Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler. "Hisar" kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere "Karahisar" dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. On altıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirilmeye başlayınca, Karahisar'ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir "Afyonkarahisar" adını aldı.
İsmini şehrin sınırları içindeki "Ararat" dağından alır. Çok eski çağlarda yeryüzü, korkunç bir su baskınınına uğradı (Nuh Tufanı). Nuh peygamber bütün canlılardan bir çifti alarak bir gemiye bindirdi. Gemi Cudi (İslam kaynaklarına göre) (Hristiyan kaynaklarına göre de Ararat) dağına kondu. Ararat, önce Aran sonra da Ağrı adını aldı.
İslam kaynaklarında Ankara'nın adı Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça "üzüm" anlamına gelen Engür'den, ya da Yunanca'da "koruk" anlamına gelen"Aguirada'dan türedi. Bazılarına Hint-Avrupa dillerindeki "eğmek" anlamına gelen Ank ya da Sankskritçe de; "kıvrıntı", anlamına gelen Ankaba'dan veya Latince'den "çengel" anlamına gelen Uncus'dan türediği ileri sürülüyor. Frig dilinde Ank "engebeli, karışık arazi" anlamına gelir. Şehrin diğer isimleri; Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare, Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini aldı.
Şehrin ismi "bakır ülkesi" anlamına gelir. Bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir'dir. Bekir'in memleketi anlamına da gelir. Bunun nedeni de Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya yerleşmiş olmasından kaynaklanır. Diyarbakır'ın bir eski adı Amid veya Amed'dir. Gelen veya bizim anlamına gelir. Dede Korkut kitabında Amid'e Hamid de denilmiştir.
Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır. Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer alıyor. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuş. Romalı idareci Arrien Farnakia'nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır.
Avrupalılar Çin'in kuzeyine "Hıtay" derlerdi (Rusçada "Kitay"). "Hıtaylar" ismini taşıyan yarı göçebe Türk kabileleri 10. yüzyılda Mançurya'yı ve Çin'in kuzeyini işgal etmişler ve burasının ismi "Hıtay" kalmıştı. Atatürk "Hıtaylar"ın Anadolu'ya da gelmiş olduklarına inanıyordu. "40 asırlık Türk yurdu" saydığı Antakya'ya Hatay ismini bu yüzden vermişti.
Büyük İskender kral olduktan sonra Anadolu'nun batısı Yunan egemenliği altına girdi. İskender öldükten sonra bile, daha 36 yıl bu bölge Atina'ya bağımlı kaldı.Bu yıllarda Mora yarımadasında yaşamakta olan Ispartalılarla, Atina Yunanlıları, Anadolu'nun batısına göç etmeye başladılar. Mora Yarımadası Ispartalılarından büyükçe bir topluluk geldi; Isparta Kenti'ne yerleşti. Kente de kendi ülkelerinin Isparta adını verdiler.