Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) miraca yükseldiği Mescid- i Aksa'nın bulunduğu Kudüs'teki İsrail katliamları hepimizin yüreklerini dağladı.
Bu mübarek aya mahzun bir şekilde girerken tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet yaralılarımıza şifa diliyoruz. Bir yanımız ise 11 ayın sultanı ve içerisinde bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi bulunan Ramazan-ı Şerif'e tekrar ulaşmanın heyecanı içindeyiz.
Ramazan, bereket ve bağışlanmanın en fazla olduğu mübarek bir aydır. Onun için bu ay içerisinde sabır ve duayla Rabbimize yönelmeli, nefsimize hakim olmalı, fakir ve muhtaç kimselerle daha çok vakit geçirmeliyiz.
70 BİN FARZ SEVABI
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyuruyor;
"Ey insanlar! Sizi büyük ve mübarek bir ay gölgeledi. O ay içerisinde bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O, öyle bir aydır ki; Allah, gündüz orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı.
O ay içerisinde bir hayır işleyen, diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen, diğer aylarda yetmiş bin farz işlemiş gibi olur. O sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. O yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bereketlendirilir. Ramazanda kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu, günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azat olmasına sebep olur ve oruçlunun sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun sevabı kadar sevap alır.
Sahabe: Ya Resulullah! Hiçbirimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz, dediklerinde, şöyle buyurdu: Allah bu sevabı oruçluyu bir hurma ile veya bir içim su yahut bir yudum süt karşılığı ile iftar ettirene de verir.
Ramazan ayı öyle bir aydır ki, başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda hizmetçisinin yükünü hafifleteni Allah bağışlar ve cehennemden kurtarır. Ramazan ayında şu dört şeyi çok çok yapınız.
Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da boş durmayınız.
Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır:
1- Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahadet getirmek.
2- Allah'ı anıp istiğfar etmek. Basite alamayacağınız iki haslete gelince:
3- Allah'tan cenneti istersiniz.
4- Cehennemden O'na sığınırsınız.
NEFSE 'DUR' DİYELİM
Oruç, Müslümanlara da farz kılınmıştır. Kur'ân-ı Kerîmde;
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı." (Bakara 183) buyurulmaktadır. Akıl bâliğ olan, hastalık, yolculuk gibi geçerli bir mazereti bulunmayan her Müslümana oruç tutmak Allah'ın bir emridir. Bir Müslüman, sırf Allah emrettiği için oruç tutmalıdır. Bununla birlikte; orucun maddî ve manevî pek çok hikmeti vardır. Oruç sabrı, Allah'ın biz kullarına verdiği sayısız nimetlere şükretmeyi, o nimetleri başkalarıyla paylaşabilmeyi bizlere öğretir. Nefsimizin sonsuz istek ve arzularına oruç ile dur demeyi öğreniriz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Oruçlu iken kötü söz söylemeyiniz! Biri size sataşırsa, ben oruçluyum deyiniz." (Buhari/Savm2,9/Müslim, Silam,164),
"Kim Ramazan ayının faziletine inanarak, karşılığını da Allah'tan bekleyerek, Ramazan ayını ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân, 28)
BİR AYET- İ KERİME
Sayılı günlerde olmak üzere oruç size farz kılındı. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa diğer günlerde kaza eder. Devamlı mazereti olup oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz oruç tutmanız daha hayırlıdır. (Bakara/ 184)
BİR HADİS-İ ŞERİF
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur. (Buhari/Savm)