İzmir İl Müftülüğü Vaizi Dr. Serpil Başar, genel olarak zorluk ve sıkıntı söz konusu olduğu için hastalık ve yolculuk halleri namazda kolaylık sağlandığını belirterek şunları söyledi: Hastanın namazı kendi gücüne göre belirlenmiş, hastalığın ağırlaşması ölçüsünde namazın eda şeklinde kolaylık sağlanmıştır.
Yolculuk halinde bulunan kimse için dört rek'atlı namazların kısaltılması (kasr-ı salât) ve bazı mezheplerde iki namazın bir vakitte kılınması (cem') başta olmak üzere bazı ruhsat hükümleri söz konusudur.
HASTALIK HALİNDE NAMAZ
Dinimizde sorumluluklar kulun gücüne göre belirlenmiş (Bakara, 2/286), gücü aşan durumlar için kolaylaştırma ilkesi getirilmiştir (Bakara, 2/185). Namazın rükünlerinden herhangi birini yerine getirmeye engel olan rahatsızlıklar da kolaylaştırma sebebi sayılmıştır (Ebû Dâvûd, Salât, 181). Buna göre; namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan, namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabiye "Namazı ayakta kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, buna da güç yetiremezsen yan üzere yaslanarak kıl." (Buhârî, Taksiru's- salât, 19) buyurmuştur.
YOLCULUK SIRASINDA NAMAZ
İlgili ayete (en-Nisâ 4/101) ve Hz. Peygamber'in uygulamalarına dayanan fakihler, yolculukta dört rek'atlı farz namazların ikişer rek'at kılınmasının câiz olduğu hususunda icmâ etmişlerdir. Şâfiî ve Hanbelîler'e göre bu namazları kısaltarak kılmak ruhsat olup, tam kılmaktan daha faziletlidir. Mâlikî fakihlerinin çoğunluğuna ve Hanefîler'e göre ise azîmettir; ancak Mâlikîler'in çoğunluğu kısaltarak kılmayı sünnet-i müekkede sayarken, Hanefîler yolcunun tercih hakkı bulunmayıp kısaltmasının vâcip olduğu kanaatindedir.

Belirli şartları taşıyan her Müslüman'a günde beş vakit namaz farzdır.
Her namaz kendi vakti içinde eda edilmek üzere farz kılınmıştır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, "Namaz, müminler üzerine belli vakitlerde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır." (Nisâ, 4/103) buyrulmaktadır. Bu itibarla normal şartlarda her namazın vaktinde kılınması gerekir. Ancak geçerli bir mazeretin olması durumunda namazlar birleştirilerek (cem' edilerek) kılınabilir. İki namazı birleştirmek" anlamına gelen "cem" öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder. Beş vakit namazdan her birinin kendine ayrılan vakit içinde kılınması farz olmakla beraber bazı özel durumlarda öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazlarının birleştirilerek (cem') kılınması câiz görülmüştür. Birleştirilen iki namazın, öncekinin vaktinde kılınmasına cem'-i takdîm, sonrakinin vaktinde kılınmasına da cem'-i te'hîr adı verilir. Hac ibadeti sırasında arefe günü Arafat'ta öğle ile ikindi namazı öğle vaktinde, akşam ile yatsı namazı ise Müzdelife'de yatsı vakti içinde cem' ile kılınır. Buradaki cem'in sünnet olduğunda ittifak vardır.
Bunun dışında cem' yapılması Hanefîler'e göre câiz değildir.

