Şırnak Beytüşşebap'ta 8. Jandarma Komando Alay Komutanlığı'nda 12 aylık vatani görevini bitiren ve teskeresini alan Denizlili Jandarma Ulaştırma Er Doğan Acar, 10 Ağustos 2015 tarihinde 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'na dönmek üzere, terhis olan arkadaşlarıyla birlikte helikoptere bindi. 15 dakika sonra terör örgütü mensuplarının roket atar ve docka uçaksavar silahı ile saldırdıkları helikopterde bulunan 7 asker yaralanırken, Doğan Acar şehit düştü.

BİR GÜN ÖNCE ANNESİNİ ARADI
Terhis belgesini aldıktan sonra helikoptere binebilmek için çeşitli nedenlerle 3 gün bekleyen Acar, 4. gün büyük bir sevinçle bindiği helikopterin kendisini şehadet mertebesine ulaştıracağını aklının ucundan bile geçirmedi. Bir gece önce Denizli'nin Pamukkale ilçesi Akhan mahallesinde yaşayan annesini arayarak, "Nasipse yarın sabah yola çıkacağım, akşama görüşürüz inşallah" deyip telefonu kapadı. Denizli'deki abisi Şahin'in de askerden dönecek kardeşi Doğan'a sürprizi vardı, ona çok istediği otomobili almıştı.

O SIRADA YUKARIDAN KAYIT YAPIYORDU
Acar, sabah saat 07.00'de terhis olan arkadaşlarıyla helikoptere bindi. Cep telefonuyla helikopterin camından dağları görüntülüyordu. Ama ne yazık ki henüz 15 dakika geçtiğinde Doğan Acar ve 15 asker i taşıyan helikopter PKK'lı teröristlerin roket ve docka ile açtıkları yoğun ateşe maruz kaldı. Kalleş saldırıda Doğan Acar sol koltuğunun altından giren mermiyle ağır şekilde yaralandı. Helikopter onca ateşe ve aldığı ağır hasara rağmen yaralı askerleri Şırnak Askeri Hastanesi'ne yetiştirmeyi başardı. Fakat hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen Denizlili er Doğan Acar saat 09.45'de şehit oldu.

GÖRÜNTÜLER YÜREKLERİ DAĞLADI
Saldırı anında Acar'ın elinden düşen telefon ise yaralanma anlarını kaydetmişti. Ailesine bir süre sonra oğullarının şehadet haberi ve cep telefonu yetkililer tarafından ulaştırıldı. Tüm aile sabah kahvaltısı için sofradayken, ağabey Şahin kardeşinin telefonu açtı ve 'Anne bak, Doğan askerde bir şeyler çekmiş' diye seslendi. Tüm aile kaydedilen görüntüyü izleyince bir kez daha yıkıldı. Çünkü şehit evlatlarının vurulduğu an ve telefonun düşmesi kayıtlara an be an yansımıştı. Ağabey Acar o anları, "Keşke telefonu hiç açmasaydım, annem ve babam o anı tekrar yaşamasalardı" diyerek tarifsiz acılarını dile getirmişti.
BİR GÜN TERÖR ONLARI DA VURUR
Baba Mehmet Acar ise "Bizi yıkan askerliği bitirip de eve dönerken şehit olması. Dönecek diye sevinirken, al bayraklar içinde sarılı olarak geldi. Çok acı. Allah hiçbir ana babaya yaşatmasın. Bizim tesellimiz Doğan, bu dünyaya adını yazdırdı. Şehitlik mertebesine ulaştı. Türkiye'nin huzur ve istikrarını bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Ülkemizde bu olaylar yaşanırken teröre sessiz kalanlar, terörün bir gün dönüp kendilerini de vuracağını bilmeliler" dedi.
RÜYALARIMDA GÖRMÜŞTÜM
ANNE Acar, "Zaten bu günleri yaşayacağımı 2 kez rüyamda görmüştüm. Oğlum, acemi birliği için Bilecik'e gittikten 15 gün sonra rüyamda onunla bulanık akan bir derenin yakınındaydık. Sudan geçerken Doğan suya kapıldı, kurtarmak istedim, elimden kayıp gitti. İkinci rüyamda ise terhisine 1 hafta varken evimizde kuru kırmızı acı biber temizledim. Oğlum evdeydi ve perdeleri kapalı odada oturuyordu. Üzerinde kırmızı kazak vardı. Yeni traş olmuş, yüzü çok güzeldi. 'Doğan geldin mi' diye seslendim, 'Geldim' deyip güldü ve kayboluverdi. Rüyamdaki kırmızı biberi al bayrak olarak yorumladım, biberin acısı ise ciğerimizi yaktı. Oğlum da usta birliğine giderken buradaki arkadaşlarına, 'Şırnak'a gidip de şehit olmadan dönen var mı' demiş. Sanki içine doğmuş" diye gözyaşlarıyla anlattı.
TV'DE ALTYAZISI GEÇTİ
ANNE Fatma Acar, evde otururken televizyon ekranında geçen altyazıda şehit asker olarak oğlunun adını görünce, gözlerine inanamadığını söyledi. "Kendimi teselli ettim, bir şey olsa şimdiye kadar haber verirlerdi ' diye düşündüm. Ama yine de ağlamaya başladım, sonra evin önüne askerlerin geldiğini pencereden gördüm ve o an oğlumun şehit olduğunu anladım. Sonrasını hatırlayamıyorum, kalp krizi geçirerek yere yığılmışım" dedi.

ADI KÖPRÜ VE OKULA VERİLDİ
ANNE Fatma Acar, "Şehit annesi olmak herkese nasip değildir ama o günden bu yana o kadar çok içim yanıyor ki, her acıyı bastırıyor Doğan'ın acısı. Doğan'la yatıp Doğan'la kalkıyorum. Gece 2'de, 3'te kalkıp balkona çıkıyorum. 'Buradan hayali de olsa geçer mi acaba' diye yola bakıyorum. Sabah kahvaltısı hazırlayıp, onun eşyalarının bulunduğu odaya sofrayı kuruyorum. Onun için de bir bardak çay koyuyorum. Minibüs şoförüydü. Herkese yardımı dokunurdu. Bana 'Anne yolun karşısına geçme, araç çarpar' derdi. Şimdi bana yolun karşısına geçmeye köprü oldu. Büyükşehir Belediyesi evimizin önüne üstgeçit yaptırıp, oğlumun ismini verdi. Mahallemizdeki okula da onun adı verildi" dedi.
SEBAHATTİN ALP

