“İzmir benim için büyük bir şans”

Anneannesi Alaçatı, dedesi Ayvalıklı olan Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia iki ülke arasındaki ilişkiler, vize işlemleri ve İzmir ile ilgili sorularımızı yanıtladı...

20 yılı aşkın "dışişleri" tecrübeniz var.
Bu tecrübe ışığında bir diplomat olarak, Türkiye ve Yunanistan'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Yunanistan ve Türkiye, aralarındaki iş birliğinden sürekli fayda sağlayabilecek iki ülkedir. Ülkelerimiz geçtiğimiz 17-18 sene zarfında farklı alanlardaki işbirliklerini güçlendirerek önemli sonuçlar elde etti. İkili ilişkilerde, ticaret, turizm, ulaştırma ve enerji alanlarında büyük adımlar atıldı. Aynı zamanda, iki ülke ortak sorunlarla da karşı karşıya. Örneğin, mülteciler konusunda diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Yunanistan ve Türkiye orantısız bir şekilde yüksek bedeller ödedi ve ödemeye devam ediyor. Her alanda yakın işbirliği yapmak için ortak çıkarları var. Üstelik bu, barışçıl işbirliğine, ortak kalkınmaya ve refaha inan iki ülke halklarımızın arzusudur.

KÖKLERİMİN OLDUĞU YERLER

Siz de mübadeleden geliyorsunuz. Ailenizin Ege bağı nasıl?
Anneannem Alaçatı doğumlu. Dedem Ayvalık. Her ikisinin de ayrı ayrı, Alaçatı, İzmir ve Ayvalık'taki yaşantılarına dair canlı anıları vardı. İlk gençlik yıllarını buralarda yaşamış olduklarından ötürü, köklerinin olduğu bu yerlerden, Yunanlı ve Türk hemşehrileriyle olan arkadaşlıklarından özlem ve büyük bir gururla bahsederlerdi. Soyadamız da Karaburun'dan geliyor.

İzmir'in nelerini sevdiniz?

Gerçek şu ki ilk günden itibaren İzmir'de kendimi çok iyi hissettim. Cana yakın sakinleriyle çok ilgi çekici bir şehir. İzmir ve çevresi binlerce yıllık bir tarihe sahip. Kısa mesafelerde önemli arkeolojik hazineler mevcut. Adada büyümüş (Korfu) ve Atina'da kıyı bölgelerde (Pire ve Paleo Faliro'da) yaşamış biri olarak İzmir'in kıyı şehri olması benim için ayrıca olumlu bir özellik.

İzmir'de görev yapmanın manevi anlamı nedir?

Bir diplomat olarak, Dışişleri Bakanlığının beni görevlendirdiği her bölge ve ülkede, elimden gelenin en iyisini yapmakla yükümlüyüm. Bununla birlikte İzmir tüm Yunanlılar ve özellikle de İzmir ve çevresinden aile köklerine sahip olanlarımız için özel değerlendirdiğimiz bir yerdir.

Ege'yi sosyo ekonomik açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ege Bölgesi'nin kendi sosyoekonomik dinamiklerine sahip olduğu aşikar; özellikle de ticaret, ulaşım, turizm ve tarım ürünleri ihracatında. İzmir'in Yunanistan ve diğer Avrupa ülkelerinin limanlarıyla feribot bağlantısı kurmasının önümüzdeki yıllarda büyük rol oynayacağı kanaatindeyim.
Çeşme- Trieste arasında denizyolu bağlantısı olduğunu biliyorum. Yine de başka denizyolu bağlantılarının da kurulabileceğini göz önüne almak lazım, mesela düşünülen İzmir- Selanik denizyolu bağlantısı, Ege Bölgesi'nde üretilip Güneydoğu ve Orta Avrupa'ya ihraç edilen tarım ürünlerinin navlununu azaltacaktır.

İLİŞKİLER GÜÇLENİYOR

İki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için İzmir'de çaba gösteren kurumlar var. Ancak size göre nerelerde eksiklikler var ki hızlı bir gelişme sağlayamıyoruz?

Daha önce de belirttiğim gibi, son 18 yılda iki ülke arasında birçok sektörde ilişkiler hızla gelişti ve halklarımız için önem arz eden karşılıklı menfaatler sağlandı. Örnek vermek gerekirse ticaret ve turizm faaliyetleri katlandı. Eşim Nikos Stefanu'nun (o zamanlar Kalkınma Bakanlığı'nın Genel Sekreteriydi) ve benim diplomatik danışman olarak görev aldığımız bir proje olan Yunan Türk Doğalgaz Boru Hattı 2007 yılından beri faaliyette. Kuşkusuz ki, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için büyük alanlar olduğundan şüphe edilemez. Yunanistan'ın Türkiye'deki tüm diplomatik temsilcilikleri olarak bu doğrultuda çalışıyoruz.

"Aynı sokağa bakan iki balkon gibiyiz"

"Türkiye ile Yunanistan, aynı sokakta karşılıklı iki balkon gibiyiz. Aynı yola bakıyor ve aynı yolda yürüyoruz" diyorsunuz.
Bu yürüyüşü "koşar" adım haline getirmek için neler yapılmalı?

Şahsi olarak da gözlemleme fırsatım olduğu üzere, her fırsatta iki halkımız karşılıklı dostane duygular sergiliyorlar. Daha şimdiden;
İzmir'den ve kurumumuzun yetki alanın içinde bulunan bölgelerden, Sakız, Midilli, Samos ve Kos'ta yaşayanlarla ailece uzun yılları sürecek ilişkiler geliştirmiş birçok Türk vatandaşıyla tanıştım. Turizm ve kültür alanlarındaki ilişkilerin güçlendirilmesi, halklarımızı daha da yakınlaştırdı. Yatırım, ticaret ve ulaşım gibi diğer alanların da yolunu açtı. İçinde bulunduğumuz geniş bölgenin çevresindeki anlaşmazlıkların çözülmesi, ilişkileri güçlendirmede önemli bir rol oynayacaktır. Örneğin Türkiye'nin Batı kıyıları ve Kuzey ve Güney Ege Yunan adaları Suriyeli mülteci krizinden etkilendi. Kruvaziyer turizmi son dönemde belirgin bir şekilde geriledi. Kişisel olarak, kruvaziyer turizminin ve deniz bağlantılarının, işbirliği ve karşılıklı menfaatler açısından büyük büyüme alanları olduğu görüşündeyim.

Sadece Sakız, 80 bin Türk'ü ağırladı

Yunan adaları Türk turistlerin gözdesi haline geldi. Sadece Sakız Adası, 80 bin Türk turisti ağırladı. Vize konusunu da ele alarak bu sezon hedefler ve yenilikler neler?

2016 yılında İzmir Başkonsolosluğu, turizm ve iş amaçlı Yunanistan'ı ziyaret etmek isteyen 51 bin Türk vatandaşının vize başvurusunu işleme alıp vize düzenledi. Bu, şimdiye kadar kayda geçmiş en yüksek orandır.
Bu yılın Mart ve Nisan ayı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43 oranında arttı. Daha önemli olduğuna inandığım diğer bir husus da vize başvuru ve işlem sürecinin hızlandırılmış olmasıdır. Bu gelişme, çalışanlarımızın fazla mesaisi ve Dışişleri Bakanlığı'nın Atina'daki genel merkezinden talep etmiş olduğum yükseltilmiş yazılım sisteminin onaylanmasıyla gerçekleşti.
Bu yıl, iş veriminin Yunanistan'ı ziyaret etmek isteyen Türk vatandaşlarının lehine daha da artacağını ümit ediyorum.

NİHAN YARKENT