Başkan Erdoğan, dün Turkuvaz Medya Grubu'nun ev sahipliğinde Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nda yapılan İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi'ne katıldı.
Burada önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Kaynakların Teminatı, Geleceğin Yeniden İnşası temasıyla düzenlenen bu anlamlı zirveye hepiniz hoş geldiniz. Bu programın hayata geçirilmesinde emeği geçen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza ve Turkuvaz Medya Grubu'na yürekten teşekkür ediyorum. Dönüşüm, madencilik, arz güvenliği, kritik mineraller ve hidrokarbonlar gibi stratejik öneme sahip başlıkların ele alınacağı bu zirveyi son derece isabetli bulduğumu özellikle ifade etmek isterim. Bu zirvenin, enerji sektörü başta olmak üzere ülkelerimiz arasındaki ilişkiler ve iş birliklerine önemli katkılar sunacağına inanıyorum" dedi.
'KÜRESEL BİR AKTÖR OLACAĞIZ'
"Ülkemiz; doğal kaynakları, coğrafi konumu ve hidrokarbon rezervlerine yakınlığı itibarıyla küresel enerji denkleminde stratejik bir konuma sahiptir" ifadelerini kullanan Erdoğan şöyle devam etti: "Bir ana geçiş güzergâhı olarak, arz ve tedarik güvenliğine önemli katkılar sağlayan bir ülkeyiz. Türkiye'nin enerji güvenliği, doğrudan veya dolaylı olarak tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir meseledir. Enerji politikalarımızı daima bu hakikatin ışığında şekillendirdik; meseleye hep bu perspektiften yaklaştık. Türkiye'yi, küresel enerjinin güvenli limanı ve emniyetli merkezi hâline getirmek amacıyla son dönemde çok önemli atılımlar gerçekleştirdik. Millî Enerji ve Maden Politikalarımızın hedefi bellidir: Kaynaklarımızı milletimizin hizmetine sunmak ve enerji ile madencilikte dışa bağımlılığı azaltmak. Karadeniz ve Gabar'da gerçekleştirdiğimiz doğal gaz ve petrol keşifleriyle, bu alanda adeta 'şeytanın bacağını kırdık.' Şimdi bu başarılarımızı yeni bir aşamaya taşıyoruz. Türkiye'yi, doğal gaz ve petrol arama faaliyetlerinde küresel bir aktör hâline getireceğiz. Bu yeni dönemde ülkemiz, enerji ve madencilik sektörlerinde dünyanın dört bir yanında yeni iş birliklerine imza atacak; küresel enerji güvenliğine eşsiz katkılar sunacaktır."
"GABAR'DA ÜRETİM REKORU KIRIYORUZ"
Başkan Erdoğan, "İlk açıkladığımızda, muhalefet partilerinin her seçim öncesi "petrol buluyorlar" diyerek alay ettiği Gabar'da, bugün günlük üretimimiz 81 bin varili geçti. Gabar'da toplam değeri 2 milyar dolara yaklaşan, 26 milyon varilin üzerinde üretim gerçekleştirdik. Arama ve üretim faaliyetleri için 540 kilometre uzunluğunda yeni yollar inşa edildi. Tüm bu çalışmalarla birlikte, Türkiye genelinde günlük petrol üretimimiz, 2025 yılı Mart ayı sonu itibarıyla 134 bin varili aşarak yeni bir rekor kırdı. Cumhur İttifakı olarak hassasiyetle yürüttüğümüz "terörsüz Türkiye" hedefimizde de arzu ettiğimiz neticeye ulaştığımızda, inşallah bu topraklarda bambaşka bir kalkınma ve başarı hikâyesi yazacağız. Ekonominin her alanında olduğu gibi, enerjide de hedeflerimize kararlılıkla ve koşar adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Yurt dışındaki petrol sahalarımızda da yaklaşık 40 bin varillik günlük üretimimizi sürdürüyoruz. Öte yandan, Sakarya Gaz Sahası'nda birinci fazı başarıyla tamamladık. Mevcut durumda 12 kuyudan günlük 9,5 milyon metreküp doğal gaz üretiyoruz. 2026 yılı içerisinde, Faz-1 ve Faz-2 toplamında yaklaşık 20 milyon metreküp/gün üretim hedefliyoruz. 2028'de ise Sakarya Gaz Sahası'ndaki günlük üretimi 40 milyon metreküpe çıkarmayı amaçlıyoruz. Bu hedefe ulaştığımızda, konutlarımızın doğal gaz ihtiyacının tamamını kendi yerli kaynaklarımızdan karşılamış olacağız" ifadelerini kullandı.
ORUÇ REİS'İN ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Somali denizlerinde, her biri 5 bin kilometrekarelik alanı kapsayan üç ayrı lokasyonda üç boyutlu sismik arama faaliyetlerini sürdürdüğüne değinen Erdoğan, "Şu ana kadar 4.110 kilometrekarelik proje alanının 3 bin 700 kilometrekaresi, yani yaklaşık yüzde 90'ı taranmış durumda. Oruç Reis, çalışmalarını bu ay içinde tamamlayacak. Şayet bu çalışmalar olumlu sonuçlanırsa, bir sonraki aşamaya, yani sondaj faaliyetlerine geçeceğiz. Somali ile imzaladığımız üretim paylaşım anlaşmaları kapsamında, bu ülkede 16 bin kilometrekarelik üç ayrı kara alanında da benzer çalışmalar yürütülecek. Sismik veri toplama faaliyetlerinin ardından burada da sondaj aşamasına geçilecek. Bu çalışmalar keşifle sonuçlanırsa, iki ülke arasındaki stratejik iş birliği çok daha derin bir boyut kazanacaktır. Yeni hidrokarbon keşifleriyle birlikte, Türkiye'nin enerji tedarik güvenliği artacak, dışa bağımlılığı azalacak, aynı zamanda yeni iş imkânları ortaya çıkacaktır. Somalili kardeşlerimiz de bu süreçten çok ciddi faydalar elde edeceklerdir. Biz, binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir milletiz" dedi.
'HAKKA UYGUN YAPIYORUZ'
"Hiçbir zaman, kimsenin toprağında, yer altı ve yer üstü kaynaklarında gözümüz olmadı. Ne yaptıysak, hakka ve adalete uygun şekilde yaptık" diyen Erdoğan, "Kendi çıkarlarımızla birlikte, muhataplarımızın menfaatlerini de gözetmeye özen gösterdik. Ortaklık ve dayanışma temelinde, kazan-kazan anlayışıyla iş birliklerimizi geliştirdik. Bu anlayış temelinde; Pakistan, Endonezya ve Malezya ile olan güçlü ilişkilerimizi enerji sahasında da tahkim ediyoruz. Pakistan'ın millî petrol şirketleri ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı arasında yürütülen iş birliği, 30 Nisan'da gerçekleştirilen Pakistan kara arama ruhsatları ihalesiyle yeni bir safhaya taşındı" şeklinde konuştu.
'HEDEFE ULAŞACAĞIZ'
Erdoğan, "Yıl sonuna kadar toplamda 1,3 milyar metreküplük doğal gaz akışı sağlamış olacağız. Bu noktada ilk planımız, mevcut anlaşmayı beş yıl daha uzatmak. Nihai hedefimiz ise, Türkmen gazını Hazar geçişli boru hattıyla doğrudan ülkemize ulaştırmaktır. Eğer bunu başarabilirsek, hem ülkemiz hem de Avrupa için çok daha yüksek miktarda gaz akışı sağlama imkânına kavuşmuş olacağız. 2035 yılına kadar, yaklaşık 80 milyar dolarlık ilave santral yatırımıyla bu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımlarda, izin ve onay süreçlerini daha da kısaltarak sektörün önünü açacağız" dedi.
AKKUYU'DAN İLK ELEKTRİK
Erdoğan, "Cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden biri olan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin ilk reaktörünün inşası, yakın zamanda tamamlanıyor. İlk reaktörün türbin montajını bitirdik, türbin şaftını da başarıyla döndürerek önemli bir eşiği geride bıraktık. Bu yılın sonunda Akkuyu'dan ilk elektriği vermeyi hedefliyoruz. Türkiye; dünyadaki 90 çeşit madenin 70'ini kaynak envanterinde bulunduran, üretilen maden çeşitliliğinde dünyada 7. sırada yer alan bir ülkedir. Bandırma'da yapımına başladığımız, yıllık 800 ton kapasiteli üretim tesisini de önümüzdeki günlerde inşallah hizmete alacağız. Enerji alanında Türkiye'yi çok farklı bir lige taşıdık" ifadelerini kullandı.
12 ÜLKEDEN KATILIM
Zirveye katılan bakanlar şu şekilde: Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Bulgaristan Enerji Bakanı Zhecho Stankov, Irak Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Hayan Abdul Ghani Alsawad, Libya Petrol ve Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadek, Libya Sanayi ve Madenler Bakanı Ahmed Abu-Heisa, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakan Yardımcısı Boglarka Illes, Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Karim Badawi, Moldova Enerji Bakanı Dorin Junghietu, Nijer Maden Bakanı Ousmane Abarchi, Romanya Enerji Bakanı Sebastian- Ioan Burduja, Slovakya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Szabolcs Hodosy, Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Dahir Shire Mohamed, Tacikistan Sanayi ve Teknolojiler Bakanı Sherali Kabirov.
TURKUVAZ MEDYA EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Turkuvaz Medya Grubu'nun ev sahipliğinde düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi (INRES 2025), enerji ve doğal kaynaklar alanında dünyanın önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Küresel ve bölgesel enerji politikalarının ele alındığı zirve, tanıtım filmiyle başladı.
'ZENGİN BİR REZERVE SAHİBİZ'
İSTANBUL Doğal Kaynaklar Zirvesi'nin ilk oturumunda kritik minerallerde dünyadaki gelişmeler ve Türkiye'nin konumu ele alındı. Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, "Türkiye'ye baktığımızda bor madeninde dünyanın en zengin rezervlerine sahibiz. Eti Maden gibi güçlü bir kamu kuruluşu ile bu alanda çok başarılı bir şekilde operasyon yürütüyoruz. Ayrıca dünyada tanımlı 90 mineralin tam 77'si Türkiye'de bulunuyor. Bu, bizim için çok büyük bir avantaj. Yapmamız gereken şey; bu 77 mineral arasından, ülkemizin sanayisi, teknolojik gelişimi ve stratejik ihtiyaçları açısından gerçekten kritik olanları belirlemek" dedi.
'BOR KONUSUNDA DÜNYA LİDERİYİZ'
ETİ Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Aydın ise 1849'daki Kaliforniya Altına Hücumu döneminde yaşananların bugün bir benzerinin kritik mineraller için olduğunu belirterek "Eti Maden olarak bor konusunda dünya lideriyiz. Dünya bor rezervlerinin yüzde 73'üne sahibiz. Ferrobor üretimi için de yeni bir tesis açmayı planlıyoruz. Şu an yılda yaklaşık 800 ton üretim kapasitesine sahibiz. Yeni projeler üzerinde çalışıyoruz" dedi.
ÇEVREYİ GÖZETEN MADENCİLİK
NORVEÇ Enerji Teknolojileri Enstitüsü, Grup Lideri & Kıdemli Araştırmacı Duygu Yılmaz ise Norveç'te bazı demiryolu projelerine entegre edilen madencilik projeleri olduğunu anlattı. Yılmaz, "Temel yaklaşımımız; çevreye duyarlı, doğaya saygılı ve sosyal etkileri iyi planlanmış bir madencilik altyapısı kurmak. Su kaynaklarının korunması, çevreye yayılabilecek etkilerin kontrolü, tüm süreç boyunca önceliklerimiz arasında" dedi.
'SÜRECİN ÖNEMLİ ORTAĞI'
HAGUE Stratejik Araştırmalar Merkezi Stratejik Danışmanı Peter Handley, "Bugün geldiğimiz noktada yapay zekâ, veri merkezleri, elektrikli araçlar gibi alanlarda da ham madde ihtiyacı hızla artıyor. Sadece madencilik değil, imalat ve geri dönüşüm zincirleri de stratejik bir öncelik olarak görülüyor. Türkiye bu sürecin önemli bir ortağı olabilir. Maden rezervleri, işleme kapasitesi ve sürdürülebilirlik vizyonu ile Türkiye'nin bu zincirin vazgeçilmez bir parçası olma potansiyeli çok yüksek" dedi.
'MADENCİLİK YILDIZ SEKTÖR OLACAK'
TÜMAD Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel de Türkiye'nin altın konusunda çok zengin bir coğrafya olduğuna vurgu yaparak "Roma dönemine kadar gidersek ilk altın paranın basıldığı yer Manisa'nın Salihli ilçesinde, Sardes Antik Kenti'nde. Yer altı kaynaklarını kullanmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur ve Türkiye bunu görüyor. Eğer biz bu kaynakları doğru bir şekilde yönetebilirsek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yıldız sektörü madencilik olacaktır" dedi.