BAŞKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayesinde başlatılan ve küresel bir markaya dönüşen Sıfır Atık Hareketi, etkisini her geçen yıl biraz daha genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, son olarak 2025-2035 yıllarını kapsayan Ulusal Atık Yönetimi Stratejisi ve Planı'nı açıkladı.
'VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ'
TÜRKİYE'NİN atık yönetimine dönük strateji ve politikalarını geliştirmek amacıyla hazırlanan plan, özellikle sınırlı miktardaki kaynakların verimli kullanılmasını, atık üretiminin azaltılmasını, oluşan atıkların da en verimli şekilde yeniden kullanımını hedefliyor. 10 yıllık yol haritası kapsamında, 2035 yılı itibarıyla belediye atığının en az yüzde 60'ı ekonomiye yeniden kazandırılacak. Atıklar çöp değil, ham madde olacak. Atık yönetim stratejileri; kısa, orta ve uzun vadede projelendirildi. Kısa vadede, yıl sonuna kadar Sıfır Atık Yönetim Sistemi'nin ülke genelinde yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilecek. Bilinçlendirme çalışmaları da tüm hızıyla sürecek. Erdoğan, "Gururla ifade etmek istiyorum ki, Türkiye olarak, iklim krizindeki payımızın çok düşük olmasına rağmen, var gücümüzle çözümün parçası olmak için çalışıyoruz. 2017 yılında, Türkiye'de başlattığımız Sıfır Atık Hareketi, bu hedefin en net göstergesidir. Bu yolun başında, ülkemizde yüzde 13 olan geri kazanım oranımızı, yüzde 36 seviyesine çıkardık. Bugüne kadar, 74,5 milyon ton atığı geri kazandık. Ekonomimize 256 milyar lira kazanç sağladık. 'Sıfır Atık Mavi Hareketi' kapsamında, yaklaşık 285 bin ton deniz çöpünü topladık" dedi.
'YENİ BİR DÖNEMİN ADI'
ERDOĞAN, "Dünyadaki hiçbir krize seyirci kalmayan bir ülke olarak, çevre krizinin çözümünde de yer almayı, insanlığa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek olarak kabul ettik. Bu anlayışla, sıfır atık girişimimizi, zamanla uluslararası düzeye taşıdık" diye konuştu. Sıfır atığı yepyeni bir dönemin adı olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Meşhur yazarlarımızdan Yaşar Kemal'in dediği gibi; 'Yaşam, umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan, umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.' Bizler bugün, umutsuzluğun değil, bilakis büyük bir dönüşümün eşiğindeyiz. Sıfır atık, umut ürettiğimiz, yepyeni bir dönemin adıdır" diye konuştu. Bazen sıfır atık yaşam modelini uygulamanın zor olduğu yönünde eleştiriler duyduğunu aktaran Erdoğan, "Sıfır atığı mükemmel bir şekilde uygulayan bir azınlığa değil, küçük adımları kararlılıkla atan, evindeki organik atıkları, kompost yaparak gübreye dönüştüren, restoranda artan yemeğini çekinmeden yanında götüren, elektrikli cihazını bekleme modunda bırakmayıp kapatan, velhasıl, 'Ben mi kurtaracağım dünyayı?' demeden, insanlığın iyiliği için elinden geleni, geldiği kadarıyla yapma gayretinde olan milyonlara ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
YÜZDE 60'I GERİ KAZANILACAK
UZUN vadede ise 2035 yılında belediye atığının en az yüzde 60'ının geri kazanılması, atık yönetiminde ekonomik araçların geliştirilmesi sağlanacak. Eylem planını değerlendiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Sıfır Atık prensibine odaklanan, kaynaklarını koruyan, atıklarını dönüştüren, daha yaşanabilir bir gelecek hedefiyle ülkemizin kısa, orta ve uzun vadede hayata geçireceği '2025- 2035 Ulusal Atık Yönetimi Stratejisi ve Planı'nı hazırladık" dedi. Kurum, "21. yüzyılda dünyamız ve insanlık alemi, deyim yerindeyse sınırsız tüketimin bile, artık sınırına dayanmış durumdadır. Kaynaklarımız tükenmekte ve maalesef doğal düzen için zaman daralmaktadır" diye konuştu.
'BİRLİKTE İNŞA EDİYORUZ'
"SIFIR Atık, aslında yaşamı, doğayı ve insanlığı koruma iradesidir." diyen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, şöyle devam etti: "Bizim kültürümüzde israf hiçbir zaman hoş görülmemiştir. Bu anlayışı biz bugün tarım politikalarımıza, eğitim projelerimize, gıda sanayimize ve su yönetimimize entegre ediyoruz. Tarladan sofraya kadar tüm zincirde kayıpları azaltan, döngüsel ekonomiyi destekleyen bir sistemi birlikte inşa ediyoruz. Bu süreçte özel sektörümüz, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve vatandaşlarımız aynı hedef için omuz omuza veriyor." Yumaklı, hiçbir vizyonun toplumsal sahiplenme olmadan sürdürülebilir olamayacağını dile getirdi.

