Oyuncakçıların Don Kişot’u

Günümüzde Çin, oyuncak sektörünü ele geçirdi. Bunu sağır sultan bile biliyor. Ama İzmir’den bir kadın, o oyuncaklara savaş açtı. Don Kişot misali yel değirmenleriyle savaşıyor. Çünkü önemli olan kazanmak değil, aslında savaşacak cesarette olmak...

Bayramın en güzel yanı mutluluk çığlığı atan çocuklardır. Bir çocuğun o çığlığını ise kendisine bir oyuncak hediye ettiğinizde duyarsınız. Günümüzde Çin, oyuncak sektörünü ele geçirdi. Bunu sağır sultan bile biliyor. Ama İzmir'den bir kadın, o oyuncaklara savaş açtı. Don Kişot misali yel değirmenleriyle savaşıyor. Çünkü önemli olan kazanmak değil, aslında savaşacak cesarette olmak. Onunla geçen yıl bir araya geldiğimizde uzun süren araştırmalarının sonucunda Türkiye'de daha önce yapılmamış ve adına waldorf denilen teknikle yapılan içi yün dışı tamamen organik malzemelerden oluşan bebekler üretmeye başlamıştı. Bunun neden yapmıştı biliyor musunuz? Bir arkadaşının çocuğunun, "Ben, Barbie kadar güzel değilim" diyerek döktüĞü gözyaşları için. Aradan bir yıl geçti. Banu Kurt, artık kendi atölyesinde seri üretime geçmiş bir girişimci. Yaptığı oyuncaklar, oyun arkadaşları, hayalleri güçbirliği yapmış ve aslında savaşı kazanmıştı. Bizde o savaşın öyküsünü yazdık.
YARIŞMAYI KAZANDI
Son görüştüğümüzden beri bir yıl geçti, oyuncak atölyesini kurmuşsun. Süreç nasıl geçti?
- Çok güzel çok hızlı geçti. Tutkuyla yaptığım oyuncaklarımı bir çocuğun bir oyunu kurması gibi hayal ederek, adım adım sevdiğim işe dönüştürdüm. Bir çocuk bir oyun kurarken ne yaparsa onu yaptım. Önce malzemeleri topladım. Sonra malzemelerle bir yer aradım. Onları dizdikten sonra birlikte oynayacak arkadaşlar edindim. Çünkü hiçbir oyun yalnız oynanmaz.
Bu oyuncak hikayesini biraz ağırdan alalım. Girişimciliğe nasıl adım attın?
- Geçen yıl girişimcilikle ilgili bir yarışma kazandım. Oradan aldığım ödülle işimi kurdum. Bu ilk adım oldu. Kızımla şirketimizi açtık.
Üretim için malzemelere ihtiyacım vardı. Temin ettim. Malzemelerden sonra üretecek bir ekibe ihtiyacım vardı. Seri üretim olmayan her iş de olduğu gibi en zorlu kısım bu oldu. Çevremde çalışmaya ihtiyacı olan kadınlara iş teklif ettim. Onlara bebek yapımını öğrettim ve böylelikle üretim bandını kurdum.
Peki atölye nasıl kuruldu?
- Kurduğum internet sitem oyuncaklarımın ruhunu en iyi şekilde temsil edecek sadelikte olmuştu ama bir süre sonra site yetmedi. Bir oyuncak dükkanı açmak istedim. Orada birlikte oynayabileceğim bana yeni oyuncak tasarımları için ilham verecek yeni arkadaşlarla tanışmalıydım ve bir dükkan aramaya başladım.
Aradığım dükkan beni buldu. Minicik ve önünden bakınca denizi görebildiğim, huzur dolu bir dükkan.
Üstelik de en sevdiğim semtin en sevdiğim mahallesi Karşıyaka'da karşıma çıktı. Hemen tutuldu tabi. İçi oyuncaklarla doldu.
Güzel müzikler eşliğinde güzel oyuncaklarımla doldu taştı. Sadece benim oyucaklarım değil, yıllardır bebeklerim sayesinde tanıdığım oyuncakçı arkadaşlarımın, dostlarımın el yapımı sağlıklı güzel oyuncaklarıyla da doldu.
Ekim ayında tanıdığım en süper kahraman oyuncakçı sevgili Sunay Akın tarafından da açılacak.
YENİ BİR PENCERE
Dijital çağı yaşıyoruz, oyuncak kültürümüzde de bir değişim var. Çocuklar için bu bir tehlike mi yoksa teknolojik oyuncaklar miniklerin ufkunu açar mı?
- Çocukları içlerine doğdukları bu dünyanın içinde teknolojiden uzak tutmak çok zor. Ben bir pencere açtım, önüne çiçekler koydum, bu çiçeklerin her biri emekle yapılmış, zararsız hikayesi olan oyuncaklar. Çocuklarımız bu dünyadan kopamayacaklar belki ama nefes almaya ihtiyaç duyduklarını hissettiğimiz her anda, benim oyuncaklarım onları sıcak bir gülümse ve emekle yazılmış bir hikaye ile karşılayacak.
Oyuncakların çocuklarımızın gelecekte nasıl insanlar olacaklarına katkısı düşünüldüğünde, onları seven ve düşünen büyükler olarak bu oyuncaklarla onları tanıştımak sorumluluğumuz olmalı.
Böylelikle herşeyin ederinin bilindiği bu zamanda, değer bilmeye doğru güzel bir adım atmış olacağız.
Onlara anlam ve değer kazandıracağız.
Erkek çocukların elinde oyuncak silahlar görüyorum. İşin uzmanı olarak buna ne dersin?
- Henüz banukurt bebek atölyesi ile tanışmamış derim. Onları pinokyolarım, tahta oyuncaklarım, teneke adam gibi masal kahramanlarım ve küçük prensimle oynamaya beklerim. Çocuklar onlara ne sunarsınız size onu verecektir.
Kısacası ne ekerseniz onu biçersiniz.
Sizinle aynı hayali paylaşan kadınlarla birliktesiniz. Üretim nasıl? İlgi ne düzeyde?
- Her geçen gün hızla artıyor.
İlgi çok güzel çok mutluyum. Çinde yapılmış oyuncaklar tarihe karışabilir.
Bazen böyle hayaller kuruyorum.
Tüm çocukların kendi üretimimiz olan oyuncaklarla oynadığını hayal ediyorum. Don Kişot gibi yeldeğirmenleriyle savaşıyorum.
Çünkü önemli olan kazanmak değil, aslında savaşacak cesarette olmak değil mi?
Kullanılan malzeme nedir?
- Tamamen doğal malzemeler, yün, pamuklu kumaşlar, organik kumaşlar gibi.
Bu bebeklerin özelliği nedir?
- Tıpkı bir annenin çocuğuna olan sevgisi ve özeniyle tertemiz ellerle her ayrıntısı düşünülerek yapılıyor olması.
Büyümeyi reddeden çocuklara...

Büyüklere oyuncak var mı?
- Evet tüm Peter Pan'lere oyuncak var. Büyümeyi reddeden tüm çocuklara.
Yurtdışı serüveni başladı mı?
- Başladık. Bu yıl dünyanın en büyük oyuncak fuarına Nurnberg Almanya'ya gittim.
Harika bir deneyim ve muhteşem bir oyuncak şehriydi. Önümüzdeki yıl tekrar gideceğim.
Avrupa'nın zarif oyuncaklarının etkisinden kurtulmayı istemiyorum.
O incelikte oyuncaklarla oynamak benim ülkemin çocuklarınında hakkı. Onlarla bu oyuncakları buluşturacağım.
Üstelikte hepsini ben üreteceğim.
Çok heyecanlı çok umutlu ve çok mutluyum.
Ve yine geçen yıl olduğu gibi "Dünyanın en güzel oyuncaklarını yapmak istiyorum.
Hayal dünyasının kapıları açıldı
Bir de çocuklar için atölye var. Minikler gelip oyuncak yapıyor.
Gözleminiz nedir?

- Her çocuk birbirinden farklı, yetenekli, eşsiz ve değerli. İğne iplik kullanarak oyuncaklarının yapımına katılıyorlar ben de kendilerini mutlu hissetmelerini, kendilerine herşeyi yapabilecek kadar güven duymalarını hayranlıkla izliyorum ve atölyelerle Onların hayatlarının, anılarının içerisinde ve bir parçasında sonsuza kadar olacak olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Sunay Akın ile yolunuz kesişti, neler yapıyorsunuz?
2011 yılından beri İstanbul Oyuncak Müzesinde bez bebek atölyeleri yapıyorum.
Burası benim içinde olmaktan, parçası olmaktan gurur duyduğum bir yer. Sunay abi bana bu hayal dünyasının kapısını açtı. Ona minnettarım. her atölye için gidişimde onunla sohbet etme şansını yakaladığım zamanlarda dünyalar benim olur. O benim oyuncak dünyamın süper kahramanı ve müze de benim hayal evim.
Şimdilerde bu sevdiğim yeri herkesle paylaşmak istedim.
Ve bebeklerimden alan herkese oyuncak kutusunun içersinde bir müze bileti armağan ediyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.