"Oyunun kurallarını çok iyi biliyordu. Romanımda da gösterdiğim üzere bu kuralları kullanmayı biliyordu. Yaşadığı her şey bilinçli olarak tasarlanmıştı. Sonunda, oyunu ellerinden kaçırdığı doğru ancak bunu göz önünde bulundurmamıştı"

ÖZKAN BİNOL
O gelmiş geçmiş en ünlü sarışınd... Erken gelen kaybıyla ise bir efsane. Tıpkı "James Dean" gibi. "Norma Jean" adıyla hayata başladı, Marilyn Monroe olarak sinema tarihine geçti. Yetimhanede büyüdü, son derece trajik bir çocukluk geçirdi. "Sevimliyim ama güzel değilim. Günahkarım ama şeytan değilim. İyiyim ama melek değilim" diyen Marilyn aptal sarışın mıydı yoksa erkekleri parmağında çeviren akıllı sarışın mı?
BİLİNMEYENLER
İki büyük tutkusu vardı: Sinema ve sevilmek. "Erkekler Sarışınları Sever", "Niagara", "Bazıları Sıcak Sever" ve "Uygunsuzlar" filmleriyle milyonların kalbine adını yazdırdı ama gerçek sevenini hayat boyu bulamadı. "Ben tüm insanlığa ve dünyaya aidim, yetenekli ya da güzel olduğumdan değil, hayatım boyunca hiçbir şeye ya da hiç kimse ait olmadığımdan" sözleriyle sevgisizliğin onu ne kadar kırdığını dile getirdi.
Turkuvaz Kitap'ın yayınladığı "Marilyn Aşk... Ölene Dek" kitabı ünlü sarışının hayatına dair bilinmeyenlere ışık tutuyor. Daha önce yazdığı "Callas" ve "Chanel" biyografileriyle büyük ilgi gören İtalyan yazar "Alfonso Signorini" "Marilyn"in hayatını da yine sürükleyici bir roman diliyle anlatıyor. Signorini kitabında o dönemin Hollywood, kültür- sanat ve politika dünyasının ünlülerinin yaşamlarını, sırlarını görünürde pırıltılı hayatlarını da satırlarında yansıtıyor.
Marilyn'in hayatı beni çok etkiledi... Signorini'nin satırları da. Alınacak çok hayat dersi var. Sinyor Signorini kitaplarına yoğun ilgi gösteren halkımıza "Yeni Asır" vasıtasıyla teşekkürlerini iletiyor.
İtalyanca çeviri konusunda yardımcı olan sevgili arkadaşım Zeynep Müge Ateş'e de molto gratzie
ZOR ÇOCUKLUK - Callas, Chanel ve Marilyn... Üç efsane kadın, üç farklı hayat. Bu üç efsanenin ortak kaderi neydi?
Temel bir sevme beceriksizliğinin birleştirdiği üç kadın. Üç kadın ki, profesyonel başarıları ile hissi düş kırıklıklarının eksikliğini giderdiler. Tesadüfi olmayan bir şekilde, ailenin yokluğundan kaynaklanan zor çocukluk dönemleri ile bağlandılar.
- Peki farkları nelerdi?
Kendi aralarında çok farklı üç şahsiyetler. Callas, başarısını kendi ego tatmini olarak algılamaktan uzak bir şekilde, günlük hayatına paralel bir boyutta sanatçı yaratılışını yaşıyordu; kendisine bile gizemli olacak şekilde. Coco Chanel, stilistlik yolunun oluşumunda aşırı tutkuluydu (manyakça. Kariyerini, elinde mesurası ile sanki bir döpiyes hazırlar gibi oluşturdu.
ARŞİV ÇALIŞMASI
Marilyn dahi ve kuralsızdı. İçlerinde en naif olanıydı. Kadınlığın nerede bitip sanatçılığın nerede başladığının tanımlanmasının imkansız olduğu biriydi. Hayatını da, filmlerinin setindeymiş gibi yaşadı.
- Günümüzde yaşasaydılar efsaneye dönüşebilirler miydi?
Kesinlikle evet. Yetenek, zamandan ve şekilden bağımsız olarak, her zaman ve ne olursa olsun kendini gösterir.
- Kitaplarınızda "Onassis"ten "J.F.Kennedy"e birçok önemli kişilikle karşılaşıyoruz. Efsanelerin yaşamından yola çıkarak tarihe tanıklık mı yapıyorsunuz?
Romanlarım hep tarih temelli. Yazarken çok az zaman harcıyorum ancak çok uzun yıllara dayanan bir arşiv çalışmasının ve araştırmanın ürünüyüm.
- "Marilyn Monroe" olmak nasıl bir duygu? Eminim bunu hissetmişsinizdir. Yoksa kitabınız bu kadar duygusal ve sahici olmazdı.
Marilyn oldum, tıpkı Maria ve Coco olduğum gibi. Romanlarımın başarısının anahtarının tam olarak da bu yoğun özdeşleştirme olduğuna inanıyorum.
- Onun hayatında sizi en çok ne etkiledi?
Marliyn'in derin mutsuzluğu etkiledi. Ve çevresindeki her şeyi sadece varlığı ile aydınlatma kapasitesinin net zıtlığı. Gerçek bir dram.
- Tüm dünya onu arzularken "Marilyn" içinde hiç büyümemiş küçük bir çocuğunu saklıyordu. Bu küçük kız çocuğu hayattan ne istiyordu?
MASKE TAKMADI
Sadece sevilmek istiyordu. Annesi tarafından ve erkekleri tarafından. Ama hiç kimse bunun farkına varamadı.
- Hayatı boyunca hep yaratılan efsaneyi yaşamış gibi "Marliyn". Yaşayan, gerçek bir "Marilyn" var mıydı?
Marilyn hep gerçekti. Kırılganlıklarından onu koruyacak bir maskeyi hiç takmadı.
- Sarışınlar aptal olur klişesi "Marilyn"le bir tarih mi oldu?
Genel olarak, çok fazla aptal birkaç sarışın sebebiyle, her zaman devam edecek.
-Akıllı olmasaydı bu efsaneyi yaratabilir miydi?
Her efsane, ne zaman gerçek olduğu bilinmeksizin oluşur. İnsanlık tarihinde bir mit olabilmek önceden tasarlanamaz. Ruhun içtenliği, ölümsüzlüğün temelidir.
- Hollywood'un sistemi onu bir nesneye mi dönüştürdü?
Marilyn Monroe efsanesini, Hollywood yıldızlaştırma sistemindeki "obje kadın" olarak görmüyorum. Marilyn oyunun kurallarını çok iyi biliyordu. Romanımda da gösterdiğim üzere bu kuralları kullanmayı biliyordu. Yaşadığı her şey bilinçli olarak tasarlanmıştı. Sonunda, oyunu ellerinden kaçırdığı doğru ancak bunu göz önünde bulundurmamıştı.
- Ona neden hep bir "kitsch" muamelesi yapıldı? Greta Garbo ya da "Elizabeth Taylor" gibi bir oyuncu olarak değerlendirilmedi?
Büyük bir yapım şirketinin desteğinin eksikliği vardı. Kariyerinin bir noktasında, bir yapım şirketi kurarak kendi bacaklarıyla yürüyebilmek için şiddetli bir ihtiyaç duydu. Greta Garbo ve Elizabeth Taylor gibi aktrisler, sistemde kendilerini tanımlama konusunda daha başarılıydılar ve bu onları ,doğal olarak, profesyonel anlamda daha inanılır kıldı.
- En son efsane "Marilyn" miydi?
Hayır. Şu an gizli tuttuğum ama çok kısa zamanda yayınlanacak olan büyük bir romanım daha var. Sizin vasıtanızla her zaman eserlerimi sıra dışı bir sevgiyle kabul eden Türk halkına teşekkür ediyorum. Türkiye'de kendimi evimde hissediyorum.
