Osmanlı İmparatorluğu Balkan'da kaybettiği toprakları ve ekonomik kayıplarını yeniden kazanacağı düşüncesi ile 1914 yılında İttifak Devletleri'nin saflarına katılarak savaşa girdi. İtilaf devletleri göz diktikleri toprakları aralarında paylaşarak, Türk toplumun tarihten silmek için başlangıçta savaşa girmeyen Yunanistan'ı kışkırtarak savaşa girmesini sağladı. Arnavutluk, Aydın başta olmak üzere İzmir, Manisa, Balıkesir, Denizli illeri ve Kıbrıs adası Yunanlılara verileceği sözü onları iyice şımarttı.
1917 yılının sonlarına doğru yakın dost olarak bildikleri İngiliz ve Fransızlar'ın yönlendirmesi ile savaşa giren Yunanlılar Osmanlı İmparatorluğu'nun Mondros Mütarekesi'ni imzalamasının ardından örgütlenip hızla silahlandılar.

YORAN İSYANI BAŞLADI
İlk olarak 19 Şubat 1919'da Söke- Akköy'e bağlı Yoran'da yaşayan Rumlar baskı altında olduklarını öne sürerek isyan çıkardı ve Jandarma Karakolu'na baskın düzenlediler. Bir miktar silah ve cephaneyi ele geçirdiler, görevli Türk memuru ve ailesini işkence ile öldürdüler. Bunu duyan civar yerleşim birimlerindeki diğer Rumlar Akköy, Domatça, Gelebeç, Çanlı gibi köylerdeki karakollara baskınlar yaparak erleri ve yerli halkı pusuya düşürerek öldürmeye yaralamaya ve çevreye saldırmaya başladılar. İsyanı duyan 57. Tümen ve 56. Tümen'den görevlendirilen birlikler olayları bastırdı. Düşman, Anadolu topraklarının hızla paylaşılması için 7 Mayıs 1919'da İzmir'e deniz filosu gönderdi. İzmir'de toplanan İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa ve Balıkesir Mülkü amiri ve müftüleri çok ağır bir dille Paris Barış Konferansı'nın aldığı haksız kararları protesto ettiler. Yunan ordusu İzmir'in işgaline hazırlanırken İtalyanlar da Aydın yöresini tamamen Yunanlılara kaptırmamak için 29 nisanda Antalya, 13 Mayıs 1919'da Kuşadası'nı işgal etmiş İzmir'e de bir harp gemisi göndermişlerdi.
İtalyanların İzmir'i işgal etmesini istemeyen İngilizler kendi desteklerinde Yunan ordusunun işini çabuklaştırdılar. 15 Mayıs 1919'da törenlerle İzmir'e çıkarma yaptı.

SÖKE İŞGAL EDİLDİ
Yunanlılardan sonra İtalyanlar da Söke'ye girdi. Halk şaşkınlık içerisinde bunları da izlerken, İtalyan Kumandan Luka meydandaki direğe kendi bayraklarını çekerken, "Bu bayrak ancak kanla iner" diyerek gözdağı verdi.
Hemen ilçenin vatanseverleri Atatürk'le bağlantı kurdu. Eli silah tutanlar aldıkları şifre ile Albay Selahattin Bey ve Binbaşı Saip Bey önderliğinde ulusal güç kurma çalışmalarını başlattı.
Yunan ordusunun Aydın'a geleceği haberi duyulunca 19 Mayıs 1919 günü Yedi Eylül İlkokulu'nun o günkü binasında şehrin ileri gelenleri bir toplantı yaptı. Daha sonra dışarıda büyük bir miting yapıldı. Lise öğretmenlerinden Sabri Bey burada yaptığı konuşmasında halkı işgale karşı silahlı direnişe çağırdı.
Mitinge katılanlar "Vatanın her karış toprağı için bütün Türk Milleti'nin kanının son damlasına kadar mücadele edeceğiz" diye yemin ederek ilk tepkilerin dile getirdiler. Diğer il ve ilçelere telgraf çekilerek işgale karşı 'direniş' çağrısında bulunuldu. Düşman Aydın'a kolayca girdi, işgal haberi çevreye hızla yayıldı. Şehrin ileri gelenleri bir direniş gücü oluşturulması çalışmalarına yöneldi.
Bunun da düzenli ordu yapısı dışında oluşturulmasında anlaştılar. Efeler Yörük Ali, Kıllıoğlu Hüseyin, Kara Durmuş, Kozalaklı Mehmet, Mesutlulu Mestan, Dokuzun Hasan ve Demirci Mehmet Efe, Sancaktarın Ali'nin kızanları ile Bakırköylü Teğmen Kadri Bey'in emrindeki 80 kişilik kuvvet ayrı ayrı dağa çıktı. Bu çalışmalar yerli halka ümit ışığı vermiş, halkın kendine olan güveni geri gelmeye başlamıştı. Çine Yağcılar Köyü'nde bulunan Yörük Ali ve Kıllıoğlu Hüseyin Efeler'le Yüzbaşı Ahmet, Teğmen Zekai, Yedek Teğmen Necmi ile işbirliği yaptılar, köylerde gönüllüler toplamaya başladılar.

İLK ULUSAL BİRLİK
Gruba Çine'den Aksekili Hacı Abdurrahmanoğlu Mehmet, Giritli Memduh Bey, Kütahyalı Recep Çavuş, Asaf Gökbel, Ramazan onbaşı, Kuruköylü Ahmet, Evciler Köyü'nden İbrahim,Yağcılar Köyü'nden Kör Ahmet, Çolak Koca Ahmet, Kozalaklı Mehmet ve Suriyeli bir er de bunlara katıldı. Bu sayede Aydın'ın ilk Ulusal Güc'ü oluştu. 175. Piyade Alayı Kumandanı Binbaşı Hacı Şükrü ve kumandan Teğmen Şerafettin Bey komutasındakiler de Çine Yanıkhan'a yerleşti.
Çine'nin güney sırtlarına Teğmen Mahmut Bey komutasındaki Dağ Topçu Taburu yerleşti.
3 Haziran 1919'da Nazilli'ye giren Yunanlıların zulmü halkı bezdirdi. Efeler 15-16 Haziran gecesi Menderes'i sandallarla geçti.
YUNANLILARA DARBE
Sultanhisar'ın doğusunda bulunan Malgaç Demiryolu Köprüsü'ne ulaştı.
Sabaha karşı köprüyü bekleyen Yunan birliğini kuşattılar, köprünün ayaklarına dinamitler yerleştirdiler. Köprünün havaya uçmasıyla neye uğradığını şaşıran düşmana açılan çapraz ateşle birliği yok ettiler. Efeler kayıp vermeden bir yaralı ile önce Uzunlar Köyü'ne sonra da İsabeyli'ye geçti. Yunanlılar ard ardına aldıkları darbelerlerden sonra Aydın'a doğru çekilmeye başladı, giderlerken de geçtikleri her yeri yakıp yıktılar. 40 kişiyi de esir aldılar, bunları daha sonra Köşk'te kurşuna dizdiler.
Bu arada Bakırköylü Teğmen Kadri Bey ve makineli tüfek kumandanı İzzet Bey'in çevresinde toplanan 70 kişilik Milis Birliği Sınırteke Köyü yakınlarından Erbeyli İstasyonu'na doğru sessizce ilerlediler. Yunan Efsun Bölüğü'nün bir kısmı burada diğer kısmı da köyün içinde kalıyordu.
ERBEYLİ BASKIN
Baskında ilk bombayı Çine'li bir kahraman fırlattı.
Çatışma sonunda milisler 7 şehit verirken Yunanlılar 80 kayıp verdi.
Ertesi gün ölü ve yaralılarını trenle Aydın'a getirdi, bunları bir taraftan halka gösteriyor ve intikam yeminleri ediyorlardı. Çok geçmeden şehir içinde ve köylerde katliama giriştiler, kadın-erkek, genç yaşlı çocuk demeden herkesi öldürüyor, işkence yapıyorlardı.
Milis kuvvetler de boş durmuyor düşmanı her koldan Aydın'a sıkıştırıyor, çemberi iyice daraltıyordu.
Çaresiz kalan Yunanlılar acil olarak İzmir'den silah ve asker desteği istiyor fakat beklediği gelmiyordu. Orhaniyeli Kara Durmuş merindeki yaklaşık 80 kişilik gönüllüler Tellidede sırtlarında 800 kişilik makineli tüfeklerle beslenen Yunanlılarla çatışmaya girmişti.
Yunanlılar 30 kayıp verdi, bunun üzerine Eymir ve Yeniköy'de halka katliam yaparak öcünü almaya çalıştı. Menderes Köprübaşı'nda Yörük Ali Efe çetesi ve Denizli Milisleri geldi. Köprübaşı Kumandanı Hacı Şükrü Bey diğer birlik komutanlarından Teğmen Zekai, Teğmen Kadri, Yörük Ali Efe, Topçu Alay Komutanı Binbaşı İsmail Hakkı, Koçarlı Müfrezesi Komutanı Teğmen Şerafettin, Yedek Subay Necmi, Komiser Hamdi Bey 57. Tümen Komutanı Şefik Bey'i ziyaret ederek Yunanlılara taarruz kararı verildi. Yunanlıların kenti hemen boşaltması isteniyordu.
HALKA ZULÜM EDİLDİ
Yunanlılara karşılık olarak halka yine zulüm ederek cevap verdi. 28 Haziran günü Yunan birlikleri Menderes Köprübaşına saldırıya geçti. Hazır olan Milis Kuvvetleri'nden önce Teğmen Kadri ve Komiser Hamdi Beyler'in birlikleri düşmanı karşıladı. Gölhisar Köyü tarafından gelen Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe'nin milisleri de diğer taraftan yaylım ateşine geçti.
Bozguna uğrayan Yunanlılar çareyi geri kaçmakta buldu, fakat milisler de peşlerinden geliyordu.
Yörük Ali Efe ve Teğmen Şerafettin birlikleri kanlı çatışmayı sürdürdü.
Milislere kadınlar da destek olarak geldi. Ovaeymir ve Tellidede tepelerine mevzilenen Yunanlılar top ateşine başvurdu. 29 Haziran 1919 Ramazan Bayramı'nın birinci günü Yunan kuvvetleri yine önüne geleni öldürmeye başladı. Kente ilerleyen Yörük Ali ve beraberindekilere takviye olarak Antalya'dan 176. Piyade Alayı'nın1. Taburu, Bağarası'ndan 150 kişilik gönüllüler ve Söke'den 135.Piyade Alayı'nın 1. Taburu geldi. Üç koldan saldırılara cevap veremeyen Yunanlılar güneyden açılan 4. Cephe ile bozguna uğradı, kaçmaya başladı. 33 gün Yunan işgali ve zulmü altında kalan Aydın artık kurtulmuştu.
AYDIN'IN İKİNCİ İŞGALİ
3 Temmuz 1919 günü İzmir ve Tire'den yeni gelen takviye kuvvetlerle yeniden Aydın'a girmeyi deneyen Yunan birlikleri Yörük Ali Efe, Teğmen Kadri Bey ve Binbaşı Şükrü Bey'in milislerinin savunması karşısında ilerleme kaydedemedi. Aydın'ın ikinci işgalinin faturası daha ağır oldu.
Kentteki yaklaşık 30 bin kişilik Türk nüfus bine düştü. Çine istikametine doğru ilerleyen Yunan birlikleri Baltaköy, Çiftlikburnu, Savrandere, Böcekve Hallaçlar köylerini de yakıp yıkıyordu.
Burada "Paris Barış Konferansı" kararlarına göre çıkarlarına dokunan İtalyanlar tarafından durduruldu. Geri çekilen Yunanlılar ve onları takip eden İtalyanlar Menderes Köprübaşı'nın her iki tarafında birer karakol kurdular.
BÜYÜK TAARRUZLA GELEN KURTULUŞ
26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile bozguna uğrayan düşman yine en acımasız yüzünü Aydın ve havarisin terkederken yakarak, yıkarak, her yeri harabeye çevirerek gösterdi.
Bir taraftan da kitle katliamlarını sürdürüyordu. Aydın'ı boşaltan Yunanlılar önce Kemer köyünü sırasıyla Serçeköy, İmamköy, Kalfaköy, Domalan, Yılmazköy, Kocagür, Kadıköy, Yeniköy, Ovaeymir, Pınardere, Danışment, Kardeşköy, Çeştepe, Işıklı, Baltaköy, Çiftlikburnu, Umurlu, Köşk, Karatepe, Beyköy, Mezeköy, İncirliova, Gerenkova, Yazıdere, Sınırteke, Kızılcaköy, İkizdere, Acarlar, Hacıaliobası, Karabağ, Osmanbükü, Erbeyli, Sandıklı, Germencik, Alangüllü, Ömerbeyli, Tekin, Hıdırbeyli, Balatçık, Neşetiye, Naipli, Hamitler, Turanlar, Dereköy, Abdurrahmanlar, Çine, Savrandere, Böcek, ve Emiroğlu karakolu yakıp yıktı.Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanı Şanlı Türk ordusu düşmanın harabeye çevirdiği il topraklarına 5 Eylül 1922 günü ulaştı. Aynı gün Kuyucak ve Nazilli, 6 Eylül'de Söke, 7 Eylül'de de Aydın kurtuldu.

