“İzmir dayanıklı binalara muhtaç”

İzmir'de yaşanan 6.6 şiddetindeki depremin ardından gözler, kentteki çarpık kentleşme ve deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılara çevrildi. Yeni Asır'a konuşan Arbeid Mimarlık Kurucusu Seyfettin Yaşar, deprem bölgesinde yer alan İzmir'in acilen çarpık kentleşme ve altyapı sorunlarından kurtulması için dayanıklı mimari yapılara ihtiyacı olduğunu söyledi. Mimari tasarımı ile yapının deprem davranışı arasında yakın bir ilişki bulunduğunu anlatan Yaşar, "İzmir'deki yapıların mimari karakteri, aslında üretilen ürünün kalitesinden çok, kentleşmenin altyapı probleminden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra İzmir'in şehir planlaması, tıpkı altyapı problemi kadar ciddi hissedilen bir problem olarak tanımlanabilir. Bu da rekreasyon alanlarından ulaşım sistemine, otopark yapılanmasından konut yerleşimine kadar birçok alanda sıkıntı üretmektedir" dedi. Yaşar, "Bu nedenle yerel yönetimlerin öncelikli olarak günü kurtarma mantığından uzaklaşarak kenti tasarlayacak bir komisyon için ön ayak olması; kenti hem kullanıcısı hem de yönetimiyle beraber yeniden ele alması gerekir. Bu durum İzmir'in yaşanabilir bir şehir olabilmesi için şart" diye konuştu.

KÜLTÜR MİRASI OLMALI
Mimar Seyfettin Yaşar, "Deprem riski taşıyan bölgelerdeki gelişmiş ülkelerin izlediği inşaat politikaları dayanıklı hem de mimarinin gelecek nesillere bir kültür olarak aktarılabileceği binalar üretme yolları araştırılmalıdır" dedi. Yaşar, ayrıca mimari tasarım açısından hatalı ve eksik tasarım kararlarının yıkıcı hasarlara neden olabileceğini söyledi.

TEKNİK DONANIM ÖNEMLİ
Yerel yönetimlerin İzmir'in gerçek anlamda kentsel dönüşümü için acilen harekete geçmesi gerektiğini belirten Yaşar, "Yöneticilerin siyasetçilerden değil de; teknik bilgiye sahip mühendisler veya mimarlardan seçilmesi kentleşme ile ilgili sorunları bir nebze olsun çözüme kavuşturabilir diye düşünüyorum" diye konuştu.
"MİMARLIK KENTSEL TASARIMIN KALBİDİR"
BİR kentin yapılanmasında mimarlığın önemini anlatan Yaşar, "Kentin varolmasını sağlayan ana öğe canlı ise, canlıya barınma alanı oluşturan veya kamusal alanda sosyalleşmesini sağlayan şey mimarlıkla direkt ilişkili olmak zorundadır" dedi. Kent ve kentleşmeyi mimariden ayrı tutmanın imkansız olduğuna dikkat çeken Yaşar, "Sadece yapısal olanı değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve çevresel olanı mimleyen mimarlık, bu yönüyle kentin ve kentsel tasarımın tam da kalbine yerleşmektedir. Mimarlık bu yönüyle kentsel tasarım gibi bir ölçekten, bir karınca yuvasına değin her türlü alanı şekillendirebilecek kadar güçlü, yapıcı ve aynı zamanda yıkıcı bir aktör olarak tanımlanabilir" dedi.