Modada fütüristik çizgiler

ITIR GÜL ARAYICI

Moda fütürizmi gerçekten seviyor mu, yoksa yeni bir şeyler yaratma içgüdüsüyle seviyormuş gibi mi yapıyor?
Gelecek kaygısı insanoğlunu yiyip bitirirken belki de bu sorunun cevabını içtenlikle vermek gerekiyor.
Kabul etmek gerekir ki belirsizlik pek insanoğlunun sevdiği bir şey değil. İnsan, her zaman önünü görmek, hayaller kurmak, gerekirse planlar yapmak ister.
Dünyanın tüm kaynakları hızlıca tüketilme gerçeğiyle karşı karşıya kalmışken geleceğimizle ilgili hayaller kurmak insanın en doğal hakkı hiç kuşkusuz. Bu hayaller arasında yapay zekalarla yaşamdan uzay yolculukları hatta yeni gezegen keşiflerine kadar uzayda yaşam arayışları yer almakta. Evet bu dünyayı bitirirken insan gelecekten kaygı duyuyor. Bu da doğal olarak yaşamdan beslenen modayı etkisi altına alıyor. Moda dünyasında artık çığır açacak yeni fikirlerin de fazla çıkmadığını düşünürsek geleceğe sarılmak da psikolojik bir rahatlama olsa gerek.

MODANIN GELECEĞİ
Fütürizm, 20. yüzyılın başlarında savaş öncesi dönemin en yenilikçi sanat hareketlerinden biridir. İtalya'da gelişen ve ilk tarihsel avangarde hareket olarak yorumlanan bu akım, geleneksel kuramlarla yaratıcılığın kısıtlanmasına karşı çıkan düşünce tarzı doğrultusunda, modern yaşamın ritmi, hız, makine ve teknoloji ile beslenir.
Pierre Cardin, Andre Courreges, Emmanuel Ungaro, Paco Rabanne gibi tasarımcıların fütürizmden etkilenip moda dünyasına bu kavramı soktuklarında giysi formları, materyal seçimleri ve tasarımlarında kullandıkları renkler, fütürist akımın tasarımlarında yorumlanmasıydı.
Neon renkler, metalik ve akrilik kumaşlar, viniller, kısaca her türlü parlaklığın kullanıldığı giysiler bambaşka bir kadın imajının oluşmasına yol açtı. Paco Rabanne'nin alüminyum plakalar kullanarak yarattığı mini elbiseler, zamanın devrim niteliğindeki giysileri idi. Bununla beraber Andre Courreges'ın astronotlardan esinlendiği giysiler, Jean Paul Gaultier'in avangard ve fütürizmi buluşturan tasarımları moda tarihinin kültleri arasında yer alır. Teknoloji ilerledikçe ortaya çıkan kumaşlar ise bu akımın modaya daha kolay entegre olmasında başrol oynadı.
Örneğin Iris Von Herpen'nın üç boyutlu giysileri teknolojinin moda ile işbirliğinin bir sonucu olmasının yanı sıra yaratıcılıkta kısırdöngüye giren moda için adeta bir nefes oldu.

GEÇMİŞTEN KOPAMIYOR
Her ne kadar gelecek kaygısı modayı fütürizme doğru itse de geçmişten kopmak da kolay değil. Naturel kumaşlar, klasik kesimler, geleneksel kadınsı çizgiler yenilikçi, üç boyutlu hatlara meydan okuyor. Her ne kadar başka gezegenlerde yaşam hayalleri kurulsa da yaşadığımız dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek hala hepimizin en büyük arzusu. Belki bu yüzden daha parlak giysilere gönlümüz kayıyor. İç dünyamızı karartmak istemiyoruz. Saint Laurent'ın metalik çizmelerinin yeni arzu nesnesi olması da bu yüzden belki de...
Ama özümüzde gelenekçi yaklaşımdan kopmamak yatıyor. Geleceğe de geleneksel yaklaşıyoruz. Giyilebilir giysilerden asla taviz vermiyor, tamamıyla fütüristik çizgiyi benimseyemiyoruz.
Bu yüzden klasik kesimli pantolonun altına metalik bot giyiyoruz. Ya da metalik görünümlü kumaşı klasik hatlı bir elbise olarak seviyoruz.
O zaman dans...