Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekke'den yola çıkıp on bir günlük yolculuktan sonra Kubâ'ya ulaşınca, Evs'in bir kolu olan Amr b. Avf oğullarından Külsûm b. Hidm'in evinde misafir kaldı; genişliğinden dolayı daha uygun gördüğü Sa'd b. Heyseme'nin evinde de ashabıyla sohbet etti. Kubâ'da kısa bir süre kalan Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, inşaatında kendisinin de bizzat çalıştığı ilk mescidi buraya yaptırdı. Kubâ Mescidi Hz. Peygamber (s.a.s)'in, düzenli olarak Cumartesi günleri, zaman zaman da Pazartesi günleri ziyaret etmeyi âdet haline getirdiği bir mesciddi.
ZİYARET EDENE UMRE SEVABI
Oraya bazen binekli olarak bazen yaya gider ve namaz kılardı. Bir hadîsi şeriflerinde bunu müslümanlara da tavsiye ederek "Kim güzel bir şekilde abdest alır, sonra Kubâ Mescidine gelir ve orada namaz kılarsa onun için umre sevabı vardır" (Tirmîzi, Sâlat, 242) buyurdu. Kuyuları ve hurma bahçeleriyle meşhur verimli bir vaha üzerinde kurulmuş olan ve adını buradaki bir kuyudan alan Kubâ, hicret sırasında Mekke yolu üzerinde Medine'ye 6 mil mesafede bulunan bir köydü. Hicretten sonra Medine'nin gelişimine paralel olarak süratle büyümüş ve şehrin mahallelerinden birisi haline gelmiştir. Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in "cennet pınarlarından bir pınar" diyerek övdüğü Gars ve yüzüğünün düşürüldüğü Erîs kuyuları da burada bulunmaktadır.