'Melekler Korusun' dizisinde 'Esin' karakterini canlandıran Rojda Demirer, 1.5 yıldır aşık olduğunu söyledi ve ekledi: "Aşkı seviyorum... Aşık olduğum zaman gerçekten hayata başka bakıyorum. Yapamayacağım şeyleri bile aşıkken yapabileceğime inanıyorum." Rojda Demirer, hakkında merak edilenleri anlattı.
- Kendinizi birkaç kelimeyle anlatsanız...
Disiplinli, dost canlısı ve insanlara çok fazla değer veren birisi... Herhangi birinin işine karşı yaptığı saygısızlık, beni inanılmaz derecede sinirlendirir. Bu biraz da küçük yaşta aldığım eğitimden kaynaklanıyor. Çok dost canlısı olduğumu söyleyebilirim. İlk başta soğuk ve zor yaklaşılabilir biri olarak görünsem de, sıcakkanlıyımdır aslında. Tek kötü yanım, herkese çok değer veririm. Biraz fazla güveniyorum galiba insanlara...
- Aşk sizce ne anlama geliyor?
Aşk bence insanı gerçekten mutlu eden en baş öğelerden biri... Beni çok mutlu eden, içimi yaşam sevinci ile dolduran, her şeyi yapabilirim enerjisi veren bir şey. Aşk benim hayatımda çok önemli bir yerde. Aşkı seviyorum... Aşık olduğumda yapamayacağım şeyleri bile yapabileceğime inanıyorum.
ÖZEL HAYATIMLA İLGİLENEMİYORUM - Aşık mısınız peki? Evlilik planları var mı?
Evet aşığım... 1.5 sene oldu. Her güzel giden ciddi ilişkide olduğu gibi evlilik planlarımız var ama dizi çekimlerinden dolayı henüz netleşmiş bir tarihimiz yok. Hayırlısıyla diziyi bitirirsem, özel hayatımla ilgilenebileceğim.
- Konservatuar mezunusunuz... Oyunculuğa ilk adım atışınız nasıl oldu?
Çok tesadüfi oldu. 8 yaşındaydım, piyano dersleri alıyordum. Hocam çok yetenekli olduğumu, TRT Ankara Radyosu koro sınavlarına girmemi istedi. Biz de başvurduk. Ancak koro-piyano değil de, çocuk saati için seslendirme sınavı açıldığını öğrendik. Annem 'gelmişken şansımı denememi' söyledi. Yaşım da tutuyordu, böylece girdim sınava. Beş aşamalı sınavdan sonra yaklaşık bin kişi arasından 30 çocuk seçildi. Çok önemli hocalardan diksiyon dersleri aldık. Radyo tiyatrosu yaparak başladım çocuk saatine.... Bir daha piyano çalmak için vaktim olmadı ama böyle bir şeye vesile olmuş oldu piyano. Oyunculuk hayatımı başlattı...
- Gelen projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kriterleriniz nedir?
İlk etapta yapım şirketine bakıyorum. Güvenilir, iyi bir yapım şirketi ise görüşmeye gidiyorum. Kadroyu öğreniyorum, senaryoyu okuyorum, oynayacağım role bakıyorum, son olarak da oyuncu kadrosuna bakarak karar veriyorum.
- Ne tarz projelerde yer almak istiyorsunuz?
Başlarda masum bir suratım olduğu için hep iyi kız rollerini oynarken sonrasında farklı karakterleri de oynamaya başladım. İki kız kardeşin hikayesini konu alan 'Candan Öte'de şımarık, asi, arada kafası fesatlığa çalışan kötü kızı oynadım. Bu rol benim hoşuma gitmişti, çünkü daha farklı bir rolde oynamak istiyordum ve yapımcımız da bunu biliyordu. Anne rolünü oynadım birkaç kere. 'Ağa Kızı'nda köylü kızını canlandırdım. Bundan sonra daha da kendimi geliştirebileceğim, uç noktaları olan roller oynamak istiyorum.
- Tiyatro devam ediyor mu peki?
İki sene önce 'Sevgili Dünürüm'ü çekerken tiyatrodan istifa etmek zorunda kaldım. Tempomuz çok yoğun olduğu için istemeyerek de olsa bırakmak durumunda kaldım. Bu sene BKM'de yeni bir oyuna başlamıştık ama daha sonra oyuncu kadrosundan birilerinin çıkması nedeniyle, ara vermek zorunda kaldık. Devlet Tiyatrosu'ndan da yeni bir teklif geldi ama maalesef çekimlerimin çok yoğun olması nedeniyle kabul edemedim. Ama tiyatro olacak mutlaka. Benim yuvam orası ve inşallah devam edeceğim.
TESADÜFEN SEÇİLDİM - Tiyatro macerası nasıl başladı?
14 yaşındayken, Devlet Tiyatrosu'nda 'Gazap Oyunları' adlı oyun için Amerikalı yönetmen Christopher Martin'in, bir çocuk oyuncuya ihtiyacı varmış. Seçildim ve tiyatro hayatım başlamış oldu.
- Gönderilmemiş Mektuplar'da Türkan Şoray ve Kadir İnanır gibi usta bir isimle çalışma imkanı buldunuz. Nasıl oldu bu?
17 yaşında oyun bittiğinde, konservatuvara girdim. 2001'de sözleşmeli olarak Ankara Devlet Tiyatrosu'na başladım. Daha kadro sınavları açılmamıştı. Orada çalışırken Yusuf Kurçenli 'Gönderilmemiş Mektuplar' filmi için Türkan Şoray'ın kızını oynayacak 20'li yaşlarda birini arıyormuş. İstanbul'da ajanslara, tiyatrolara baktıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na da başvurmuş... Yönetmenin Ankara'ya başvurması, oradan da beni önermeleri tamamen tesadüf. Görüşmelere gittim, deneme çekimlerine girdim ve seçildim. Böylece konservatuardan mezun olduğum sene 'Gönderilmemiş Mektuplar' filminde Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın kızını oynadım.
- Sonra nasıl devam etti?
2002 senesinde Devlet Tiyatrosu kadro sınavına girdim ve kazanınca mecburi hizmet bölgem Trabzon'a gönderildim. Beş sene Trabzon'da da oyunlarım devam etti. Haftanın dört günü oyunum vardı, üç günü dizi çekimleri için İstanbul'a geliyordum. Çok yoğun bir tempoda çalışıyordum. Arka arkaya 8-9 tane dizi çektim. Araya bir de sinema sıkıştırmam pek mümkün olmadı. Bundan sonra inşallah televizyon dizilerine bir ara verirsem, sinemaya devam etmeyi düşünüyorum.
- 'Melekler Korusun' dizisinin çekimleri nasıl gidiyor?
Dizi çekimleri çok yoğun gidiyor. Günün 10-15 saati sette geçiyor. İki senedir bu diziyi çekiyoruz. Dolayısıyla birbirine bağlı, birbirinin huyunu suyunu iyi bilen, kaynaşmış bir ekibimiz ve güzel bir enerjimiz var. Keyifle çalışıyoruz ve bunun seyirciye de yansıdığını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde tatsız bir olay yaşadık. Bir trafik kazası yaşandı ve ekipten birkaç kişi yaralandı. Bu olay biraz tadımızı kaçırsa da çekimlere tam gaz devam ediyoruz.
- Dizi ne zaman sona erecek, 'Esin' mutlu sona erecek mi?
Son bilgilere göre diziyi ağustos ayında bitirmeyi planlıyoruz. Biz de bir bölüm önden gittiğimiz için finali bilmiyoruz. Bize de sürpriz oluyor her bölüm.
- Boş kalan zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pilates yapıyorum. Diziden çok az boş vaktimiz kalıyor, onu da ailem ve arkadaşlarımla birlikte olmaya ayırıyorum. Sinema ve tiyatroya gitmek, arkadaşlarımla bir yerlerde oturup bir şeyler yiyip içmek bana çok keyif veriyor.
"Annemin ceketlerini bile severek giyerim" - Modayı takip eder misiniz?
Modayı takip eden bir insan değilim, kendime yakışanı giymeyi severim. Annemin 1970'lerden kalma bele oturan ceketlerine bayılıyorum mesela. 70'ler benim için çok güzel bir dönem. Diziler dışında düz ve spor giyinmeyi, rahat olmayı tercih ediyorum.
