“Hiç soyunma kabini görmeden büyüdük”

Derya Baykal’ın kızı Derya Şensoy, “Annem her yerde olduğu gibi alışverişte de çok hızlıdır. Mesela biz belli bir yaşa kadar hiç kıyafet denemedik. Hayatta soyunma kabinine girmedim. Kıyafetleri göz kararı yöntemiyle alırım” dedi

Derya Baykal ve kızı Derya Şensoy ile hem el hünerleri, hem de moda üzerine sohbet ettik. Derya Şensoy rahatına çok düşkün, son dakikacı biri olduğunu söyleyerek "Kuaföre bile gitmem; saçımı da, makyajımı da kendim yaparım" diyor. Annesi Derya Baykal ise kızı gibi olmadığını ama davetlere hazırlanırken çok da abartmamak gerektiğini belirtiyor...
Eskiden kek, kısır, börek günleri vardı. O günlerle ilgili nasıl anılarınız var?
DERYA BAYKAL:
Bizim evimizde 90'lı yıllar gelenekleri hala devam eder. Birilerini misafir edeceksek, yine o zamanki gibi ağırlarız. Ben biraz gelenekçiyim, yani o pastane kültürünün kaybolmasını istemiyorum.
Eskiden biz hep pastanelerde buluşurduk, şimdiki gibi kahve zincirleri yoktu.
DERYA ŞENSOY:
90 doğumlu olduğum için o günleri çok hatırlamıyorum ama ben 'Doksanlar' dizisinde oynadığım için o döneme dair her şeyi yaşamışım gibi hissediyorum.
Derya Hanım sizin de anneniz gibi el işleriyle, mutfakla aranız iyi mi?
D.Ş.: Ayıptır söylemesi; çok iyi pasta yaparım ama yapmamaya çalışıyorum çünkü yapınca yiyorum.
Yapıp da yememeyi öğrendiğimde bu işe daha çok ağırlık vereceğim.
D.B.: Benden iyi yapar, hatta resim okuduğu için pasta süslemelerini çok daha iyi yapar.
Amerika'dan getirdiği güzel malzemeleri var.
D.Ş.: Evet, bir ara buna baya sarmıştım. Ayıcıklı kek kalıpları, gıda boyaları, süslemeler falan almıştım, Arkadaşlarıma doğum günü pastaları yapıyordum ama şimdi vaktim olmadığı için yapamıyorum.
Bu el yatkınlığı anneden mi geliyor?
Anneden de, babadan da. Babam da Mimar Sinan Üniversitesi'nde mimarlık eğitimi almış.
O da çok güzel resim çizer. Ben ikisinin harmanıyım.
O açıdan şanslı bir çocuğum.
El işlerine olan beceriniz sonradan mı gelişti, yoksa içinizde hep var mıydı?
D.B.: Ben çocukluğumdan beri böyleydim.
Çünkü bizim çocukluğumuzda hiçbir şey yoktu.
Olmadığı için kendi bebeklerimi, kendi oyuncaklarımı kendim yapardım.
D.Ş.: Ben de çok zorladım annemi bu konuda.
Çocukluğumdan beri etiketi olmayacak, kaşındırmayacak, batmayacak şeyler isterdim. Annem de bana, beni rahatsız etmeyecek şeyler örerdi. Mesela bir keresinde çok sevdiğim bir ayakkabım yırtılmıştı. Çok giymek istediğim için annem o ayakkabının yırtılan yerini minik güller ve taşlarla kaplamıştı. Hatta herkes bayıldı, 'Nereden aldın?' diye sordular. (Gülüyor)
Annenizin bu becerisi sizin için rahatlık olmalı...
D.Ş.: Evet, olabilir ama ben zaten rahatıma çok düşkün biriyim. Başka kızlar bir davete gidecekleri zaman günler öncesinden hazırlanırlar, alırlar, denerler, provaya giderler; ben bir saat kala hazırlanırım.
Böyle şeylerle uğraşmayı sevmiyorum. Kuaföre de gitmem; saçımı da kendimi yaparım, makyajımı da. Kuaföre gitmemek için makyaj yapmayı öğrendim. İyi yaptığımı düşünüyorum.
Anne-kız olarak alışveriş konusunda benzediğiniz yönleriniz var mı?
D.Ş: Var, ikimiz de çok hızlıyız.
(Gülüyor) Annemden geçen tez canlılık var bende. Mesela çok hızlı yürürüm. Çünkü küçükken hayatım alışveriş merkezlerinde, Nişantaşı'nda falan anneme yetişmekle geçti. Annem her yerde çok hızlıdır. Mesela biz belli bir yaşa kadar hiç kıyafet denemedik. Hayatta soyunma kabinine girmedim.
Göz kararı yöntemiyle alırım.
D.B.: Tak tak alırım. Düğmesi kapalı pantolonu boynunuza dolayın; oluyorsa, belinize tam olur. Ben hep öyle aldım kızlarıma.
İçimde kalan bir kıyafet olmadı
Siz de kızınız gibi son dakikacı mısınız Derya Hanım?
D.B.: Yok hayır, ben son dakikacı değilim ama davet konusunun abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. O kadar çok kıyafet değiştiriyorum ki... Hesapladım; spora, alışverişe, kanala, yayına, akşama falan derken günde sekiz kez üstümü değiştiriyorum.
Kimseye bir şey ispatlamak derdinde olmadığım için temiz olsun, şık olsun yeter diyorum.
Zaten bugüne kadar hiç aklımda kalan bir kıyafet olmadı.
Tiyatroda doya doya giydim her kıyafeti.
D.Ş.: Benim de çok beğendiğim bir kıyafet olmadı. Çok beğenip de alamadığım bir şey olursa yaparım zaten. Marka takıntım da yok. O yüzden Buse Terim'le iyi anlaşıyoruz.
Ben hiç bilmem, o her şeyi bilir ve bana söyler.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.