Ümran Baradan Klasik Türk Müziği sanatçısı Ali Ulvi Baradan ile Feriha Hanım'ın kızı olarak 1945 yılının 4 Şubat'ında İzmir'de dünyaya geldi. Baba tarafı Girit, anne tarafı ise Selanik göçmeniydi. Alsancak Gazi İlkokulu'nda başlayan eğitimini İzmir Kız Lisesi'nde sürdürdü. Aile dostları ressam Fuat Mensi ile tanışması sayesinde hayatına resim girdi. Yalnız Mensi değil, resim öğretmeni Rıza Bey de kendisini teşvik etti.
İlerleyen zaman içinde çiniye de ilgi duymaya başladı. Henüz 17 yaşında iken, bir yaz tatili sırasında çiniciliği İznik'ten Kütahya'ya getiren Çinicioğlu Ailesi ile tanışması da ona farklı bir kulvarın yolunu açtı. Çiniye olan yatkınlığını fark eden aile üyeleri kendisini Kütahya'ya götürdü. Baradan Kütahya'da klasik Türk çinilerinde kullanılan karanfil, lale ve sümbül motifleri üzerinde becerisini geliştirdi.
Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde eğitimini sürdüren Baradan, Viyana Bildedenn Güzel Sanatlar Fakültesi'nden burs kazandı. Bu eğitimin ardından da Amerikan hükümetince tıp kitaplarına tıp resimleri çizmek ve tıp ressamlığı üzerinde de eğitilmek üzere 1966- 1968 yılında ABD'ye götürüldü. Kanser tedavisinde radyoterapiyi bulan Prof. Dr. J.R Maxfield ile iki yıl çalışıp 'X-Işını ile tedavi' kitabının resimlerini çizdi. Bu sayede de literatüre "tıp ressamı" olarak adını yazdıran ilk Türk kadını oldu.
48 ÜLKENİN BAŞKANIYDI
Almanya'daki Bildzeitung'un Genel Müdürü, gazeteci yazar Walter Miaz'la evlendiğinde yıl 1970 idi. Evlendikten kısa bir süre sonra da yıllar içinde Türkiye Güzellik Kraliçesi unvanını alacak olan Yasemin'in annesi oldu.
Sosyal sorumluluk projeleri Baradan için hep önemliydi. 48 ülkede üyesi bulunan Uluslararası Kadınlar Derneği'nin Dünya Genel Başkanlığı'nı 10 yıl sürdürerek bu alanda kırılması zor bir rekorun sahibi oldu.
Baradan, çocukların sanat eğitimine de her zaman büyük önem verdi. 1975 yılında İzmir'in Kemalpaşa ilçesi yakınlarında eğitim, sosyal hizmetler verme düşüncesiyle Çiniliköy'ü kurdu.
Evlerini satıp kendi adını taşıyan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'ni de aynı yerde yaptırıp, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışladı. Projesini bile kendisinin çizdiği okulda ünlü sanaçıları, Türkiye'nin dört bir yanından gelen genç yeteneklerle buluşturdu. Gençlerin resim, çini, seramik, heykel dersleri almalarını sağladı. Sanatçı Çiniliköy'deki eserlerini sergilediği "Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi"ni de Kemalpaşa Belediyesi'ne bağışladı.
Baradan, Konak Varyant'da kendisine ait tarihi evi Konak Belediyesi'ne bağışladı. Aynı bina içinde kurulan Oyuncak Müzesi'nin oluşturulmasına bizzat katkıda bulundu. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'ın değişiyle, "Tüm objeleri tek tek kendisi yerleştirdi". Klasik Türk çinilerini bordür olarak eserlerinde kullanan, çok sayıda sergi açan, Türkiye'de dünyanın değişik ülkelerindeki üniversitelerde konferanslar veren Baradan'ın 'Sanat ilan-ı Aşktır', '1. Yüzyıl Çinileri', 'Sanatla Yaşam' adlı üç de kitabı bulunuyor. 66 yıla örnek bir yaşam sığdıran Ümran Baradan fiziki olarak aramızdan ayrıldı ama eserleri sayesinde sonsuza kadar yaşama ayrıcalığını da kazandı.
AHMET YAZICIOĞLU Ümran gelin oldu!
Unvanları sayılamayacak kadar çoktu. Yetenekleri deseniz Allah vergisi... Sanatına diyecek yoktu. Ama hepsinden önemlisi anlatılmaz bir dosttu. Sevgi dolu Ümran Baradan'ı anlatmak gerçekten zor. Ölüm haberini aldığımda ilk işim eşimi aramak oldu.
- Ümran Baradan'ın bize yıllar önceki hediyesi o zarif heykelciğe çok iyi sahip çıkmalıyız!
Ümran'ı en az benim kadar seven eşim, o armağanın "Oscar" heykelciğinden çok daha kıymetli olduğunun bilincindeydi. Onu yakından tanımam, Amerikalı astronot Scott Carpenter ile evlenmesine rastlıyordu. Uzun uzun anlatmayacağım. Ümran, uzaylıdan farksız bir insandı! Çağdaştı. Sonra kızı Yasemin'in babası Almanya'nın ünlü Bild Gazetesi Genel Müdürü Walter Mroz ile evlenmişti. Son evliliğini ise yıllar önce İzmirli Baykal Çaygöz'le yapmıştı. Ümran Baradan üç evliliğinde de gelinlik giyememişti. Cenazesine o nedenle duvak takıldı ve son derece zarif bir gelin olarak uğurlandı. O duvağı Ümran'a, bir başka uluslararası şöhretimiz Zuhal Yorgancıoğlu kendi elleriyle dikmişti. Ümran'ı sonsuzluğa uğurladık. Ona sık sık ve içtenlikle rahmet okuyacağız... Yazıya son noktayı koymadan önce bir çift sözüm daha olacak.
- İzmir'in değerlerinden sevgili Zuhal Yorgancıoğlu'nun kıymetini iyi bilmeliyiz. O dünya çapında bir modacı ve Türkiye'nin yüz akıdır. Bambaşkadır.
Ardında pek çok anı bıraktı Işılay Saygın-Eski Devlet Bakanı Yeni yılları evde ailece karşılardık
Ümran çok eski arkadaşım. Çok uzun yıllar boyunca çok güzel anılar biriktirdik birlikte.
Mesela rahmetli annem hayatta iken, Yasemin henüz küçük bir çocuktu ve yılbaşı akşamları Buca'daki evimizde hep birlikte otururduk. Sobada kestane pişer, güzel sohbetler eşliğinde yeni yılı karşılardık. Seneler sonra bir yılbaşında da St. Petersburg'ta bir araya gelmiştik.
Bakanlığım döneminde de dostluğumuz ve iş birliğimiz sürdü. Kurucusu olduğu Uluslararası Kadınlar Derneği başkanlığını da vasiyet gibi ısrarla bana emanet etti.Ümran Baradan, yaşadığı sürece çok güzel şeyler yaptı ve iz bırakarak aramızdan ayrıldı. Yardımseverlik en önemli özelliklerinden biriydi. En son vilayetin önündeki caminin avizesi olmadığını duymuş ve cami için bir avize bağışlamıştı. Böylesine hayat dolu, iyilik dolu bir insanın aramızdan ayrılmasından arkadaşı olmaktan öte, büyük üzüntü duydum. Değerli eşini de çok takdir ettiğimi söylemek isterim. Hastalığı boyunca bir an bile kendisini yalnız bırakmadı. Konak Belediye Başkanımız Hakan Tartan'a da hem toplum hem de şahsım adına çok teşekkür ediyorum. Sanatçımıza bir belediye başkanına yakışır şekilde sahip çıktı.
Zuhal Yorgancıoğlu-Modacı 'Mikelenjelo görse, tablosunu yapardı'
Ümran sanatı, insanlığı ve şahsiyetiyle Atatürk kadınına örnek bir kişiliğe sahipti. Çok güzel bir kadındı. Hatta bu asrın kadını değildi. 15. veya 16. asırda yaşasaydı eminim Rafael'ler Mikelenjelo'lar onun tablosunu yapar ve onu ölümsüzleştirirlerdi. Ben 'Çalışkan bir kadınım' derdim ama o benden daha çalışkandı. Her sabah saat 5'te arabasına atlar, Kemalpaşa'ya giderdi. Bazen beni de alırdı ve beraber giderdik. İşçilerle beraber çalışır, aynı aynı sofraya oturup yemek yerdi. Kemalpaşa'daki Çinili Köy'ü parmakları ve elleriyle hazırladı. Hastalığı bile onu yenemedi. Daha çok yaşam ve çalışma gücü verdi. Onu en son 27 Şubat'ta aradım. 'Sakın gelme. Çok kötüyüm. Biraz iyi olayım, o zaman haber veririm. Beni bu halimle görmeni istemem. Sen hep güzel şeyler görmek istersin" dedi. Bir gün de 'Ablacığım sana bir vasiyetim var. Yakında öleceğim. Ne olur tabutumun üzerine herhangi bir örtü istemiyorum. Beni tüllerle süsleyin' dedi. Daha o zaman onun için dantel ve incilerle süslü çok güzel bir duvak hazırladım. Beyaz gülleri de güzel kızı Yasemin Dündar hazırlattı. Duvağına örttük ve güllerle de onu bir gelin gibi uğurladık. Ruhu şad olsun.
Nazan Pedükcoşkun-Doktor Çifte doğum günü sürprizi!
2010 Ağustosu'nun ilk haftasıydı. Eşim Serdar Perükcoşkun'u ve beni cumartesi için hafta başından Urla'daki evine davet etti. 'Sabah 11'de gelin ama hafta sonu gibi değil, özel giyinin lütfen' demişti. Gittiğimizde bir de ne görelim? Çok şık bir sofra, çoğu kendi elleriyle hazırladığı yiyecekler ve iki çeşit pasta ile donatılmıştı. Kendisi yiyemediği halde bizim için harika şeyler pişirmişti. Kendisi ve eşi Baykal Bey de çok şık ve zarif bir şekilde giyinmişlerdi. Şaşırıp "Ablacığım neyi kutluyoruz dediğimizde 'Canım kardeşlerimin doğum günlerini' deyip hediyelerimizi verdi. Eşim ve ben o an bize sarılmasını ve öpüşündeki sıcaklığı asla unutmayacağız. 11 Ağustos benim, 8 Ağustos eşimin doğum günüydü ve o yıl unutulmayacak güzellikte bir doğum günü yaşattın bize. Nur içinde yat canımız ablamız.
Dr. Hakan Tartan-Konak Belediye Başkanı 'Çocuklarımız hayal kurmalı' derdi
Bugünkü Oyun ve Oyuncak Müzesi'nin binasını İzmirlilere bağışlayan Ümran Baradan'ın, hazırlık aşamasında müzeye gösterdiği özeni unutamam. Açılış öncesinde her bir objeyi kendi elleriyle büyük bir özen ve titizlikle tek tek yerleştirmişti. Müzeye ismini verirken de oyuncağın önemine dikkat çekmiş ve bugün kullandığımız tekerlek, araba, uçak ve pek çok aracın önce oyuncağının yapıldığını, bunun için de hayal gücünün geliştirilmesi gerektiğini söylemişti. Ümran Baradan hep 'Çocuklarımızı hayal kurmalı, kurdukları hayalleri de gelecekte gerçeğe dönüştürme yolunda çalışmalı. Çocukların hayal ettikleri ve ürettikleri ile bu ülke kalkınacak' derdi. Burada kuracağımız atölyede çocuklar kendi oyuncaklarını yaparak bir anlamda kendisinin bu vasiyetini de yerine getirmiş olacak.
