Buket Dereoğlu: Türk sinemasında bir tek "Filiz Akın" iyi kadın rollerine çıkabilmiştir. Lale Belkıs, Suzan Avcı gibi hakikaten çok iyi oyunculukları olan sarışınlara da sadece vamp olmak kalmıştır. İnadım inat, rol bulamayana kadar da sarışınlıktan vazgeçmeyeceğim.
ÖZKAN BİNOL
Sezen "Gel gel Sarışınım gel" şarkısını sanki onun için yazmış. Hem güzel, hem keyifli, hem de yetenekli. Uzun bir aradan sonra ansızın çıktı bir gün karşıma. Sevgili Buket Dereoğlu ile yıllar önce Sabah Gazetesi için birçok reklam filmi çekmiştik. O zamandan bu zamana yıllar almamış, üste vermiş. Verdiği aranın o da farkında. Şimdi iyi bir proje ile oyunculuğa geri dönmeyi düşünüyor.
-Buket, çok özlettin kendini. Nerelerdesin?
Aslında buralardayım ama fazla göz önünde değilim. Neler yaptığıma gelince;
Kitapçılıktan restoran işletmeye kadar farklı şeyler yaptım. Zekeriyaköy'de oturuyorum. Orada restora, cafe-bar işletiyordum. Bu tarz işlerle uğraştığım için de açıkçası kendimi hiç işsiz hissetmedim. Bu arada televizyonu da bırakmadığımı özellikle belirteyim. Bundan dokuz ay öncesine kadar TV'ye bir dizi çekiyordum. Şimdi restoranı devrettim kendi gerçek işime, yani oyunculuğa konsantre olmak istiyorum. çok özledim tabii setleri. Bu süreçte ortada çok gözükmeyince benim bu işi bıraktığım gibi bir algı oluşmuş olabilir. Ama öyle bir şey yok. Oyunculuk ölünceye kadar yapılacak bir meslek ve ben de çok seviyorum oyunculuğu.
-Kaç yıldır varsın sanat dünyasında?
Dolu dolu yirmi üç yıl. Çocuk tiyatrosunda başladım annemle birlikte. Ortaokuldaydım o zaman. Sonra Ercan Yazgan-Bülent Kayabaş Tiyatrosu'nda devam ettim oyunculuğa. Ve sonunda da konservatuara girip oyunculuk okudum ve sonrasında da profesyonel olarak yapmaya başladım bu işi. Öğrencilik yıllarımda başladım TV'ye ve Türker İnanoğlu'nuN sahibi olduğu Ulusal'la TV'ye çok iş yaptım.
-"Bizimkiler", " Tatlı Kaçıklar"... TV tarihine geçen dizilerde rol aldın...
İnanır mısınız "Bizimkiler" tam onaltı sene devam etti. Diziye başladığımda on altı yaşımdaydım. Ben sekreteri rolüyle diziye dahil oldum. O da şöyle oldu : Dizide sekreteri oynayan arkadaş rahatsızlanınca aceleyle birini aramaya başlamışlar. Bana ulaştılar. Babam aslında hiç istememesine rağmen peki dedi. Babam okumamı istiyordu. Ben başlayış o başlayış, dizi bitene dek rol aldım.
-Hangi ustalar vardı o kadroda?
Kimler yoktu ki, Cihat Tamer, Engin Şenkan, Erdal Özyağcılar, Ayşe Sarıkaya, Yaman Okay, Güzin Özipek, Ercan Yazgan, Güzin Özyağcılar, Savaş Dinçer, Aykut Oray hemen ilk aklıma gelenler. Ne mutlu bana bu isimlerin hepsiyle çalıştım.
-Ve sonra "Tatlı Kaçıklar" başladı...
Evet, hemen "Tatlı Kaçıklar" a dahil oldum. Dizi 1996 senesinde başladı altı sezon, yani beş yıl sürdü. O da Ulusal'ın yaptığı bir işti. Türker Ağabey ile çalışmaya çok küçükken başlamıştım çalışmaya, daha okulum bitmemişti. Hiç unutmam annem (tiyatrocu İdil Yazgan)
Perran Abla'yla (Kutman) birlikte Türker Ağabey'e (İnanoğlu) telefon açıp "Bu çocuk okulu bitirmeyecek, sizi çok seviyor ve sayıyor. Lütfen siz onu uyarın. Okuluna devam et yoksa diziden çıkarırım diye baskı kurun" derlermiş. Valla o baskılar sonucunda setti, tiyatroydu derken onca yoğunluğun arasında okulumu da bitirdim.
-Hangi okul?
Mimar Sinan Devlet Konservatuarı, Tiyatro oyunculuk bölümü.
-Kimler vardı o okulda?
Müşfik Kenter, Semra Karlıbel, Cihan Ünal, Zeliha Berksoy gibi çok değerli üstadlar öğretmenlerimizdi. Nilüfer Açıkalın, Güven Kıraç, Bekir Aksoy, Meltem Cumbul, Ragıp Savaş, Gürdal Tosun, Erdal Tosun şu anda hatırlayabildiklerim. Arkadaşlarımın her biri oyunculuk adına çok başarılı işlere imza attı.
-Hangi tiyatrolarda oynadın?
Türk Tiyatrosu'na büyük emeği geçmiş olan "Dormenler", "Gülriz Sururi- Engin Cezzar Tiyatrosu" " Ercan Yazgan-Bülent Kayabaş Tiyatrosu", TİM, "Tiyatro Portakal" gibi tiyatro gruplarında oynadım.
-Sarışın, yeşil gözlü ve güzel bir kadınsın. Hollywood 'da olsaydın romantik komedilerin kraliçesi olurdun.
Öyle mi olurdu acaba yoksa orada da esmerleri mi tercih ediyorlar? Belki korku filminde ilk önce ölen olabilirdim. O yüzden ben Türkiye'de daha şanslı olduğumu hissediyorum.
Türk Sineması' nda bir tek "Filiz Akın" iyi kadın rollerine çıkabilmiştir. Lale Belkıs, Suzan Avcı gibi hakikaten çok iyi oyunculukları olan sarışınlara da sadece vamp olmak kalmıştır. Sarışın dediniz de o Banu Alkan mı karıştırdı ortalığı yoksa (kahkahalarla gülüyor) İnadım inat, rol bulamayana kadar da sarışınlıktan vazgeçmeyeceğim.
-Yeni Türk sinemasını takip ediyor musun?
Geçen sezon "Aşk Tutulması" çok sempatik geldi bana. Ben biraz galiba Amerikan sineması seyircisiyim. Yani daha görsel, daha duygusal, daha düz makyajı, güzel ışığı olan görselliği zengin filmler bana keyif veriyor.
-Gülmek mi zor güldürmek mi?
Gülmek daha zor. Herkesin çok güldüğü şeylere tepki vermediğimde olabiliyor. Son dönemde bazı kanallarda skeç gibi programlar var ve ben onlara gülemiyorum. Ben yıllarca o tarzı ilk yapanlardandım ve en iyi şekilde yapılan bir yerde (Ulusal) çalıştım. Dört sene Türker İnanoğlu' yla " Bir Başka Gece" deki skeçleri yaptık. Daha sonra o skeçlerden bir dizi çıktı. Baktığın zaman güzel fıkralardan oluşan işlerdi. Şimdiki fıkra/skeçler yavan geliyor. Komik değiller. Çok iyi yaptığını zannetmekle insanlar ne yazık ki güldüremiyor. Ben doğal şeylere gülmeyi seviyorum . İlla çirkin olmak, sakat, kekeme olmak gerekmiyor. Doğal yolla da güldürülebilir. Çok güzel bir kadında güldürebilir.
-Mesela "Bu nasıl sarışın?"
B.D.: Evet yaaaüstelik Renee Witterspoon "Oscar" aldı. Bir şey söyleyeyim mi ben " Sex and The City'i seyrediyorum. Bizim hayat akışımızda da o tarz- aşk, ayrılık, evlilik boşanma- arkadaşlıkları içeriyor. Herkes evinden kocasında kendini bir şeyler buluyordu orada.
-İdealinizdeki oyuncu/lar kimdi?
Hocalarımdı. Hayranlıkla izlediğim Müşfik Kenter, Ayhan Kavas, Yıldız Hoca (Kenter) hepsinden ayrı bir feyz aldım. Çok anlaşamasak da "Zeliha Berksoy" u oyuncu olarak sevmişimdir. Birbirimize zıt düşüyorduk. Turnelerimden dolayı okula geliş gidişlerim düzensizdi.Ssinirleniyordu, haklıydı. Tabii bir de Zuhal Olcay'ı unutmayalım, onu hala çok beğeniyorum.
-Bu isimler çoklukla drama oynamış kişiler.
Evet, ben komedi oynasam da sanılanın aksine tam tersi bir eğitim aldım. Yani bilinen klasik oyuncu eğitim aldım.Tiyatroya çok devam edemedim. Çünkü Türker İnanoğlu çok bölünmemi istemiyordu. Tiyatro demek, turne demektir. Bu da seti ekmekle aynı manaya gelir. Ben tiyatro yaparken "Bizimkiler"in, "Cümbüş Sokak"ın, "Bir Başka Gece"nin setlerini birlikte götürdüm. Takdir edersiniz ki çok yorucu.
-Döneminizin komikleri de sizden farklıydı.
Yasemin Yalçın ve Demet Akbağ' dan bahsediyorsunuz. Onlar o zaman meşhurdu. Ben hiçbir zaman onlar kadar plastik olmadım, oynarken abartmadım. Doğal bir şey değil bu. Ben doğallığı seviyorum O yüzden sevildi zaten çıkardığım tiplemeler.
Yaptığım en iyi şey oğlum Can'ı doğurmak -Özel hayat nasıl gidiyor?
Kimse boşanmak için evlenmiyor. Evlenmek kötü mü? Hayır. Çocuğunun olması kötü mü? Hayır. Tecrübe her yerde güzel bir şey. Yaptığım en iyi şey oğlum Can'ı doğurmak. Dünyanın en büyük keyfi onunla yaşamak. Benim hayatımda kim olursa olsun, onunla arkadaş olacağı ve çok seveceğini iyi biliyorum. Can'ın babası ve annesi hayatta ve ona anne ya da baba gerekmiyor. Benim hayatımda da eski eşim Özgür'ün hayatında birileri mutlaka olacak. Hayatımızda her kim olursa olsun buna böyle baktığı sürece mutlu olur. Nasıl ailem bni iyi yetişmiş ve mutlu bir insan yapmışsa, bende Can'ı iyi yetiştirebilirsem bu dünyanın en güzel şeyi olacak. Zor olan kısmı çalışmak zorunda olmam. Gerçi çocuğun olmasa da çalışmak zorundasın. Hiçbir zaman birine yıkılmayı tercih etmedim çocukluğumdan beri. Çok kazandım çok yedim, az kazandım az yedim ama kimseye bir minnet borcum olmadı. Birilerinin eline bakıp yaşadığın zaman belki çok lüks ama o şey bana ait değil ki...
Sahile iner ve "oh" dersin -İzmir deyince aklına ne geliyor?
Baba memleketi İzmir'i çok severim. Hayatımın yarısından sonrasını İzmir'de yaşamayı istiyorum. Çeşme' de halam yaşıyor. Zaten ailemin bir tarafı Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile akraba ve onlar ve halen Ege'de. İzmir benim için başka bir yer. Çok seviyorum İzmir'i. Alsancak, Karşıya, Foça... Kaldım oyunlar için, karış karış biliyorum. Sahile iner ve "Oh dersin". Her sene tatili başka hiçbir yerde yapmıyorum Çeşme dışında. İki günümse iki günü Çeşme'de geçiriyorum. Hayatımı bir süre sonra yaz kış orada geçireceğimi biliyorum.
"Türk Malı"na bayılıyorum" -Binnur Kaya'yı nasıl buluyorsun?
Onu ve Şafak Sezer'i çok seviyorum. Durum komedisinde Binnur Kaya çok doğal. Abu sabuk karikatürize ederek yapmıyor. Şafak'la kimyaları da tutuyor. İnme inmesi muhteşemdi. Bir Şafağa inme iniyor, ekran başında bir de bana. Ayrıca Melek Baykal eklendi anne olarak, kızıyla aynı model. E gel de gülme değil mi? Ezel'i daha yeni sezonda vakit bulup izleyemedim ama hep aklımda. Ya ben bir itirafta bulunayım: Moviemax'ın sinema kanallarını izliyorum. Her saat film bulabiliyorum. Ayrıca çok kitap okuyorum ve film izliyorum.
