Bu yasama yılından çok umutluyduk. Meclis'te tüm siyasi partilerin katılımıyla hazırlanacak yeni anayasa ve Kürt meselesinin çözümü konusunda atılacak adımları sabırsızlıkla bekliyorduk. Ancak birbiri ardında patlayan-patlatılan krizlerle ara seçimi tartışır hale geldik. Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararı hukuken doğru, siyaseten yanlış bir karar.
YSK'nın olay bu aşamaya gelene kadar neden sürece müdahale etmediği sorusuna Ankara'da net bir cevap verebilen yok. Yaşadığımız bu son kaos bir kez daha gösterdi ki; hukuk sistemimiz acilen yapısal bir reforma tabi tutulmalı. Türkiye'de Kürt sorununun çözümü noktasında uzlaşmaya bu kadar yaklaşılmışken, krize BDP'nin vereceği tepki Meclis'i boykot olmamalı. Kürt sorunu tek taraflı çözülemez. BDP'liler bir kez olsun şiddetten değil, hukuk ve hoşgörüden yana tavır almalı.
Meclis tarihinde ilk kez tavır olarak ant içmeme olayı yaşanacak. Barış ve uzlaşı adına atılan tüm adımları sabote etmek BDP için nasıl bir anlam taşıyor acaba? Yemin etmeyen ve Meclis'e gelmeyen milletvekilleri ile ilgili kararı yeni seçilecek Meclis Başkanı ve Başkanlık Divanı verecek. Hukuki prosedür uzun ve karmaşık. Ancak ara seçime gidilmesi de ihtimaller arasında.
Ergenekon davasından tutuklu yargılanan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın milletvekili seçilmelerine rağmen tahliye taleplerinin reddedilmesi, yaşanan derin krizin tuzu biberi oldu. Bu karardan Engin Alan ve KCK tutuklusu 5 milletvekilini de aynı kaderin beklediğini görebilmek mümkün. Her iki sorunun da çözüm yeri Meclis. Salı günü Meclis'te yemin töreni var. Türkiye 24. Dönem yasama çalışmalarının başlayacağı 1 Ekim tarihine kadar olan zamanı gergin ve huzursuz geçirecek. Partiler arası diyalog ve uzlaşı arayışlarına vakit geçirmeden başlanması şart. Bu yaz çok sıcak geçecek.
Hedef artık Kılıçdaroğlu
Türkiye'nin aslında CHP'yi de etkileyen derin gündemi dahi Deniz Baykal- Önder Sav ikilisinin kurultay aşkını dindiremedi. Sav'ın Çankaya'daki ofisini karargah haline getiren muhalifler için artık tek hedef Parti Meclisi değil. Düne kadar Kılıçdaroğlu'nun liderliğine itirazlarının olmadığını açıklayanlar, bugün genel başkan seçimli kurultay için çalışıyor. Muhalif cephede İzmir ve Ege siyasetinden çok sayıda eski tüfek var. Abdürrezzak Erten, Selçuk Ayhan, Canan Arıtman, Sedat Uzunbay, Şahin Mengü, Kemal Anadol bütün güçleriyle delegeyi imza için iknaya çalışıyor. Bülent Baratalı'yı Ankara'da görmedim ama kendisinin Baykal ile yakınlığı malum. CHP'nin İzmir İl eski Başkanı Rıfat Nalbantaoğlu da ekipte. Çalışmalar 3 büyük il üzerine yoğunlaşmış durumda. 250 delegeye sahip İstanbul, İzmir ve Ankara'nın harekete dahil edilmesi, muhalifler için yolu yarılamak anlamına geliyor. Giderek bir küskünler hareketine dönüşen muhalifler 6 Temmuz'da 630 imzayı Genel Merkeze teslim etmenin hesaplarını yapıyor. CHP'de bu saatten sonra kesin ve son bir hesaplaşma kaçınılmaz görünüyor.