Dadaşlar şehri Erzurum / MİNE ALACALI & KEMAL SAĞLAM
"Bazıları Erzalum da derler. Azerbaycan civarında geniş bir eyalettir. Bazı tarihlerde Nuşirevan-ı Adil tarafından kurulduğu yazılı ise de asıl kurucusu, Akçakoyunlu padişahlarından Erzen Bay bin Soktar bin Gündüz Bay'dır. Sonra bu şehir ile Erzurum ve Azerbaycan Uzun Hasan'ın eline geçip, o da sağlamlığı ile meşhur olan Hasan Kalesi'ni yaptırmıştır. Sonra Fatih'in İstanbul'u fethini kıskanıp, Osmanlı Devleti'nin bazı sınırlarına tecavüz ederek sulha aykırı işler yapmaya başladı. Fatih de buna karşı Trabzon kalesini alıp, donanmasından deniz gibi asker çekerek Uzun Hasan'ı üçyüz bin asker ile Tercan sahrasında bozmuştur...
Erzurum Paşa sancağıdır. Erzurum'un çok seçkin, silahlı, mert, savaşçı yiğitleri vardır. Erzurum Kalesi sarpi sağlam ve amansız bir kaledir. İç kalesi de aynı sağlamlıktadır. ... Erzurum Kalesi içinde Cennet Pınarı denilen bir su vardır ki, içimi ab-ı hayat gibi lezzetlidir..." der Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nin Doğu'nun Paris'i Erzurum'u anlatan sayfalarında.
Erzurum ili, Tournefort'un da 1741 yılında basılan ve Doğu Akdeniz ülkelerine yaptığı seyahatleri anlatan yazısında da belirttiği gibi, geniş ve verimli bir ovada, sıradağların eteğinde kurulu bir ildir. Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük kenti olan Erzurum, Palandöken Dağı eteklerinde kurulu, etrafı volkanik dağlarla çevrili, son yıllarda kış turizmi açısından büyük önem kazanmış, tarihi yönden, Anadolu'muzun tüm yerleşim yeleri gibi, birçok tarihi eseri sınırları içerisinde barındıran bir kenttir. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün gezi rehberinde de belirttiği gibi; Erzurum, Orta Çağ'dan itibaren, İran-Hint ve Orta Asya ticaretinin Akdeniz ülkelerine giden önemli bir konaklama ve ticaret merkezi olmuştur.
Tarihi yerleri ile cazibe merkezi olan Erzurum'un ören yerlerine bir göz atalım...
ERZURUM KALESİ'NİN YAPISI
| BAŞLARKEN... Coğrafi konumu itibari ile, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun, İran'nın Batı Anadolu'ya açılan penceresi, Dadaşlar Şehri Erzurum. Atatürk Üniversitesi Oltu Yer Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mine Alacalı ve ben Kemal Sağlam, Erzurum gezimizde edindiğimiz izlenimleri ve gördüğümüz tarihi yerleri sizlerle bu yazı dizisi ile paylaşmaya çalışacağız. Bu arada ünlü Türk Gezgini Evliya Çelebi'nin Erzurum hakkında yazdıklarına ve dönem dönem çeşitli sebeplerle kente gelen yabancı seyyahların gözlemlerine de kulak vereceğiz. Bu gezimizde görüp de bu yazı dizimizde yer veremediğimiz pek çok yer bulunmakta. Erzurum Kongresi'nin yapıldığı ve şu anda Atatürk Müzesi olarak kullanılan bina, Erzurum Arkeoloji Müzesi, Rüstem Paşa Kervansarayı, Osmanlı-Rus savaşında ve Kurtuluş Savaşımıza damga vuran Erzurum Tabyaları, Caferiye Camii, Erzurum Merkezi'nde bulunan ve Osmanlıların inşaa ettiği ilk camii olan Lala Mustafa Paşa Camii, Erzurum hamamları, Oltu Kalesi, doğa harikası Tortum Şelalesi, Kırmızı Periler Diyarı olarak da bilinen Narman Peri Bacaları bu yerlerden sadece birkaçı. Kış turizminin doğuda parlayan incisi Palandöken Kayak Merkezi'ni ve Ilıcalar'ı da unutmamak gerekBu yazı dizimizde paylaşamadığımız Erzurum'un diğer güzelliklerini, ilerleyen günlerdeki yazı dizilerimizde sizlerle aktaracağız.. Bu arada Erzurum Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Birimi'nden Sabahattin Bey ve Cengiz Bey'e, Erzurum İl Kültür Müdürlüğü'nde görevli Ertan Bey'e belge anlamındaki katkılarından dolayı teşekkür ederiz. |
Evliya Çelebi'nin ilde gözlemlediği üzere; "Bayır üzerine dört köşe, kefeki taşından yapılmış yuvarlak, iki kat hisardır. Her iki hisarın arası 70 adımdır. "Hisariçe" derler. Etrafında hendeği vardır. Hendeğin eni seksen adım olup, derinliği 20 zira'dır (1 zira 0.75 metre). Amma Gürcü ve Erzincan kapılarının hendekleri o kadar derin değildir. Üzerlerinden köprü ile geçilir, iki kat demir kapılardır. Bu iki kapı arasında Revan'ı fetheden on parça balyemezler (özellikle kale dövmek için kullanılan orta çapta uzun menzilli top) var. Fakat Tebriz kapısı tarafında göklere yükselmiş ve iç kaleye bitişik olduğu için, duvarı bir kattır. Ama çok sağlamdır. Kirpi gibi topla donatılmıştır. Topların hepsi Darağacı mahallesi ve Gümüşlü Kümbet tarafına bakar. Dış kaleye karşı, göklere uzanmış bir tuğla minare gibi yüksek kulesi var. "Kesikkule" adı ile ün kazanmış üstü tahta örtülü değerli bir köşktür. On adet uzun sürahi topları var ki, kalenin dört tarafındaki sahralara kuş uçurmazlar. Kulenin yüksekliği yüz zira'dır. İç kalenin duvarlarının yüksekliği altmış zira'dır. Öteki duvarları ellişer zira yüksekliktedir. Kalenin iki kat çevresi iki yüz on, sağlam kule ile iki bin seksen bedeni vardır. Hepsi kurşun mazgallı beden ve dişlerdir. Kalede toplam olarak binyediyüz ev var. Hepsi toprak damlı, eski usul evlerdir. Erzurum eyaletinde gördüğümüz öteki köy ve kasabaların hepsi toprak örtülü evlerdir" şeklindeki Erzurum Kalesi, aslında birisi şehrin güvenliğini sağlayan muhafız askerlerinin bulunduğu iç kale, diğeri de halkın yaşamını sürdürdüğü, cadde, sokak ve mahalleleri de kapsayan dış kaleden oluşmaktadır. Dış kalenin günümüze ulaşabilen kısımları, isimleri ile anılan şehre giriş kapılarından ibarettir. Bunlar; Tebriz Kapısı, Erzincan Kapısı, Gürcü Kapısı ve daha sonradan açılan İstanbul Kapısı ile Yeni Kapı'dır. İç Kale yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekecek bir manzarayla, kalenin güney duvarının ortasında bulunan İç kale mescidi, 11.5 m yüksekliğindeki Saat kulesi ve kale avlusu ile ziyaretçilerini selamlamaktadır.
Erzurum Kalesi Mescidi: Mescidin kitabesi bulunmamaktadır. 12. yüzyılda Saltuklular zamanında yapılmıştır. Erzurum'daki en eski Türk yapısı olarak kabul edilen kale mescidi, mescit-türbe arası ilginç bir mimari özelliğe sahiptir. Kıble duvarı ile sura bitişen mescit, dikdörtgen bir plana sahiptir. Ortada iki kalın paye ile duvarlara yaslanan örtü sisteminde, girişte bir çapraz tonozla aynı genişlikte bir mihrap önü kubbesi yer alır. Mescit değişik tarihlerde onarım görmüştür.
