NİHAN YARKENT
Aslında bir dağ adamı. Ödemiş Bozdağ'lı. Ama deniz sevdalısı. Mavi derinliklerin tutkunu. Aynı zamanda beyaz perdenin ve ekranların sevilen ismi. "Kara" denilince onu Türkiye, Avrupa, Ortadoğu'da tanımayan yok. Kurtlar Vadisi'nin Kara'sı Hakan Boyav, bu karakterle özellikle erkek izleyicilerin gönüllerine taht kurdu. Kara'nın underground yani sinemadaki diliyle karanlık ve bilinmez, orta yaşlı ve kötülerden hesap soran kimliğiyle bir anda varoşların prensi oldu. Sokakta yürüdüğü erkek hayranları fotoğraf çektirmek için sıraya girmeye başladı.
Bu ilginin nedenini "Her erkek aşık olmak istemiyor ama her erkek örümcek adam olmak istiyor" diye açıklayan Hakan Boyav, bunu kırmak için bu kez feminen bir dizi Kış Güneşi ile karşımıza çıktı. Bu kez hayranların yüzde 80'i kadın oldu. Üstelik bu arada bir de sürpriz yaptı, boşandığı eşiyle, kızının şahitliğinde yeniden dünya evine girdi.
Devlet tiyatrosu sanatçısıydın ve birden yükselişe geçtin, nasıl başladığı bu iş?
Serüvene Asmalı Konak ile başladım.
52 reyting gördü, bu acayip bir rakam, dizi efsane oldu.
Kaldıki ben ağırlıklı bir rolde de değildim. Ardından Uğur Yücel ile Hırsız Polis'e geçtim. "Kaporta Yakup" rolündeydim ve çok müthiş bir kadro vardı. Bu dizinin her karakterden ayrı bir dizi çıktı. Vahide Perçin'den "Annem" çıktı.
Dağhan Külegeç'ten "Kavak Yelleri" çıktı. Benden "Hanımın Çiftliği" çıktı. Uğur Yücel'den "Geniş Aile" çıktı acayip iş oldu.
Hanımın Çiftliği'ndeki Berber Reşit'in hemen ardında Kurtlar Vadisi'nde Kara'yı oynadın. Kara sıradışı şekilde çok sevildi. Bu ilginin nedenini neye bağlıyorsun, karanlığı mı seviyoruz?
İnsanlar çeşit çeşit, en akıllısı Berber Reşit. Hanım'ın Çiftliği'nde Berber Reşit, baskın bir karakter oldu.
Kurtlar Vadisi'nde ise Kara, underground bir rol oldu. Bir ay içinde Berber Reşit'ten Kara'ya geçiş ve insanları buna inandırabilmek önemliydi. İkisi de çok zıt rollerdi. Ama ilerleyen süreçte şöyle bir tehlike oldu. Kara o kadar popülerleşti ki baktım bütünleşmeye başlıyoruz, bıraktım, Eğer iki sene daha Kara olsaydım artık ben başka rol oynayamazdım.
Kara'nın bu kadar popüler olmasını bekliyor muydun?
Hayır beklemiyordum. Genelde komedi roller ünlenir, burada ise tam tersi oldu. Bu kadar dark ve yeraltı bir rolün ünlenmesi dizi tarihinde ilginçtir. Ve farkettim ki kadınlar benimle pek fotoğraf çektirmiyor, ben varoşların prensi oldum. Ağır abiler çok seviyor beni. Şaşırtıcı.
Kadın hayranların için mi Kış Güneşi'ni kabul ettin?
Evet. Kara'daki bu artan erkek hayranı kitlesi giderek yükseliyordu. Bunu önlemek için Beyaz Karanfil ile çok sert bir aksiyon yaptım. Narkotik polisi oynadım, aksiyon abi. Hareket var. Gördümki bizde orta yaş üstü, bileği kuvvetli, kötülerden hesap soran aksiyon eksiği varmış. Ardından da feminen bir yapım olan Kış Güneşi'nde kadınların sevebileceği bir rolde oynadım, hiç tarzım değil ama oynadım. Kadim rolüyle rol aldım ve bir yılda kadınlar selam vermeye başladı. İstediğim oldu.
Şimdi kadınların ilgisi nasıl?
Geçenlerde Frankfurt'ta iki günlük söyleşi için gittim. Ben, dinleyicilerin yüzde 80'i Kurtlar Vadisi seyircisi olur sanıyordum ama yüzde 80'i kadındı ve bana hep Kış Güneşi'ni sordular.
Aksiyon mu, feminen mi dersen?
Feminen işleri eledim, maskülen karakterleri tercih ettim. Çünkü kahraman olma duygusu erkeklerin içinde var. Her erkekte bir Örümcek Adam olma isteği var. Süpermen olmak istiyoruz.
Aksiyon diziler o yönümü tatmin ediyor, mutlu oluyorum. Yani her erkek aşık olmak istemiyor ama her erkek örümcek adam olmak istiyor.
Dönem filmine çok uygun bir karaktere sahipsin ama seni bu sahnelerde göremiyoruz, neden?
Tam bir dönem tipim olmasına karşın beni hiçbir dönem filminde göremezsiniz.
Açıkçası Muhteşem Yüzyıl, Cengiz Han, Vahşi Batı'dan tutun da diğerlerine kadar çekilen tüm dönem dizilerinden teklif geldi. Ama hiçbirinde oynayamadım.
Bununda tek nedeni var.
FİGÜRANLIK YAPTIM Nedir o neden?
Bunu sözleşmemde net olarak açıklıyorum. Zaten sözleşmemde de tek madde var. Örneğin kimi sanatçı karavan ister, şunu ister bunu ister ama bende tek madde var. O da "Ata binemez, ata yaklaşamaz". Gerçek bu. At fobisi var bende. Yılanlarla sahne çektim, eşek katır binerim. Ama ata binemem, fobim var. Yaklaşamam bile. Üstelik atı da çok seviyorum, hipodroma giderim onları seyrederim ama yaklaşamam. Bu yüzden dönem işi yapamıyorum.
30 yıldır sahnedesin, sektörü değerlendirecek tecrübeye sahipsin. Uzun saatler, az ücret gibi bir sürü tartışma var.
Bu konuda ne diyorsun?
International diye Hollywood yapımı bir film var. Birinci sınıf filmdir. Seneler önce beni ona çağırdılar. Her sahnesi başka başka ülkelerde geçiyor, bir sahnesi de İstanbul'da çekilecekti. Mafya babasını Haluk Bilginer oynadı.
Kapıda davetlileri içeri alan bodyguard rolü için yani figüranlık için çağırdılar.
O rolü bana verebilmeleri için defalarca ön çekim yaptık, bildiğiniz figüran rolü. Figüran olarak soyunma odam vardı.
Kapıda star işareti ve Hakan Boyav yazıyordu. O rol için 3 bin euro aldım.
Orada işim bitti otobüse atladım, Gömeç'e gittim.
Rahmetli Zeki Alasya ile "Hayattan Korkma" diye filmde başrol oynuyoruz. Tam bir ay oynadık, 5 bin TL aldım.
Sanılanın aksine öyle devasa paralar yok yani, peki uzun çalışma saatleri için ne dersin?
Haftanın her günü günde en az 12-13 çalışıyoruz. Ve dünyanın hiçbir film sektöründe bu kadar ağır işçilik yok. 120 dakika kesintisiz dizi de zaten yok. Bu kadar ağır çalışma şartları gerçekten yok. Dediğin gibi çok büyük paralar kazanmıyoruz. 32 yıl oldu. Sadece iki evim var.
Dağlı da olsam deniz kültürüm var
Liselerdeki tiyatro klüplerinin rolü için ne düşünüyorsun?
Ben Ödemiş doğumluyum. Bozdağlıyım. Ne kadar dağlı olsam da deniz kültürüm vardır. Suphi Koyuncuoğlu Lisesi'nde okudum. Süper öğrenciler yetiştirmezdi en haylaz çocuklarının okuduğu okuldu. Orada bir tiyatro sahnesi vardı. Biz orada tiyatro kolunda kızlara hava atacağız diye sahneye çıkarken bir baktık tiyatroculuğu öğrenmişiz. Lisede tiyatro sahneleri çok önemlidir.
Bu yıl gidemedim ama okulumun Gazoz Gevrek günlerini kaçırmam.
Dizi için İzmir iyi bir plato mu?
İstanbul'da film müthiş işliyor heryer ayrı görüntü ama artık yer kalmadı, seti istihdam edecek, kamyonları koyacak yer kalmadı. Ufak tefek yaz dizileri İzmir'e kaydı ama merkeze değil. Foça'ya, Çeşme'ye kaydı. Çünkü İzmir, görsel açıdan İstanbul kadar iyi görüntü vermiyor. Bunu bir İzmirli olarak söylüyorum.
