Anadolu tarihi, sürprizler ve bilinmeyenlerle doludur. Ege'nin, Osmanlı'nın son döneminde dağlarda yol keserek 'eşkıya' kimliği ile nam salmış zeybek çeteleri, bünyelerinde 'Arap' lakaplı 'Afro' zeybekleri de barındırmış. 'Afro zeybekler' Kurtuluş Savaşı'nda da milli ordunun yanında yer alarak Yunan işgaline karşı büyük kahramanlıklar göstermiş. Korkutucu görünüşleri ve heybetleriyle nam salan Afro zeybeklerden en ünlüleri ise 'Parmaksız' ve 'Koca Arap' lakaplı zeybekler olmuş. Öyle ki, bugün bile yörenin folklorik müziğinde 'Koca Arap' adlı zeybek oyunu hemen hemen her düğünde çalınıp oynanmaktadır. Tarihçi Ali Özçelik ile 'Afro Zeybeklerin' yakın tarihimiz içinde pek bilinmeyen hayatlarına ışık tutmak istedik. Tarihimize damga vuran ve aslen Afrikalı olan zeybeklerin zaman içinde Türkleşen ilginç yaşamları hepimizi şaşırttı.
TARIM İŞÇİSİ OLARAK GELDİLER
● 'Afro Zeybekler' önceden Afrika'dan köle statüsünde getirilen tarım işçileri miydi? Osmanlı İmparatorluğu'nun, 16. yüzyıldan itibaren, öncelikle Mısır'ı ve Arabistan'ı içine alan Asya topraklarını, ardından da kendisine biat etmiş büyük Türk denizcileri aracılığıyla Kuzey Afrika'yı fethetmesinin ardından pek çok Afrikalı, gemilerle İstanbul'a, İzmir'e ve Muğla'ya getirilmişti. Getirilen Afrikalılar da limanlardan tarım arazilerinin yoğun olduğu iç yerleşimlere sevk edilmişlerdi. Yüzyıllarca süren bu insan akışı özellikle 19. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu'daki Afrikalıların nüfus oranını bir hayli arttırmış, buna bağlı olarak köle satışı yapılan hanlar ve köle misafirhaneleri de ardı ardına açılmaya başlamıştı. Özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren; Torbalı, Tire, Ödemiş, Bayındır, Selçuk, Salihli ve Dalaman gibi, yabancı sermayenin de etkisiyle tarımın ticarileşmeye başladığı yerleşimlerde konuşlanan Afrikalıların, İmparatorluğa getirildikleri yerler arasında Sudan, Habeş, Bingazi, Mısır ve Arabistan gibi çeşitli bölgeler bulunmaktaydı. Gelen bu Afrikalılar, bugünkü Tanzanya'da bulunan Zanzibar/Zengibar Adası'nın Araplar tarafından "Zencibar" olarak nitelendirilmesinden ötürü, Osmanlı topraklarında "Zenci" olarak isimlendirilmişlerdi.

BESLEME VE EVLATLIK
● Halk arasında zenciler nasıl 'Arap' ismini aldı? İlginçtir ki, Batı Anadolu'ya getirilmiş olan Afrikalılar, yöre halkı tarafından Afrikalı kimliklerinden ziyade daha çok "Arap" olarak nitelendirilmişlerdir. Bu duruma şüphesiz ki Osmanlı donanmasının Akdeniz'de güç kaybetmeye başlamasının ardından köle ticaretinin daha çok Arabistan toprakları üzerinden yapılması etkili olmuştu. Tam bu noktada, önemli bir ayrıntıya değinmemiz gerekir. Osmanlı topraklarındaki kölelik hiçbir zaman Avrupa'daki ve Amerika'daki kadar vahşi ve insanlık dışı olmamış, İslamiyet'in de etkisiyle, Anadolu topraklarında kölelikten ziyade "besleme" ve "evlatlık" algısı çok daha fazla öne çıkmıştır. DAĞLARDA KORKU SALDILAR
● Afrikalı gençler nasıl dağa çıkıp zeybek oldu? Afrikalı kadınlar İslam hanelerinde hizmetçilik yaparken erkekler ise ırgatlık, çobanlık, deştibanlık, bekçilik, kolculuk gibi mesleklere yönelmiş, kimi zaman da devletin buyruğu ve yönlendirmesiyle sanayi mekteplerine, orduya ve askeri bandolara dâhil olmuşlardı. Ancak azımsanmayacak oranda azatlı veya firari durumdaki Afrikalı genç de istihdam dışı kaldıklarında ya da herhangi bir suç işledikleri zaman, erken tarihlerden itibaren Batı Anadolu dağlarını doldurmuş olan zeybek çetelerinden birine dâhil olmayı tercih etmişlerdi. Böylelikle zeybek folklorunda "Afro Zeybek" olarak adlandırılan bir grup ortaya çıkmıştı. Korsan gemileri ya da deve kervanlarıyla adalar üzerinden veya Afrika çöllerinden Batı Anadolu'ya getirilen, kanı kaynayan, asilik eğilimi taşıyan ve hizmetkârlığı kabullenmeyen Afrikalı gençler, dağa çıkıp zeybek olduktan sonra kendilerini ucuz iş gücü olarak gören yerli toprak ağalarına ya da yabancı tüccarlara, bellerindeki yatağanlarla ve ellerindeki tüfeklerle korku salmışlardı.
● 'Parmaksız Arap' adlı Afro Zeybek'in Ödemiş'te başlayan hikayesini anlatır mısınız? Batı Anadolu zeybekler tarihinde adı bireysel olarak ön plana çıkmış olan ilk Afro Zeybek, Parmaksız Arap'tır. 1800'lü yılların başlarında fakir bir Afrikalı ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve gerçek ismi bilinmeyen Parmaksız Arap, İzmir-Ödemiş'te, ailesiyle sığındıkları çiftlikte önce sığırtmaçlık sonra da ırgatlık yapmış ve oldukça zor şartlarda yetişmişti. Büyüyüp kuvvetlendiğinde ise çaldığı bir tüfekle dağ yolunu tutarak o dönemin yaygın âdeti olduğu üzerine zeybek olmuştu. Ödemişli ünlü Gereli Çetesi'ne dâhil olan Parmaksız Arap; acı kuvveti, nişancılığı ve gözü karalığı ile kısa zamanda çete hiyerarşisinde yükselip başzeybekliğe kadar yükselmişti. Bayındır, Tire, Ödemiş, Nazilli, Sultanhisar, Atça ve Köşk civarlarında girdiği pek çok tehlikeli çatışmayla da şöhret kazanmıştı.
● Parmaksız adını nasıl almış? Alan çalışmalarından elde ettiğimiz bilgilere göre "Parmaksız" lakabını almasına da bu saldırılardan biri neden olmuş ve söz konusu durum, yöre halkı tarafından şu cümlelerle kuşaktan kuşağa aktarılmıştır: "Hele o Parmaksız Arap! Tam manasıyla bir yaban eri. Belindeki nazır bıçağıyla hasmına bir dokundu mu adamı ikiye böler. İri gövdeli, kanlı ve iri kırmızı gözlü, Habeş kuzgunu siyah bir adamdı. Hani camilerde hocalar söylerler. Cehennemde bir dudağı yerde bir dudağı gökte 'zebani' denilen Araplar varmış, insan bunu görüyor da tıpkı onlara benzetiyor. Görenin aklı çanağından çıkıyor! Hinciye (Şimdiye) kadar Gereli çetesi hiç sakatlık vermiş değildir. Yalnız Koca Parmaksız Arap, Kuyucak baskınında ardından gelen bir bıçakla sağ elinin şehadet parmağını kaybetmiş, lakin o da hasmını baltalayarak çınar odunu gibi bir vuruşta iki parça etmiştir."
● 'Parmaksız Arap"ın sonu ne oldu? Parmaksız Arap'ın bu heybetli görüntüsü pek çok düşmanını alt etmesini sağlamış ancak uzun vadede kendisini ve çetesini kurtarmaya yetmemişti. Zira bölgenin ünlü ayan ailesi Karaosmanoğluları'nın ısrarlı takibi neticesinde Gereli Çetesi, İzmir sınırında kıstırılmış ve yaralı olarak ele geçirilen Parmaksız Arap, Trablusgarp'a sürgün edilerek ömrünü zindanlarda tamamlamıştı.
KENDİ ÇETESİNİ KURDU
● Bozdağ'lar da at koşturan 'Koca Arap' kendi çetesini mi kurdu?
Çifte Araplar'dan çok daha meşhur olan Afro Zeybek, Aydın'da faaliyet gösteren Yörük Osman Efe'nin başzeybeği Koca Arap'tı. 1850'li yılların sonlarında doğan Koca Arap, Yörük Osman çetesinin bel kemiği olmuş, Aydın'daki pek çok vukuatın da müsebbibi olarak anılmıştı. Öyle ki 1880 yılında, Yörük Osman'a bağlı bir yardımcı çete kuran Koca Arap, Efesiyle birlikte amiyane tabirle Bozdağlar'da at koşturmuştu. Zeybekler tarihinin en ünlü isimlerinden Çakırcalı Mehmet Efe de, tıpkı babası Çakırcalı Ahmet gibi çetesinde bir Afro Zeybek bulundurmayı ihmal etmemişti Arap Mercan adındaki Afro Zeybeği; Çakırcalı'nın Çerkeslerle, Arnavutlarla, Rumlarla, takip müfrezeleriyle ve rakip çetelerle giriştiği her çatışmanın tam göbeğinde yer almıştı. Bunun yanı sıra 1900'lü yılların başlarında, Menderes Havzasında etkili olan Kamalı Mustafa, Çamlıcalı Hüseyin, Gökdeli Mehmet, Yanık Halil İbrahim, Kadifeli Mehmet, Kaymakçılı İsmail gibi pek çok zeybek reisi de çetelerinde Afrikalı zeybeklere yer vermişlerdi.
ADLARINA TÜRKÜ YAZILDI
Türk folklor müziğinde ise izleri halen devam ediyor değil mi? Yüzyıllar boyunca gerek Batı Anadolu dağlarında gerekse Osmanlı cephelerinde, cesaretleri ve savaşçı yetenekleri ile var olan Afro Zeybekler, Türk folklorunun kıymetli bir parçası haline gelmişlerdir. Nitekim pek çok köyde, farklı versiyonlarıyla icra edilen Koca Arap Zeybeği" ya da "Parmaksız Arap Türküsü" de bunun en somut göstergesidir. Kurtuluş Savaşında, vatanperver her zeybek gibi Yunan işgaline karşı çıkan Afro Zeybekler, Cumhuriyet'in ilanının ardından silahlarını duvara asmışlardır.
NADİR UYSAL

