SİNAN DOĞAN (HABER MERKEZİ)
Hilmi Uğurtaş'ı 550 firmanın faaliyet gösterdiği İzmir'in en büyük organize sanayi bölgesinin 10 yıldır başkanlığını yapan bir sanayici olarak tanıyoruz. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Başkanı Uğurtaş, sanayici ama sıra dışı bir sanayici. Kendini 'Türk aydını' olarak tanımlayacak kadar okumayı, kültür ve sanatla ilgilenmeyi, gezip görmeyi seviyor. Babasının Mezarlıkbaşı Havra sokağındaki küçük atölyesinde ayakkabı dikerek okuyan, üniversiteyi Sümerbank bursu ile tamamlayan Uğurtaş, şimdi binlerce genci teknisyen ve mühendis yapacak eğitim projesini hayata geçirme uğraşı veriyor. Uğurtaş, "Ben ülkemizin kıt kaynakları ile okudum. Ülkeme borcum var. Bu borcu onurlu şekilde yaptığımız bu görevle ve geliştireceğimiz eğitim projeleriyle ödeyeceğimize inanıyorum" diyor.
Sıkı bir sporcu, iyi bir yüzücü olan Uğurtaş'ın en büyük zevki ise her yıl Amerika'da yaşayan oğlu Utku ve İngiltere'de yaşayan kızı Selin ile bir araya gelip dünyayı dolaşmak. Uğurtaş'ın en büyük hayali ise Trans Sibirya Ekspresi ile Sibirya'dan Moskova'ya yolculuk yapmak.
- Sizin aileden varlıklı olan sanayiciler kategorisinde olmadığınızı biliyoruz? Bu noktaya nasıl geldiniz?
- Ben İzmir doğumluyum. Doğma büyüme de Eşrefpaşalıyım. Babam Kemeraltı Havra sokağında esnaftı. Çocukluğum ve gençliğim orada geçti. Biz 4 kardeştik. 7 yaşından üniversiteyi bitirinceye kadar her hafta sonu, her yaz ayakkabı imalatında çalıştık. En büyüğümüz okuyamadı. Kardeşlerimden biri doktor, diğeri mühendis oldu. Ben de Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği'nden mezun oldum. Ne zaman mezun olup çalışmaya başladım, o zaman tatilin ne olduğunu öğrendim. Sümerbank bursu ile okuduğum için 1978'de Sümerbank'ın Bursa fabrikasında çalışmaya başladım. Fabrikanın en genç şefi oldum. 1984'te İzmir'e gelip çalışmaya başladım.
- Sanayicilik serüveni nasıl başladı?
- İzmir'de çalıştığım fabrika kapanınca, 4 arkadaş kendi işimizi kurma kararı aldık. Karabağlar'da 150 metrekarede bir atölye kurduk. İki yıl sonra 2. Sanayi Sitesi'ne taşındık. 1994'te de Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikamızı kurduk. Hayatı basamak basamak çıktım. Sabah 8'den gece 12'ye kadar ayağımda çizme hem ustalık hem mühendislik yaptım. Sermayem, bilgi ve becerim ile çalışkanlığım oldu. Mütevazılığa gerek yok. Tekstil kimya mühendisliği alanında Türkiye'de en yetkin kişiyim. Dünyada da benim düzeyimde birkaç kişi vardır.
- Şimdi bölgede kuracağınız burslu eğitim modelinde yaşadıklarınızdan mı yola çıktınız?
- Evet, burslu okuduğum ve eğitimin önemine inandığım için bu modeli bölgemizde uygulamayı hedefliyoruz. Zaten eğitimde bölge olarak bir çok konuda öncülük yaptık. Burada 150, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda 75 öğrenciye burs veriyoruz. Türkiye'de ilk defa organize bölgede kreşi biz açtık. Engelliler okulumuz var. Çıraklık okulunda öğrenci sayısı 600'ü buldu. Şimdi de meslek lisesi ve yüksekokul kurmak için iki üniversite ile protokol imzaladık.
"Eğitim ateşini yaktık' - Kuracağınız okullarda nasıl bir model uygulayacaksınız?
- Eski Tariş İplik Fabrikası ile ilgili mahkeme süreci devam ediyor. Oradan elde edilecek değer ile meslek lisesi ve yüksekokul kuracağız. Meslek lisesi özel olacak. Çocuklarımız burslu okuyacak. Kaliteli eğitim vereceğiz. Burada okuyan çocuklar stajlarını bölgemizdeki fabrikalarda yapacaklar. Sonra burada çalışacaklar. Mühendis olmak isteyen de üniversiteye devam edecek. Çünkü bizim teknisyene de mühendise de ihtiyacımız var. Biz bir ateş yaktık. Diğer organize sanayi bölgeleri bizi takip etti. Meslek yüksekokulu için Ege Üniversitesi ve Gediz Üniversitesi ile protokol imzaladık. Hatta burada 'sanayiciler ders versin' talebi de var. Böylece nitelikli çalışanlar yetiştirme şansımız olacak.
- Eğitim için bir de vakıf kurdunuz değil mi?
- Türkiye'deki organize sanayi bölgeleri arasındaki ilk vakfı biz kurduk. Diğer bölgeler de bizden sonra vakıf çalışmasına başladı. İlk genel kurulu yapıp işletme şirketini kuracağız. Bölgemizde satabileceğimiz arsaları değerlendirerek kaynak yaratacağız. Bundan böyle İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'ni kimse tutamaz. Okulun yanı sıra Katip Çelebi ve Gediz Üniversiteleri ile beraber teknopark kuracağız. Ege Üniversitesi ile Ar-Ge ve inovasyon proje yarışması açtık. Amacımız bölgedeki işletmelerimize Ar-Ge desteği sunabilmek. Böylece onları rekabet liginde üst sıralara taşıyabileceğiz.
Çocukları yurtdışını seçti
- Çocuklarınızdan bahseder misiniz? Onlar sizin gibi mühendis olmayı tercih etmediler sanırım.
- Oğlum Utku Uğurtaş ve kızım Selin Uğurtaş, Amerikan Koleji'ni bitirip yurtdışında eğitimlerine devam ettiler. Oğlum Chicago Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldı. Şimdi JP Morgan'da risk yönetimi bölümünde çalışıyor. Kariyerinde çok hızlı yükseldi. Kendisine Kuzey Amerika sorumluluğunu verdiler. 2014'te Londra operasyonlarının başına geçecek. Kızım da eğitimini Koç Üniversitesi'nde tamamladı. Şimdi İngiltere'de uluslararası ilişkiler masteri yapıyor. Politikayı çok seviyor. Türkiye ve Ortadoğu üzerine analizler yapan bir strateji kuruluşunda staja başladı. Ben çocuklarımın Türkiye'ye dönmesini istiyorum. Ülkemiz bu kadar iyi yetişmiş çocuklardan faydalanmayı bilmeli.
Şarap turizmi - Hayatta yapmaktan en çok hoşlandığınız şey ne?
- Kızım ve oğlumla tatil yapmak. Her yıl bir tatil fırsatı yakalıyoruz. Bir önceki sene Las Vegas'a uçtuk. Araba kiralayıp Los Angeles'e, San Francisco'ya gittik. Oradan Kanada'ya geçip bir hafta kaldık. Geçen sene New York'tan oğlumun arabası ile çıktık. 10 saat yolculuktan sonra Kanada sınırına gittik. Orada 4 gün kaldık. O bölgeyi gezdik, dağlarda yürüyüş yaptık. Bu yıl planımız da Milano'ya gidip, Como, Lugano ve İsviçre üzerinden Fransa'ya gitmek. Orada şarapları ile ünlü bir bölgede ve ünlü Bordeux'ta gezi yapmak.
- Bir tür şarap turizmi mi?
Ben şarabı seviyorum. Tercihim kırmızı şaraptan yana. Şiraz en büyük favorim, ardından Cabarnet Saugvignon geliyor. Yerli üzümlerden de Boğazkere ve Öküzgözü'nü tercih ederim. Çocuklarımla San Francisco'da Şarap Vadisi'ne gittik. Her taraf bağ. Yol üzerinde şarap evleri var. Şarap sadece bir içki değil kültür ve tarih de barındırıyor. Bizim Urla'da da çok güzel şaraplar üretiliyor. Bir ara ben de şaraplık üzüm bağı kurmak istedim ama benim yapacağım iş değil.
'Anılarımı kaleme almak isterim' - Sizi iyi bir kitap okuru olarak da biliyoruz. Ne okuyorsunuz?
- Daha çok biyografi okuyorum. En son Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi dörtlemesini okudum. Şimdi İlhan Selçuk hakkında yazılan 'İlhan Abi' kitabı ile Soner Yalçın'ın Samizdat kitabını okuyorum. Daha fazla okumak gerektiğini düşünüyorum. Ama Türkiye ortalamasının üzerinde okuyorum. Sıkı bir gazete okuyucusuyum. Günde birkaç saat gazete okumakla geçer. Bizim gibi görevlerde bulunuyorsanız okumanız lazım.
- Yazma düşünceniz de var mı?
- Anılarımı kaleme almak, deneyimlerimi ve yaşadıklarımı paylaşmak isterim. Anı kitapları insana çok şey katıyor. Bugün bize basit gelen deneyimler, gelecek kuşaklar için önemli bir rehber olabilir.
'Artık gezi zamanı' - Gelecekte sizi iş mi, tatil mi bekliyor?
- Bundan sonra gezmek istiyorum. İşleri yoluna koyduktan sonra yılda birkaç ayı gezmeye ayıracağım. İskandinavya ülkelerini, Güney Amerika'yı gezmek, görmek istiyorum. Ayrıca Yeni Zelanda, Avustralya'ya gideceğim. Bir de Sibirya'yı boydan boya geçen Trans Sibirya Ekspresi ile yolculuk yapmak istiyorum.
- Hayallerinizi gerçekleştirdiniz mi?
- Ben bir Türk aydınıyım. Türkiye'nin kıt kaynaklarıyla okudum. Yaşadığım mahallede 2 üniversite mezunu vardı. Biz buradan geldik. Ben inanıyorum ki ülkemize borcumuz var. Toplumda bizim gelir düzeyimize gelen, kurumları yöneten insanların bu borcu ödemesi gerekiyor. Bunun yolu da topluma eğitim projeleri üretmekten geçiyor. Ben 10 yıllık Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığım dönemimde bir şey almadan vermenin mümkün olduğunu göstermek istedim. Bunu da başardığıma inanıyorum. Çocuklarım için bundan güzel miras olur mu?
'Hayır deme şansım yoktu'
Hilmi Uğurtaş, "bu kez son" derken, Şubat ayında yapılacak seçimlere aday olduğunu açıkladı. Uğurtaş, neden aday olduğunu şöyle anlattı:
"10 yıldır başkanım. Aday olmayacağımı geçen dönem yönetimdeki arkadaşlarımla paylaştım. Ancak bölgedeki arkadaşlar ısrarla göreve devam etmemi istediler. 120 oyu temsil eden imza önüme gelinceye kadar aday olmamakta kararlıydım. Ama çok ciddi baskı oluştu. İmza atanların yanı sıra imzası olmayanlardan da ciddi baskı geldi. Türkiye gibi insanların öğütüldüğü bir ülkede 10 yıl başkanlık yaptıktan sonra hala 'devam et' deniyorsa, bu güven insanı mutlu ediyor. Gurur duyuyorsunuz. Bütün bunlardan sonra hayır deme şansınız kalmıyor."
