünkü köşemi ona, onun görüşlerine bırakmak istiyorum. Onun çalışmasından alıntılar yapacağım.

NAMUS VE KADIN
Diyordu ki, "namus cinayetlerini" konu alan araştırmasının girişinde;
. Türkiye'de yaşayan kadınlar olarak hepimiz vücudumuzla ne yapacağımız konusundaki bin bir soruyla namus kurgusu üzerinden karşılaşıyoruz. Kimimiz namus cinayetlerinden ölüyor, kimimiz giydiği eteğin boyu için dayak yiyor; başkaları oturma şekilleri hakkında çalıştığı atölye ya da ofis sahibinden uyarı alıyor, namussuz olarak düşünülüyorsa pandik yiyor; bazılarımız boşanırken çocuğunun velayeti verilmiyor, diğerleri verilmeyecek korkusuyla yaşıyor, bir başkamıza çalıştığı fabrikada kötü gözle bakılıyor, ötekine kötü gözle bakılacak diye çalışmasına izin verilmiyor.
. Örnekleri çoğaltmak fazlasıyla kolay. Namus konusunda 'uygun' davranmazsak başımıza bir şeylerin gelebileceğini hepimiz biliyoruz. Namusun hayatımızdaki yerini önemsizleştirmeye çalışsak dahi, davranışlarımızı sık sık ona göre ayarlıyoruz. Aramızdaki bütün farklılık ve eşitsizliklere rağmen hepimizin nasıl oturup kalkacağımızdan, nerelere gideceğimize, kentin hangi bölgelerini, hangi ulaşım araçlarını seçeceğimize, ne zaman sevişeceğimize kadar vücudumuzla ve hayatımızla ilgili birçok tercihimizde namus rol oynuyor.

GELENEKLER

. Türkiye'de kadın bedenlerinin namus üzerinden disipline edildiği ve kadınların kendi kendilerini bu kurgu üzerinden disipline ettikleri bir düzende yaşıyoruz.
Namus cinayetleri ise kendi içinde devamlılık içeren bir seri ataerkil pratik içinde bir uç nokta, tabiri caiz ise buzdağının görünen kısmı.
. Feminist açıdan bakıldığında, namus cinayeti kadar sert ve görünür bir olgu ile daha doğallaşmış ataerkil pratikler arasındaki bağlantıların açığa vurulması önemli. Öte yandan son dönemde namus cinayetlerini gelenek ve törelerin sonucu olarak görerek onu diğer ataerkillik biçimlerinden ayıran söylemlere sıklıkla rastlıyoruz.
. Bu örnekler sık sık varolan olgular üzerine söylediğimiz sözlerin de yeni iktidar ilişkileri kurabileceğini ve de varolan iktidar ilişkilerini normalleştirebileceğini hatırlatıyor. Bunlar kadınların bedenlerinin, hayatlarının, çıkarlarının aile, millet, din gibi büyük kurumların gerekliliklerine endekslenmesinin örnekleri.

NE YAPABİLİRİZ?
. Feministler olarak bunlara karşı durabilmek için kadınların yaşadıklarını görünür ve meşru kılmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Bunun için de neyi, nasıl, hangi terimlerle ve kimlerle tartıştığımız, hangi soruları sorduğumuz önemli. Bu minvalde düşününce gelenek söylemlerini toptan kucaklamadan önce bir seri soru sorabiliyoruz: Nasıl oldu da gelenekler, geleneklerin değişmezliği ve tek başlarına bu kadar şiddete yol açabileceği fikrine bu kadar kolay kendimizi kaptırabiliyoruz? Gelenekleri bilme, onun üzerine bilgi üretme arzumuz nerelerden kaynaklanıyor? Namus cinayeti sorunsalının söylemsel olarak böyle kurgulanıp, öne çıkmasının siyasi etkisi ne oluyor?
Dicle Koğacıoğlu'nun makalelerine Sabancı Üniversitesi'nden ulaşabilirsiniz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI