Panzerlerin gölgesinde iş anlaşması yaptılar
- Ekonomi
- 28.11.2010 20:11:29
Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci önderliğinde Kuzey Irak'a giden Denizlili işadamları, en riskli bölgeler olan Musul, Kerkük ve Erbil'de silahlar altında önemli anlaşmalar imzaladı
UFUK SOYHAN
- Kriz döneminde yerel ve ulusal basında sık sık Denizli'nin adı geçti? Sizce neden?
- Denizli'de 2008 krizinde fabrikaların kapanması ve sanayicilerin içine düştüğü durum gerçekten abartıldı. Diğer sanayi kentlerinde de buna benzer olaylar yaşanıyordu ve insanlar problemliydi ama o olaylar orada kaldı. Denizli herkesin gözbebeği bir kent olduğundan ve çok özel bir coğrafyada bulunduğundan ön plana çıkarıldı. DEBA gibi Denizli'nin ilk tektsil devinin kapanması, rahmetli Nuri Sözkesen'in popüler kişiliği ve herkes tarafından sevilmesi de gözlerin Denizli'ye çevrilmesine neden oldu.
YENİLENMEK ŞART
- Denizli'deki tekstili en çok olumsuz etkileyen faktör neler oldu? Bunda Denizli sanayicilerin yanlışı var mı?
- Tekstilin daima kendisini yenilemeye muhtaç bir sektör olduğunu biz çok geç hatırladık. Makineler bile her yıl değişiyor. 2008 yılında Çin'in dünya serbest ticaretine katılmasına ciddi bakmadık. Bu da bir darbe oldu. Kendisini yenilemeyen, farklı üretime geçmeyen innovatif düşüncelerle modaya, markaya ve teknik tekstile yer vermeyen tekstilcimizin yaşama şansı yoktur. Piyasada herkesin yapabileceği ürünü üreten tekstilcinin tekstil dünyasında yeri yoktur. Bugün Denizli'de işin ciddiyetini kavramış şirketlerimiz önemli mesafeler aldılar. O nedenle Denizli'deki tekstilin gelecekte de olacağına inanıyorum.
-Krizin daralttığı pazarı açmak için DSO ne gibi faaliyetler yaptı?
- Biz her yıl stratejik plan yapıyoruz. Bu yıl oda olarak 'Denizlili sanayici yeni pazarlarda ürününü nereye, kime, en uygun satabilir?' diye düşündük. Öncelikle Güney Afrika bizim için bir hedefti, çünkü orada aynı zamanda Dünya Kupası yapılacaktı. Finaldan 3 ay önce 30 kişilik bir ekiple Güney Afrika'ya gittik. Çok iyi oldu. Irak da önceliğimizdi. En tehlikeli bölgede yer alan Musul ve Kerkük'ün de bizim için çok önemli olduğunu biliyorduk. Her şeyi göze alarak Musul ve Kerkük'e gittik. Ama gördük ki Musul ve Kerkük'ün bütün insanları Türk sanayicisini, Türk tüccarını bekliyorlardı. Bizi kucakladılar.
Risk almadan başarı olmaz
- Musul ve Kerkük'ün tehlikeli olduğu ve can güvenliği verilmediği biliniyor. Burada olmaktan çekindiniz mi?
Riskli bir bölge. Bu iki bölgede dolaşırken bizi iki panzer, Iraklı eskort polisler ve çelik zırhlı araçlarla korudular. Risk almadan hayatta hiçbir başarıyı elde edemeyiz. Riskin bu bölgelerden kalktığı zaman o ülkeye gittiğimizde köşeler çoktan Fransa, İngiltere, Almanya tarafından kapılacak. Türk sanayicisi olarak bu günden gidip o köşe başlarını bu riskli ortamda kapatmamız gerektiğine inandığımız için gittik. O insanlar tarafından kabul gördük ve iyi ilişkiler kurarak döndük. Yakında onlar gelecek. 400 yıl birlikte yaşadığımız bu toplulukla mutlak surette bir arada ticaret yapmak ve yatırımlarla iç içe olmak istiyoruz. Stratejik planımız bu idi ve uyguladık. Şimdi sırada Lübnan ve Beyrut var.
Arap ülkeleri Türkiye'ye büyük sempati duyuyor
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ortadoğu'daki tutumu ve İsrail'e olan tavrı Denizlili sanayiciyi bu bölgede pazar ararken nasıl etkiledi? Türkiye yönünü Ortadoğu'ya mı çevirdi?
- Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e karşı tutumu nedeniyle Arap ülkelerinde Türkiye'ye bakış açısında önemli bir değişiklik olduğu gerçek. Kendi politik görüşleri çerçevesinde hareket edilmesinin orada
sempati ile karşılandığını gördüm. Türkiye yönünü ve yolunu stratejik olarak AB'ye bağlamıştır. Bizim bu ülkelerle olan ilişkimiz AB birlikteliğinde olacaktır. AB'ye girdik diye komşu ya da Arap ülkeleriyle ticaretimize, yatırımlarımıza ve işbirliğimeze kimse karışmaz. AB'nin dışında yaparız. Ama yarın AB olmaz ve bizi almazlarsa o zaman herkes kendi yerini bulmak için başka birliktelikler kurabilir.