CEM LİMAN
Karaburun yarımadasında yaşamın renkleri farklı, hareketleri başka görünür. Son yüzyılın içinden akıp geçen hayatların kimi burada başlayıp Yunan adalarında son bulmuş, kimi oradan Mordoğan'a akıp gelmiştir. Bu yüzden hayatlar kadar, içinden geçenlerin kullandığı eşya da farklıdır. Buradaki hayatın zenginliğinden etkilenen Müesser Aktaş, yeni evlendiğinde evin eski eşyalarını toplayıp çöpe atmış. Kayınvalidesi eve geldiğinde çöpte gördüklerini kastederek, "lazım olur" diye uyarmış. "O gün karar verdim elime geçen her şeyi atmamaya, tarihi, hayatın kanıtlarını biriktirmeye" diyor Müesser Aktaş. Mordoğan'da açtığı kendi adını taşıyan etnografya ve tarih evinde her şey var. Yıllar sanki bu evin içinden bir kez daha geçiyor.
-Bastondan sabana, lüks lambasından ayaklı fotoğraf makinesine, eski radyolardan çeyiz sandıklarına, kalaylı kaplardan davul zurnaya kadar, bir köyde ne kullanılmış ise nerdeyse hepsini sergilemişsiniz, Bu merak siz de ne zaman başladı?
Yeni evliydim, bir gün çöpe, kayınvalidemin eşyalarını attım, kendisi dışarıdaydı, görmüş, çöp kutusuna doğru gitti, bazı şeylere baktı ve attıklarımdan bir ikisini geri aldı. Bana "kızım bir gün olur da bunlar sana lazım olmaz mı?" diye soru sordu.
Hatta attığım eşyanın bir tanesi pürmüzdü, onu da aldı, bugün müzemde hala o pürmüz duruyor. (pürmüz: ocağın üstünde ısıtılarak lehim yapmaya yarayan alet, havya) Ben içimden "bana ne lazım olur bu" dedim. Ama onun sözünden sonra bir şeyler kafama dank etti, bir ışık çaktı sanki, bu eşyaların kıymetli olduğunu fark ettim, o gün bu gündür gözüm hep etraflarda eski eşyaları arar oldu. Çöpte dahi görsem onları mutlaka alıp, toplayıp bakımını yapıyorum.
O günden sonra eski eşyalara çöp gözü ile bakmadım ve ailemin eşyalarına da sahip çıktım, yaklaşık 20 yıldır da eski eşyaları topluyorum.
-Müze fikri kafanızda nasıl oluştu?
2007 yılına kadar Mordoğan yöresinde kullanılan eski eşya ve aletleri deli gibi toplamışım. Bir baktım evimin her tarafı bunlarla dolmuş. "Ne yaparım, ne yapmalıyım?" derken, bir arkadaşımın tavsiyesi ile onları kayıt ettirmeye karar verdim. 2007 yılında Çeşme Müzesi'ne müracaat ederek kayıt altına aldırdım. Ondan sonra da kafamda müze yapma fikri oluştu, neden bizim de başka yörelerde gördüğüm gibi yerel bir müzemiz, etnoğrafya evimiz olmasın ki dedim. Mekan sıkıntısı baştan beri gözle görülüyordu. Evimin alt tarafını yaklaşık 5 yıl kadar müze olarak kullandım. Ama eşyalar o kadar çoğalmıştı ki, yetmez olmuştu. 1932 yılında yapılmış ve atıl durumda bulunan ilkokulumuzu tamir ettirerek bu yorgun eşyaların daha rahat sergileneceği bir mekana kavuşturduk. Zaman zaman tıkandığım oldu, bu zor aşamalarda, Karaburun Kaymakamlığı, Karaburun Belediye Başkanı H.Serdar Yasa, Mordoğan Belediye Başkanı Ahmet Çakır, kardeşlerim ve dostlarım okulun müzeye dönüştürülmesine katkı koydular.
-Ziyaretçi durumu nasıl?
Bugüne kadar 2000'den fazla grup ziyaret etti, bundan sonra daha da fazla ziyaretçi olacağını zannediyorum.
-Müzedeki en ilginç parça sizce hangisi?
Benim için hepsi önemli ama Mordoğan eşrafının fotoğrafları beni çok etkiliyor, eski siyah beyaz sararmış fotoğraflarda kimler gelmiş, kimler geçmiş. Bir de 18. yüzyıla ait bir adet gelin ceketi var en eski eser durumunda.
-En önemli ziyaretçiniz kimdi?
Ziyaretçinin önemli ya da önemsizi olmaz, hepsi de kıymet vermişler ve zamanlarını ayırıp müzemizi ziyaret etmişler. Hiçbirini kırmak istemem ama müzemin ilk yıllarında, o zamanlar TBMM Başkanı olan Sayın Köksal Toptan'ın ziyaretinin ayrı bir yeri var. Yaptığım işin ne kadar önemli olduğunu belirterek takdir etmesi beni çok onurlandırmıştı.
-Müzedeki parçaların bakımını nasıl yapıyorsunuz?
Bakımları zor oluyor, rutubet ve tozdan çok korumak gerekiyor, her hafta tozları alınıyor, havalandırılıyor, bulundukları yerler sabunlu sularla siliniyor, eserlerin temizliğine sadece yöremize ait zeytinyağı sabunu kullanılıyor.
-Müzenizin yeri değişiyor sanırım?
Müzemiz beş sene boyunca sergilendiği yerden şimdi Mordoğan Köyündeki eski ilkokul binasına taşındı, resmi açılışı 4 Ağustos'ta olacak, yeni yerinde daha çok kişiye ulaşacağını tahmin ediyorum. Açılışımızda çeşitli etkinlikler de olacak. 3 resim sergisi ve yöremize ait halk oyunları gösterileri ile ziyaretçilerimizi karşılayacağız. Sizler aracılığı ile Tüm İzmirlileri davet etmek isterim.
-Son söz olarak?
Bu iş gönül işi. Köyüme, Mordoğan'ıma, Karaburun'uma, İzmir'ime, Türkiye'me armağanım olsun.
Kimdir?
1950 yılında Mordoğan'da doğdu. Ortaokul mezunu, evli, iki çocuk ve dört torun sahibi. Çocuk denecek yaşta geldiği İzmir'de Olgunlaşma Enstitüsü'nden sonra birçok sosyal kuruluşlarda gönüllü görev aldı. Türk Anneler Derneği İzmir şube üyeliği ve Mordoğan Şubesi Kurucu ve Onursal Başkanlığı, Cüzzam Savaş Derneği Kurucu Üyeliği, şimdi KADER olarak adlandırılan Ege Kadın Vakfı kurucu üyeliği, Atatürkçü Düşünce Derneği üyeliği ve Tüketici Hakları koruma çalışmalarında bulundu. Bilinen tarihi M.Ö. 1200 yıllarına dayanan Mordoğan'ın ve Şeyh Bedrettin Börklüce Mustafa Destanı'nın yaşandığı yarımadanın hak ettiği ünlü geçmiş mirasının yarınki nesillere taşınması amacıyla Müesser Aktaş'ın ulaşılabilen geçmiş evsel eşyaları toplayıp biriktirerek başlatmış olduğu bu çalışması, 2007 yılında Kültür Bakanlığı tarafından bir Mordoğan ve Yarımada Etnografya Müzesi Belgesi ile ödüllendirilmiştir.