“Derdini şiirle anlatan bir aileye sahiptim”

İlk öykü kitabı ile okuyucu karşısına çıkan oyuncu Burak Tamdoğan, “Ben şanslıydım. Çekirdek ailemden, en geniş aileme kadar, yüksek eğitimli olmasalar da okur yazar insanlar arasında büyüdüm. Sohbetlerin şiirler ve öykülerle aktığı gecelerde çocuktum. Şiirle anlatırdı derdini ailem”

HALİL FİNCAN

Kalabalıklar içindeki yalnızlık mı, yalnızlığın verdiği içsel kalabalıklar mı ağır basar?
Elbet bu kişinin ruh haliyle değişken rotalara sürükler bizi. Yıllarca tiyatro sahnesinin tozunu yutan ve son dönemlerde can verdiği karakterlerle ekranların aranan yüzlerinden biri olan Burak Tamdoğan, bu kez yazar kimliği ile çıkıyor karşımıza.
Tamdoğan, ilk öykü kitabı "Kalabalık Olmanın Esasları" ile biriktirdiği öyküleri anlatıyor. Biz de kendisine yazma macerasını ve "Nedir bu kalabalık olmanın esasları?" diye sorduk.
OKUYAN BİR ÇEVRE
Eğitim hayatınıza baktığımızda önce Psikoloji, ardından tiyatroyu görüyoruz. Şimdi de yazar Burak Tamdoğan ile karşı karşıyayız.
Bu aşamada daha çok eğitim hayatınız mı yoksa gözlemleriniz mi etkili oldu?
Ailem ve sosyal-kültürel çevremden aldığım eğitimdir, yazma maceramın sebebi. Okul sadece bilgiye giden yolu gösterir. O bilgiye varmak, almak, onu işe yarar hale getirmek okullarda öğrenilecek bir şey değil.
Çevrenizde bir kişi dahi kitap okumuyorsa okumaya neden ihtiyaç duyasınız ki? Tanıdığınız, bildiğiniz kimse yazmıyorsa yazmaya da ihtiyaç duymazsınız. Çevreniz neyse, o olursunuz. Ben şanslıydım.
Çekirdek ailemden, en geniş aileme kadar, yüksek eğitimli olmasalar da okur yazar insanlar arasında büyüdüm. Sohbetlerin şiirler ve öykülerle aktığı gecelerde çocuktum. Okuma yazma öğrenme şansı olmamış altmış küsur yaşındaki babaannem bile, okuma yazma kursları açıldığında, koşa koşa okula gitti. Evimizde büyük bir kütüphanemiz vardı. O kitapları karıştırır anlatılan hikayeleri, ezberden okunan şiirleri arardık.
Şiirle anlatırdı derdini benim ailem. Okumayı geç yaşında öğrenen babaannem bile ezberden Pir Sultan, Nesimi, Emrah, Yunus Emre şiirleriyle anlatırdı derdini.
Türkülerin sözleri dinleyip hayatı, insanı anlamak içindi. Aşık Mahsuni, Neşet Ertaş ve daha niceleri hayatımızı şekillendiren filozoflardı.
Yoksul bir gecekondu mahallesinde büyüdüm. Okumayı bilenle bilmeyen arasındaki farkı çok net gördüm. Okuma yazma bilen demedim dikkat edin. Okumayı bilen dedim. Ankarada doğdum, büyüdüm. Herkesin başka bir Ankarası vardır. Ergenliğimde kendi Ankaramı aradım buldum.
Tiyatro ve edebiyatın Ankarasıydı benim şehrim. Beni büyüten Ankara'nın kahvelerinde şiir, felsefe, roman tartışılırdı. Konuşulan konuları bilmiyorsan susar dinlerdin.
Bu çok tekrarlanırsa artık kendinden utanırdın. İşte ben insanlık ve eylemek eğitimimi bunlardan aldım. Okuduğum okullar bu eğitimi bilgiyle buluşturdular.
Dizi dünyasındaki uzun çalışma koşullarını göz önüne alırsak siz hangi arada soluk bulup öykülerinizi oluşturdunuz?
Ben kendimi bildim bileli yazıyorum.
Bu sebeple bir yazma disiplinine sahibim. Böyle olunca arkadaş hatta arkadaştan öte bir tür sevgili oluyorsunuz yazmakla.
Çok sevdiğin arkadaşlarla kahve içmeye, sevgilinle baş başa kalmaya ayırdığınız vakit kadar ihtiyaç duyuyorsunuz ona zaman ayırmaya.
Zaten bu ilişki başladı mı onu arar oluyorsunuz. Özlüyorsunuz.
Özleyince de o zamanı uykudan, setten artırıp yaratıyorsunuz.
Elbette çok yoğun iş temposunda bazen zorlanıyorum. Ama zor olmayan ne var ki bizi güzelleştiren?
Öyküler kadar şiirlerle de aranızın iyi olduğunu söylüyorsunuz. Ve sanırım bundan sonra da şiirlerinize yönelik bir çalışmanız planlarınız dahilinde. Peki ya roman? Bunun için de bir düşünceniz yahut çalışmanız mevcut mu?
Roman bana uzak görünüyor.
Yarın ne olur bilmiyorum. Ben anlatıcıyım. Anlatılamayan bir şeyi yazmak istemem. Anlatılabilir bir roman yazabileceğime inanırsam, bir gün belki.

SIRADA ŞİİR VAR

Kitabın sayfalarını çevirdiğiniz vakit, her yönüyle yazmaktan keyif aldığınız öykü hangisi oldu?
Böyle bir seçim yapamam ancak "Pembe yanaklı ev" benim için daha özeldir diyebilirim.
Tiyatro, sinema, edebiyat ve televizyon... Sanatsal yolculuğunuzda en çok hangisi heyecanınızı üst seviyeye çekiyor?
Kavramsal dilin farklı lehçelerinden başka şey değil bunlar benim için. Derdimi anlatabildiğim sürece hepsi çok heyecanlı yolculuklar sunuyor bana.
Fakat itiraf etmeliyim ki oyunculuk ve şiir çok daha içsel alanlarımın konukları.
Son olarak Burak Tamdoğan'ın bundan sonraki çalışmaları için ilk sıradaki hedefi hangisi?
İlk sıra şiirde. Önümde bir şiir ve yeni bir öykü kitabı var. Bir de üyesi olduğum tiyatro tabi. İstanbulimpro'da yeni sezon için hazırlandığımız oyunlar.
Kamera karşısı için henüz net bir şey diyemiyorum. Ancak orada da birini diğerinden ayırmaksızın, insanın yanında olan işler yapabilmek için beklentilerim ve planlarım var.

"KALABALIK OLMA DERDİNDEYSENİZ YALNIZSINIZ DEMEKTİR"

"Kalabalık olmanın esasları" cümle olarak kişiden kişiye değişen bir ifade şekli olarak kullanılabilir. Yani bazen çevre bazen de iç dünyadaki kalabalık ön plana çıkabilir. Belki bu kitapla birlikte bu soruyu sıkça duyuyorsunuz ama Burak Tamdoğan'a göre "Kalabalık Olmanın Esasları" nelerdir?
Kalabalık olmanın derdindeyseniz, yalnızsınız demektir. Kuru kalabalığın içinde kayboluyorsunuzdur.
Ben içinde eridiğimiz yalnızlıktan bahsettim kitabımda. Orta sınıf insanının eylemsizliği, asıl sorunu tespit etmekten uzak, kurtuluşu naif çözümlerde arayan komik hallerini yazdım. Bir kurtarıcı beklemeye bile mecali kalmamış, çukurdan çıkma çabası, yattığı yerde sadece solundan sağına dönmek olan çaresizlikten bahsettim. Kalabalık olmanın esaslarının bencesini uzun uzun konuşabiliriz ama kitabımda bu bilgiye ve dermana sahip kimse yok. Aslında ne olması gerektiğini değil, ne olmaması gerektiğini işaret etmekti derdim. Biraz olsun okurken kendini de yoklasın okur istedim.

TEK KELİMEYLE...
Sinema: Zeka
Edebiyat: Bahar
Tiyatro: Dokunmak
Psikoloji: Empati
Televizyon: Pencere
Kalabalık: Zenginlik
Yalnızlık: Omurgam
Ankara: Çocukluğum
Öykü: Anlamak
Oyunculuk: Yolculuk
Yazmak: Yol almak

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.