‘Kravatlarımızı atıp ızgara başına geçtik’
Keskinoğlu grubunda yıllarca üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra gurme hamburger sektörüne geçen İsmail ve Hamit Keskinoğlu, “Biz, sıfırdan bir şey yapmak istiyorduk. Hatasıyla, sevabıyla, günahıyla bizim olan bir şey olsun istedik” dedi
- Özel
- 19.11.2017 00:20:54
Onlar dev bir imparatorluğun kalbinde yıllarca çalıştı. 4 bin kişinin yer aldığı şirkette yüz milyonlarca liralık ciroları yönetti. Ama iki kardeş, geçen yıl kendi deyimleriyle "prangalardan" kurtulma kararı verdi ve şirketten ayrıldı. İsmail ve Hamit Keskinoğlu, Atıf Malik ile ortak olarak "gurme" hamburger sektörüne "Burqers" markasıyla adım attı. Biz de onlarla Ege Perla'da açtıkları Burqers'de ızgara başında konuştuk.
Neden nokta koydunuz.
Evet kariyerimizi bir yıl önce noktaladık.
Kravatlarımızı çıkarma kararı aldık. Hamit ile birlikte Kahve Diyarları'nın da yüzde 50 sahibiydik, kendimizi verimli hissetmiyorduk ve oradaki ortaklığımızdan da çıkma kararı aldık. Biz, sıfırdan bir şey yapmak istiyorduk. Kendimizin başlattığı, kendi sistemimizin kurulduğu, hatasıyla, sevabıyla, günahıyla bizim olan bir şey yapmak istedik. Hepsinden bu nedenle ayrıldık.
Hayır elbette orada da çok mutluyduk. 365 gün çalışıyorduk.
Ben Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi'nin ardından Uluslararası Monaco Üniversitesi'nde finans, Ege Üniversitesi'nde işletme üzerine master yaptım. Hamit de Bilgi Üniversitesi Uluslarası İlişkiler'in ardından Norveç'te yüksek lisansını yaptı. İkimiz de Keskinoğlu grubunda yıllarca üst düzey yöneticilik yaptık. Kardeşim tüm bölge müdürlüklerini, 500 milyon liralık ciroyu yönetiyordu ben ise finanstan sorumluydum. 4 bin kişilik bir imparatorluktur orası. Ve orada da çok mutluyduk ama...
BOYUNDURUK YOK, PRANGA YOK
Ama?
Yıpranmışlık diyelim. Bir arkadaşım beni ziyaretinde "Model düşük ama kilometre çok" diye nitelendirmişti. Arabayı çok hor kullandık ve geçen yıl 6, 7 Kasım gibi Keskinoğlu kariyerimizi bitirmeye karar verdik, 10 Kasım'da da şirketten ayrıldık. Artık kravat takmak zorunda değilim, görüşmek istemediğim kimseyle görüşmek durumdunda değilim, beraber olmak istemediğim kimsenin masasına gitmiyorum. Boyundurluk yok, prangam yok.
ESKİ DOSTLUK YENİ ORTAKLIK
Yeni işler için nasıl bir yol haritası izlediniz?
Biz rastlantılara pek inanmıyoruz ancak bir şeyler kısmet olup ayağınıza dolanmaya başlıyor. Kendisi aslında yazılım mühendisi olan ve Türkiye'deki önemli bir restoran zincinin başına yurtdışından getirilen Atıf Malik ile de dostluğumuz vardı. Ben, kardeşim ve Atıf üçümüz birlikte yola çıktık.
"Her nefes alışımda kızlarımı öpüyorum"
Üç kızınız var, yoğun iş hayatından sonraki şimdiki hayatınızda nasıl bir değişim oldu. Kızlarınız artık sizi daha rahat görebiliyor mu?
Eskiden kurumsal bir kimlikle daha zordu. İnanın kızlarım benim o dönemki ofisimi ya hiç görmemiş ya da bir kez gelmişlerdir. Şimdi onlara eskisinden daha fazla zaman ayırıyorum dersem bu da doğru olmaz çünkü burada da çok çalışıyoruz.
Ama onlar buraya geliyorlar. İşten her nefes aldığımda onlara gidip sarılıp kokluyor, öpüyorum.
'HAMBURGER 40 YAŞINDA YENMEZ' PİYASASI OLUŞTU
Gurme hamburger sektörüne nasıl girdiniz?
Yeme içme sektörünün geleceğine çok inanıyoruz ve bir yerinde olmamız gerektiğini düşündük. Hamburgerin büyük abilerine saygılıyız ama onlar alıştığımız hamburgerin aslında pek de o olmadığı gösterdi.
40 yaşındaki insanın yiyemeyeceği bir yiyecekmiş gibi bir hamburger piyasası oluştu. Evet mesleği çok iyi yapanlar var ama bizim de bu işte bir fikrimiz var. Bunu göstermek için Burqers markasıyla yola çıktık.
TECRÜBELERİMİZ BÜYÜK
Zorlu bir sektör, güçlü rakipler var, cesaretinizi nereden buldunuz?
Üçümüzünde yaptığımız işlerle ilgili belli bir kariyerimiz var. CV'lerimizi ortaya koyduğumuzda, bu işi yönetebilmeyle ilgili ipuçlarını da veriyor. Finansman olarak belli dükkan açma gücümüz de var. Ama en büyük gücümüz işin operatörlüğüyle, yönetimiyle ilgili.
Örneğin Atıf'ın binin üzerinde dükkan açmışlığı var. Böyle bir tecrübe kimsede yok. 14 Ekim'de ızgarayı ilk kez çalıştırdık ve 12 gün içinde müdavimlerimiz oluştu. Cesareti sordunuz, en büyük cesaretimiz işi doğru yaptığınızda bize yönelik teveccühten kaynaklanıyor.
Izgara ilk çalıştığında, kasaya ilk para girdiğinde ne hissettiniz?
Aslında açtığımız gün kasamıza para girmedi.
Çünkü bir süre biz deneme yaptık, kasamızı çalıştırmadık.
Kimseden bir lira almadık, bunun karşılığında müşterilerimizden feedbackler topladık.
Bizim için o süreçte en önemli konu, alınacak hesaptan daha çok geri dönüşlerdi.
Böylece beklemediğimiz sıkıntıları gördük ve kimseye mahçup olmadan bunları giderdik. Hamasi lafları söylemek istemiyorum çünkü zaten o kurumsal dünyadan geliyoruz. Bıkmışız o dünyadan.
Bizim tek bir düşüncemiz vardı, buraya gelen insanların buradan gülerek, mutlu ayrılması.
Hergün buraya insanları mutlu edelim diye geliyoruz ve dükkanımızı onun için açıyoruz.
YİYEN BİR DAHA GELİYOR
12 günde müdavimler oluştu dediniz, nasıl oldu bu?
Yiyince siz de karar vereceksiniz. Yeni misafirlerimizi ağırlamaktan mutlu oluruz ama aynı müşteriyi ikinci kez geldiğinde, arkadaşıyla ailesiyle geldiklerinde keyiften dört köşe oluyoruz.
Her köftenin üretiminde başında bekliyorum.
Bunu gururla söylüyorum, yani başında bekliyorum derken ellerimizle üretiyoruz.
Izgaraya ben geçiyorum, hamburgeri ben ızgaraya basıyorum, Hamit ekmekleri üretiyor.
Atıf da pişiriyor. Ortaya güzel bir lezzet çıkıyor.
Yiyen bir daha geliyor.
NİHAN YARKENT İNCE