BALKANLAR'DA TARİHİN İZLERİ / Mehmet Şakir ÖRS
Diziler sayesinde buralarda günlük yaşamda Türkçe birkaç kelimeyi belleyen insanlarla sık sık karşılaşıyoruz. Bizim Türkiye'den geldiğimizi anlayınca, dizilerden kavradıkları bazı sözcüklerle bizi selamlıyorlar.
Makedonya'da Üsküp dışında Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları kentlerin başında Kalkandelen ve Ohrid geliyor.
Dünyanın en süslü Osmanlı camisinin bulunduğu Kalkandelen'de, martini silahlar üretiliyormuş. Gerek Kalkandelen gerekse Ohrid'de Osmanlı döneminin izlerine sıkça rastlıyoruz.
Ohrid gölü kıyısında yer alan Ohrid kenti turistik bir yöre. 60 bin nüfusu var. Buranın takıları, özellikle de Ohrid incisi meşhur. Güzel bir çarşısı var. Çarşıda dolaşırken fotoğrafçı Nizamettin Debruce ile tanışıyoruz. Kendisi bizim fotoğraflarımızı çekiyor. İzmir'den olduğumuzu anlayınca, tanıdığı bazı isimleri soruyor. Çarşıda güzel bir Türkçeyle bize hitap eden Türk kızı Ceyda ise takılar satıyor. Kısa bir süre önce İzmir'e ve Bodrum'a geldiğini söylüyor.
ELMA ŞEHRİ RESNE
Ohrid'in kale bölgesi de ilginç. Kale eteklerindeki eski mahalleyi dolaşıyoruz. Liknidos antik kenti tiyatrosunu görüyoruz. Bu arada bazı evlerin kapılarında ve direklerde fotoğraflı ilanlar dikkatimizi çekiyor. Bunlarla daha sonra pek çok yerde daha karşılaşacağız. Bunlar ölen kişilerle ilgili duyurularmış. Buralarda böyle bir gelenek varmış.
Makedonya'da ilgimizi çeken bir başka kent ise Resne oluyor. Resne denince ister istemez hemen usumuza Resneli Niyazi Bey düşüyor. Onun buradaki kalıtlarını görüyoruz. Her taraf elmalık, kentin içinde de elma çuvallarını her yerde görmek olası. Elma buranın yaşamında ve ekonomisinde önemli bir yer tutuyor.
MANASTIR'IN HAVUZU
Bu yöreler bir zamanlar Osmanlı egemenliğindeymiş. İttihat Terakki'yi oluşturan ve özellikle ikinci meşrutiyet dönemini hazırlayan kadrolar bu bölgede boy atmış. Buralarda Osmanlı döneminin ihtilalcileri için önemli bir düşünsel iklim oluşmuş. Mustafa Kemal de bu iklimden etkilenerek, bu topraklarda yetişmiş.
Manastır kentinin uluslararası ismi Bitola. Burada kentin merkezinde yer alan Yeni Cami ve önündeki tarihi havuz, önemli tarihsel anlamlar taşıyor. Hani o güzelim türküde geçen 'Manastır'ın ortasında var bir havuz', işte bu havuz. Biz de havuzun kenarına oturup, anı fotoğrafları çekiliyoruz.
Kentin ortasından Drahor nehri geçiyor. Hemen bu nehrin kıyısında yer alan Manastır'ın eski çarşısı çok ünlü. 'Elveda Rumeli dizisinin pek çok sahnesi bu mekanlarda çekilmiş.
Manastır aynı zamanda bir üniversite ve öğrenci kenti. Şirok sokak, İzmir'in Kıbrıs Şehitleri caddesi ya da İstanbul'un İstiklal caddesi gibi bir kimliğe sahip. Trafiğe kapalı bu caddenin iki kıyısında boydan boya öğrencilerin tıka basa doldurdukları kafeteryalar var.
ATATÜRK'ÜN İLK AŞKI ELENİ
Şirok sokak üzerinde Atatürk'ün ilk aşkı Eleni'nin yaşadığı evi görüyoruz. Şimdi burası kafe olmuş. Mustafa Kemal işte bu evden Eleni'yi kaçırmış. Üsküp doğumlu eski bir tarih öğretmeni olan ve bölgeyi gerçekten çok iyi bilen rehberimiz Nafiye Aysundur, bize hem evi gösteriyor, hem de Atatürk'ün Eleni'yi nasıl kaçırdığını anlatıyor.
Şirok sokakta genellikle 19. yüzyıldan kalma mekanlar var. Bu mekanların bir bölümüne çeşitli ülkelerin konsoloslukları yerleşmiş. Türkiye'nin fahri konsolosluğu da burada bulunuyor.
Aynı cadde üzerinde bir evin bahçesinde Tito'nun küçük bir büstü var. Gezip dolaştığımız bütün eski Yugoslavya cumhuriyetlerinde Tito'nun izine rastladığımız tek yer burası. Onun için bu büstün bir fotoğrafını çekiyoruz. Biraz ileride de ikinci dünya savaşında ilk şehit düşen partizanın anısına dikilmiş bir partizan anıtı var.
MAKEDON KIZLARININ ÖYKÜSÜ
Şirok sokağın sonunda Mustafa Kemal'in eğitim gördüğü Manastır Askeri İdadisi var. Şimdi bu mekan müzeye dönüştürülmüş.
Atatürk müzesini dolaşıyoruz. Orada sergilenen fotoğrafları ve objeleri inceliyoruz. Bu arada müze görevlisi Belyonna Stanovski ile tanışıyoruz. Kendisi Atatürk üzerine yüksek lisans yapmış. Atatürk hayranı bu Makedon kızı bize Mustafa Kemal'in Manastır günlerini anlatıyor.
ELENİ'NİN MEKTUBU
Belyonna'nın anlattıkları arasında tabii en çok Mustafa Kemal'in ilk aşkı Eleni'yi kaçırma olayı ilgimizi çekiyor. Belyonna'dan bu olayı tüm ayrıntıları ile anlatmasını rica ediyoruz. Eleni'nin babası birlikteliklerine karşı çıkıyor ve Eleni'yi Mustafa Kemal'den ayırıp eve kapatıyor. Hatta onu bir başkasıyla evlendirmek istiyor. Ama Eleni Karinte buna karşı çıkıyor ve ömrünün sonuna kadar aşkına sadık kalıyor. Bu arada Belyonna bize Eleni'nin Mustafa Kemal'e yazdığı aşk mektubunun Türkçe çevirisini veriyor.
Aslında bu olay ve öykü, çok hoş ve çok insaniNeden ülkemizde resmi tarihte yeterince yer bulmaz ve işlenmezHayret etmemek mümkün değil
ELENİ'NİN MEKTUBU
Eleni'nin Mustafa Kemal Atatürk'e hitap ettiği satırların Türkçesi şöyle: "Kemal Atatürk'e, herhangi bir zamanda ve yerde!
Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırlayıp kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan mektubumu yırt ve kendine sor: inanabiliyor mu ki, Manastırlı bir Eleni Karinte, bir günlük tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır. Ve benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar seviyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum! Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Beni senden ayırdığından tam bir yıl sonra babam vefat etti. Beni senden ayırdıktan sonra eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağlamadım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı. Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve bana kendisini sevip sevemeyeceğimi sordu.. Ben de kendisine: "Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum" dedim. Ve bir daha kendisini görmedim. Babam beni hiçbir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim... Tüm ömrüm bir gün içersinde!..
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte'n"
YARIN: ARNAVUTLAR ENVER HOCA'YI TÜMDEN SİLMİŞ
