İzmirli Ayşem Kalyoncu, satın aldığı ancak giymediği kıyafetleri koyduğu dolabı, ona ilham verdi. Birçok kadının sezonu geçtiği için giymediği kıyafetleri olduğunu fark eden Kalyoncu, "Gizli Dolap" adıyla hem girişimcilik dünyasına adım attı, hem de ikinci el alışverişin adresi oldu. İstanbul'da büyük ilgi gören Gizli Dolap, Alaçatı'da ikinci mağazasını açınca ben de soluğu yanında aldım. Alışverişin özelliği şudur. Parasını verirsin, kıyafeti alırsın. Peki ya kıyafeti verip parasını alırsan? Bu yeni nesil alışverişi konuşmaya çalıştık. Çalıştık diyorum çünkü ilgi o kadar yüksek ki iki ara bir derede röportaj yapabildik.
● Nasıl başladı bu yolculuk?
Evimde alıp giymediğim kıyafetlerimi koyduğum bir dolabım vardı. Gizli Dolap markası için bu dolaptan yola çıkıldı. Biz kadınlar alışverişe doymuyoruz. Aldığımız birçok şey etiketiyle dolabımızda durur, sezon geçer giymeyiz. Ev halkı ise bu kıyafetleri gördükçe söylenir durur. Ben de kimse görmesin, söylenmesin diye evdeki gizli dolabıma tıkardım giymediklerimi. Zaman geçtikçe bu dolaba sığmamaya başladım. Başka kadınlarla da görüştüğümde herkesin buna benzer bir dolabı olduğunu, giymediği kıyafetlerini koyacak yer aradıklarına şahit oldum. Bu ürünlerin değerlendirilmesi gerektiğini düşündüm ve bir online ticaret sitesi açtım.
'KAZAN KAZAN' YÖNTEMİ
● Süreç nasıl ilerledi? Aslında siteyi açalı bir sene oluyor. Geçen sene Ekim'de niyet ettim. Bir işe karar verdiğimde süreç uzarsa vazgeçerim. O nedenle hemen kolları sıvadım. Önce siteyi açtım, ardından İstinye Park'ın alt sokağında bir mağaza açtık. Aslında yan yana iki dükkandan oluşuyor. Birinde yalnızca kendi dolabımdakiler vardı, sonra bir baktım ki duyuldukça arkası geliyor işi büyüttüm.
● Sizce bu ilginin sebebi ne? Kıyafetini, ayakkabısını, çantasını kapan dükkana gelmeye başldı. İlginin sebebi belli aslında, buradan herkes kazançlı çıkıyor. Biz ürünü alıyoruz, satıldığında yüzde 60'ı ürünü getirenin, yüzde 40'ı da bizim oluyor. Ürün satıldığında hemen haber veriyorum ve parasını sahibine gönderiyorum. Yani 'kazan kazan' yöntemiyle ilerliyoruz.
DÖRT MEVSİM ALAÇATI
● Alan da avantajlı, satan da...
Aynen öyle. Aslında ben aracı olmuş oldum. Bir satış platformu sunmuş oldum. Dükkanın yerini bilenler bir süre sonra dükkana da gelmeye başladı. Sıcak satış da öyle başladı. Bu arada pandemi patladı. Online ticaret arttı. Tabi bu bana da yansıdı. Ordan da satışlarımız devam etti. Ama pandeminin yaza, hatta kışa sarkacağının belirtileri olgunlaşınca, İstanbul'un bu yükü kaldırmayacağını düşünerek başka yer aramaya başladım.
● Alaçatı'yla yollarınız nasıl kesişti?
Yaz olunca Alaçatı'ya geldim. Açıkçası burada böyle bir yere ihtiyaç vardı, insanlar artık dört mevsim Alaçatı'da. Bizim mağazamız da dört mevsim açık olacak. Birgün dolaşırken buradaki dükkanı gördüm ve bayıldım. Dediğim gibi ben karar verince hemen uygulamaya geçen biriyim. Tuttum dükkanı. Yaz-kış buradayız. Ben zaten İzmirliyim. İzmir'e dönmek için can atıyordum, bu da bahane oldu. Ama tabi online olarak devam ediyoruz, dolayısıyla her yere gönderebiliyoruz.
● Neler var bu mağazada?
Elbiseler, ayakkabılar, aksesuarlar, çantalar, mayo ve bikiniler. Aslında kadınlar için aklınıza gelebilecek her şey var.
● Yalnızca kadın üzerine mi? Evet. Şimdilik yalnızca kadın ürünleri var.
● En çok hangi ürünler talep görüyor?
İkinci el ürünlere inanılmaz bir talep var. İkinci el denince yanlış anlaşılma olmasın. Eskimiş bir ürün satmıyorum. Bana gelen ürünler ya etiketi üzerinde ya da bir kez giyilmiş ürünler oluyor. 3-4 bin liraya alınan marka elbiseleri ben ulaşılabilir bir hale getirdim. Mağazada bin liranın üzerinde ürün yok. Hepsi bin liradan aşağı fiyata satılıyor.
● İnsanlar ikinci el ürünleri nasıl karşıladı?
Çok güzel. Malum bütün kadınlar aynı problemden muzdarip. Biz kadınlar kıyafete, aksesuara doymuyoruz. Şimdi bir de sosyal medya var, aynı kıyafetle fotoğraf koymak istemez olduk. Sadece bir kere giyip, bir daha giymediğimiz onlarca kıyafetimiz, kullanmadığımız ayakkabı ve çantalarımız var. Halbuki kıyafete çok fazla para ödüyoruz, hele de markaysa gerçekten hatırı sayılır bir bütçe ayrılıyor. Böyle düşününce bunların değerlendirilmesi mantıklı geldi insanlara. Kaliteli, marka ürünleri ucuza almış oluyorsunuz. Daha ne olsun.
● Peki daha önce kullanıldığı için hijyen konusunda şüphe duyanlar oluyor mu?
O konudaki düşüncem şu. Bir mağazaya gittiğinizde de askıdaki elbiseyi kabinlerde pek çok kişi giyip çıkartıyor. Mecburen kimlerin giydiğini bilmeden alıp çıkıyoruz. Daha önce de söylediğim gibi zaten az giyilmiş kıyafet alıyorum, çoğunun etiketi üzerinde oluyor. Üstelik mutlaka kuru temizlemeden geçip satış yapılıyor. Aslında böyle düşününce şüphe duyacak bir şey yok. Fiyat avantajını da düşününce gerçekten mantıklı bir alışveriş oluyor. NEREDEYSEM ORADALAR
● Çok satılan, sizi şaşırtan bir ürün var mı?
Değişken aslında ama kadınlarımız kaliteli olan her şeyi seviyor. Beni şaşırtan bir ürün değil ama bir olay yaşadım. İstanbul'daki mağazamıza bir gün Trabzon'dan bir aile geldi. Online siteden bakıp beğendikleri şeyler olmuş, Trabzon'da düğünleri varmış, ailecek gelip elbiseleri denediler. Bütün düğün kıyafetlerini alıp gittiler. Sonra bir kaç kez daha geldiler. Artık ben nerdeysem onlar da ordalar. Gaziantep'ten de öyle bir müşterimiz var. Online mağazanın avantajları çok oldu. Bu sayede her yerdeyiz. KALİTE ERİŞİLEBİLİR OLDU
● Peki yalnızca ikinci el satışı mı var?
Hayır. Yola öyle çıkmıştım ama içimden moda tutkunu bir kadın çıktı. Bir de baktım önünü alamıyorum. Beğendiğim modelleri, firmaları araştırıp yurt içi ve yurt dışından sipariş vermeye başladım. Onların birer seri ürünlerini alıp denedim. Hangi ürün beğenilir diye tartıp ona göre ürün getirttiriyordum. Bugüne kadar hiç kadınlarla böylesine alakalı bir işle uğraşmamıştım. Büyük keyif aldım.
● Bir anlamda pahalı ürünleri herkesin alabileceği duruma getirmişsiniz...
Evet pahalı markaları erişilebilir kıldık. İpek elbiseler 800 lira. Normalde mümkün değil o fiyata ipek kumaş bir elbise bulabilmek. Marka ürünlere milyarlar vermeye gerek yok. Bizde takısından, aksesuarına, ayakkabısından kıyafetine kadar her şey erişilebilir fiyatlarda.
Uygun fiyata dünya markaları
Dünyanın en ünlü markaları, en ucuz fiyatlarıyla bu mağazada. Vakko'dan, Diane Von Furstenberg'e, Jennyfer Garment'ten, Max- Mara'ya, Sandro'ya ve daha pek çok marka ürüne kadar aradığınız her şeyi bu mağazada bulabiliyorsunuz. Sandro elbiseler mağazada en aşağı 250 Euro, burada en fazla 800 lira. Jennyfer Garment'in üçlü takımları normalde 350 Euro'ya satılırken, burada 450 lira. Beymen tulumlar 500 lira. Prada ayakkabıyı 300 Euro'dan aşağıya alamazken burada 500 lira.
NİHAN YARKENT İNCE