Kemal Sunal'ın üniversite arkadaşı Engin Yıldırım, Sunal'ın geç yaşta üniversiteye geri dönüp okulu bitirmesinin nedenini şöyle açıklıyor: Hababam Sınıfı'nda film icabı da olsa okulu bitirememişti.Göz önünde olan. örnek alınan biri olarak, herkese özellikle de gençlere örnek olmak için geç de olsa üniversiteyi bitirdi
Selahattin ERTAŞ
İnek Şaban tiplemesiyle hafızalarımızda yer eden, Türk Sinaması'nın en çok güldüren adamı Kemal Sunal'ın kalp kriziyle hayata veda edişinin 12. Yılı. Engin Yıldırım, ülkemiz televizyonlarında filmleri en çok gösterilen ve ekranlara mıknatıs gibi çeken Kemal Sunal'ın Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden sıra arkadaşı. Onunla 2 yıl boyunca aynı sırayı paylaştı daha sonra da hayatında yer almaya devam etti. Arkadaş gibi gezdi, dost oldu, hatta evinde kaldı. Yıldırım, Yeşilçam'ın en tanınmış simalarından biri olan Kemal Sunal'ın bilinmeyen yönlerini ve onunla ölümüne kadar yaptığı arkadaşlığı Yeni Asır ailesine anlattı.
- Kemal Sunal ile tanışmanız nasıl oldu?
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi 2. sınıfa başladığımda okulda Kemal Sunal'ın aftan yararlanarak Üniversiteye 2. sınıftan başladığını duymuştum. Birinci sınıftan itibaren derslere düzenli olarak giren, iyi not tutan ve el yazımın da iyi olması nedeniyle üniversitedeki arkadaşlarımın çoğu ders notlarını benden alırdı. Bir süre sonra herkese tek tek defterimi vermekten ise tüm ders notlarımın fotokopisini kırtasiyeye bırakmaya başlamıştım. Herkes notlara bu şekilde ulaşırdı. Ders notlarım bir şekilde Kemal Abi'ye de ulaşmış. O da diğer arkadaşlar gibi notlarımı alıyormuş. Üniversitenin bahçesinde bir gün karşılaştığımızda notların yazarı olduğumdan bir arkadaş bahsedince bu şekilde tanışmış olduk.
ÇOK CİDDİ BİR İNSANDI - Kemal Sunal'ın en belirgin özelliği neydi?
İşi gereği sosyal bir insan olmasına rağmen, aslında içine kapanık bir insandı.
- Filimlerde gördüğümüz Kemal Sunal ile gerçek hayattaki arasındaki farklar nelerdi?
Ciddi bir insandı. Örneğin, otomobilinde beraber bir yere giderken kırmızı ışıkta yolda durduğumuzda, sevenleri onun görünce sanki filmlerdeki Kemal Sunal'ı görmüş gibi hareket etmeye başlıyorlar ve hatta kimileri abartıp otomobile yapışıyorlardı. Halbuki film başka, yaşam da başkaydı. Yani ciddi ve az ama öz konuşan bir insandı. Ancak ailesi ve yakın dostlarının yanında türkü söyler, şakalar yapar ve hepimiz normal hayatımıza nasıl devam ediyorsak o da devam ederdi. Ama ne olursa olsun seviyeli ve ciddi idi.
TÜRKÜLERİ SEVERDİ - Nasıl bir aile babasıydı? Çocuklarıyla arası nasıldı?
Örnek bir sinema sanatçısı olduğu gibi, örnek bir aile babasıydı. Ailesini magazin programlarından uzak tutar ve Türkiye'nin en önemli sinema sanatçılarından biri olmasına rağmen mütevaziydi. Gerek eğitim gerekse sosyal açından en iyi şekilde yetişmeleri için ne gerekiyorsa yapmıştır.
- Yaptığı hobileri, müzik zevkleri, gelecekle ilgili düşünceleri nelerdi?
Okumayı çok severdi. Popüler şarkıları dinlemekle birlikte özellikle Türkü ve Türk sanat Müziği dinler, hatta dost meclislerinde çok mutlu olduğu ortamlarda kimi zaman Türkü de söylediğine şahit olmuşumdur.
- Türk sinemasıyla ilgili konuşmalarınız oldu mu?
Çok konuştuk. Sinemaya geçiş öyküsünden (Mavi Boncuk filmiyle), Propaganda'ya kadar filmlerde yaşadıklarını, üzüntülerini, sevinçlerini; hatta kimleri daha çok sevdiğini, kimleri daha az sevdiğini, ona göre kimlerin haybeye ünlü olduğunu, kimlerle neden film çekmediğini vs. konuşurduk. Her zaman en çok üzüldüğü konulardan biri ise telif yasasının geç çıkmış olmasıydı. Malum bir dönem Kemal Sunal filmleri defalarca yayınır, televizyonlar rayting rekorları kırardı. Ancak son dönem çevirdiği birkaç film ve dizi film hariç telif hakkından hiç faydalanamayan mağdur sanatçılarımızdandı. Eğer faydalanabilseydi telif hakları nedeniyle belkide Türkiye'nin sayılı zenginlerinden biri olurdu.
- Üniversiteyi niçin geç yaşta bitirmeye karar verdiğini söylemiş miydi?
Hababam sınıfında film icabı da olsa okulu bitirememişti. Ancak liseyi 11 yılda, dört yıllık üniversite maratonunu ise 27 yılda tamamlamıştı. Herkese özellikle de gençlere örnek olmak için geç yaşta da olsa üniversiteyi bitirdi. Üniversiteyi bütünlemesiz bitirmesinin sırrını bir keresinde sormuşlardı. O da beni göstererek 'Artık akıllandım, kendime uslu arkadaşlar edindim' demişti. Ömrüm oldukça bu sözü unutmayacağım.
AİLESİNİ DESTEKLERDİ - En sevdiği rollerden bahsetti mi hiç, ya da rol arkadaşlarından
En sevdiği roller özellikle Şaban serisi, Hababam Sınıfı ve Şark filmleri idi. En sevdiği veya sevmediği rol arkadaşları ise bende kalsın. Zaten onlar da kendilerini biliyorlardır.
- Eşi ve çocuklarının gelecekleriyle ilgili planları var mıydı?
Çocuklarının kendi yollarını, kariyerlerini kendileri çizmesine özen göstermiştir ve çocuklarının aldıkları kararları desteklemiştir. Eşi Gül Abla ile birlikte ise Gül Sunal Anaokulunu açmışlardı.
Filmlerinin incelenmesini istiyordu - O Türk insanının filimlerini ve kendisini çok sevmelerini neye bağlıyordu?
Herkesin kendisinden bir şeyler bulmasına, zaman geçse de filmlerin konularının güncelliğini korumasına, yüzüne, özellikle Hababam Sınıfı ve bazı seri filmlerinde Türk Sineması'nın en önemli sanatçı kadrolarıyla birlikte oynamasına, insanlara mesaj verirken de güldürebilmesine, kahramanın sonunda kötü insanlara galip gelmesine, filmi baştan sona takip etmeyen seyircinin bile filmi yakaladığı yerden itibaren gülmeye başlayabiliyor olmasına bağlıyordu... Kemal Sunal filmlerinin sosyologlar tarafından incelenmesini istiyordu.
Cimri değil tutumluydu! - Rahmetli Sunal için eli sıkı şeklinde söylentiler çıkmıştı...
Kemal Sunal için cimri yakıştırmasına katılmıyorum. O cimri değil, tutumlu idi. İkisi farklı bir şey. Maddi zorluklarla büyümüş bir insandı ve kazancını dikkatli harcaması çok normaldi. Birçok kimse bilmez ama o burs vererek öğrenciler okuturdu. Cimri biri bunu yapar mı sizce?
