Tüm sosyal sınıfları kapsayan ayakkabı

Ben dahil herkesin bir loafer ayakkabı giymişliği var. Hatta hali hazırda da giyilmeye de devam ediliyor. Kah okul ayakkabısı olarak kah stil tamamlayıcısı olarak. Kabul etmeliyiz ki bu harika ayakkabı modeli zamansızlığı ve şık görünümü ile stilden çok daha fazlasını oluşturuyor.

UNISEKS

Birçok modaevinin, markalı ya da markasız ayakkabı üreticilerinin her zaman koleksiyonlarında yer verdikleri loafer ayakkabılar, uniseks bir ürün olmanın dışında toplumun tüm sosyal sınıflarına hitap eden ikonik bir moda parçasıdır. Erkeksi görünümü ile asla seksapel bir parça olarak adlandıramayacağımız bu topuksuz ayakkabıları bir cazibe merkezi haline getirmeye çalışacağımı, gizli bir seksiliği filan var dememi bekliyorsanız; boşuna. Hiç seksi değiller. Bırakın seksi olmayı bazılarına göre kaba bile sayılabilirler. Ama onda stilettolarda olmayan bir tavır var. Rahatlık var. Zarafet var. Güçlü bir duruşu var. Bütün bu özellikleri bir araya gelmesi ile loafer'ın cazibesi artıyor.

HİKAYESİ VAR

Loafer'ın hikayesi 1936'da, ayakkabı hanedanı G.H. Bass & Co.'nun erkekler için ürettiği, ancak bunları oğlan çocuklarının numaralarında satın alarak giyinen kadınlar arasında daha da popüler olan Weejun (daha popüler adı ile penny) modeli ayakkabısı ile başladı. Bass, bu bağcıksız rahat deri ayakkabıları piyasaya sunduktan birkaç yıl sonra daha feminen bir stile büründürdü. Penny modelinin ismi ise üst kısmındaki yuvadan geliyor. Rivayete göre madeni bir paranın rahatlıkla girebileceği bu yuvaya, ayakkabı sahibi acil durumlarda kullanılmak üzere madeni para saklarlarmış. Genç erkeklerin genç kızları etkilemek için bulduğu çeşitli yöntemlerin hastasıyım.

JET SOSYETEYE

30'lar, 40'lar ve 50'lerde Bass'ın 'penny loafer'ları Amerika'da sınırsız bir popülerliğe sahipti, ancak 50'lerde güçlü modaevi Gucci ABD pazarına adım attığında, bu rahat ve gayriresmi ayakkabıya İtalyan havası ekledi. Gucci 'loafer'ları Bass'tan daha rafine hatlarla, daha şık biçimde tasarladı, piyasaya daha fazla rengini sundu ve bunları jet sosyete üyeleri, iş adamları ve başkanlar için olmazsa-olmaz haline getirdi. Yves Saint Laurent'in smokinle birlikte kadına pantolon giydirmesi ile loaferlar başka bir boyut kazanarak güçlü bir tavrın en zarif aksesuarına dönüştü. Artık kadınlar sadece yüksek ökçelerle şık olmuyor, penny loaferla da şıklık yakalanabiliyordu.

ITIR GÜL ARAYICI