ERCAN AKGÜN
Hem 2000 yılında "Best Model Of The World" birinciliği kazanan hem de 2004'te "Miss Turkey"de birinci seçilen manken, sunucu ve oyuncu Fatoş Seğmen, yaşamının yarısını İstanbul'da diğer yarısını da İzmir'de ailesinin yanında geçiriyor.
- İşin gereği İstanbul'dasın ama İzmir'den de kopamıyorsun değil mi?
Senenin yarısı İzmir'deyim. Ailem burada çünkü. Bir de İstanbul'un trafiğinden artık çok bunalıyorum. Fenalık geliyor, dayanamadığım zamanlar buraya firar ediyorum. Senede bir iki kez yurtdışına gidip değişik yerler görüyorum. Farklı yerleri keşfetmeyi seviyorum. Tabi bunları fırsat bulabildikçe yapıyorum. Çünkü bizim sektörde iş durumu belli olmuyor. Bazı diziler veya programlar başladığı ay içerisinde bile bitebiliyor.
- Dizi piyasası yorucu mu?
Genelde komedi yapımları tercih ediyorum. Sarışın ve renkli gözlü bir kız olduğum için beni seksi bir imaja büründürmeye çalışıyorlar. Ben kendimi öyle görmüyorum. Çünkü kendimi komik buluyorum. Karakterim de buna yakın. İnsanları ağlatmayı değil, güldürmeyi seviyorum. O yüzden sit-com dizileri tercih ediyorum. Diğerlerinin set saatleri daha yorucu. Sit-com'lar belli bir platoda ve saatte çekiliyor ama diğer dış çekim dizilerin yerleri ve saatleri çok değişken. Kimi zaman saçını makyajını yapıp saatlerce bekliyorsun, hiç çekime giremeden setten ayrıldığın bile oluyor. İnsanın sinirlerinin sağlam olması gerekiyor.
CANLI YAYIN SEVİYORUM
- Sabırlı mısın?
Biraz öyleyim ama bazen yapmam gereken başka işlerim varsa, planlarım varsa yetişemediğim için gerildiğim oluyor. Yoksa normalde sabırlıyımdır, pozitifimdir, pek sorun yaratmam.
- Ama seni yıllardır bilirim hep neşelisin, ters bir anına hiç şahit olmadım.
Genelde az konuştuğum zamanlar çevremdekiler yanlış anlayabiliyor. Komedi dizisi "Yalancı Romantik"i çektik 2,5 sene. Sabah çok erken sete geldiğimde ayılana kadar hiç konuşmadan dururdum. Arkadaşlar "Fatoş n'oldu, neyin var" diye sorarlardı. Çünkü beni hep neşeli ve konuşkan görmeye alışmışlar, o suskun halim onları şaşırtıyor. Sonra kahve içip kendime gelmeye çalışıyordum.
- Benim bildiğim Fatoş günlük hayatta pek suskun değildir zaten.
Aynen. Özellikle de canlı yayınlarda enerjim daha fazla. Bu yüzden sunuculuğu, kendimi anlatmayı, kelimelere dökmeyi çok seviyorum. Canlı yayının riskleri var tabi ki, daha temkinli davranıyorum. Ama şöyle de bir artısı var; başlayacağı ve biteceği saat belli. O yanını seviyorum.
- En son magazin programı sunuyordun. Son durum nedir?
Şu an ara verildi. Yeni bir magazin programına başlanacak. Yorum katabileceğim bir program olacak. Öyle olmasını daha çok tercih ediyorum.
- Yayın tarihi belli mi?
Nazar değmesin diye söylemiyorum şimdilik. Çünkü bu tür konularda bir şey söylendiğinde ne oluyor anlamıyorum ya tarihi değişiyor ya başka aksilikler oluyor. Habersiz direkt başladığım işleri daha çok seviyorum. Nazara inanıyorum ve dikkat etmeye çalışıyorum.
- Ünlü olmak zor iş Fatoş.
Ben kendimi halktan biri olarak görüyorum. Herkesin bulunduğu ortamlara girmeyi severim. Halk plajından da denize girerim, pazara da giderim. Soyutlamam kendimi. Ama bu sefer de farklı şeylerle karşılaşıyorum ister istemez. Ünlü olmanın iyi yanları da var kötü yanları da. Bir de günümüzde cep telefonlarını kullanmayan neredeyse yok gibi. Her şekilde çekilebiliyorsun ve internette yayınlanıyor. Hiçbir şekilde kaçışın yok.
TUTUCULUK DEĞİL
- Sen daha gençsin, ne yaşından bahsediyorsun dur bakalım.
Daha çocuksu olduğun dönemlerde, 16-17 yaşlarında falan belki o kadar göze batmıyor ama belli bir yaşa geldiğin zaman her yerde o şekilde görünmek istemiyorsun. Herkesin elinde bikinili fotoğrafının olmasını istemiyorsun. Tutuculuk olarak görmüyorum. Siz plajda tatil yaparken art niyetli kişiler gelip fotoğrafınızı çekiyor ve onu internette yayınlıyor. Hoş bir şey olmuyor. Ünlüler bu yüzden sık sık yurt dışında tatil yapıyor. Orada çok mu rahatız; hayır tabii ki. Çünkü Türkler her yerde.
- Mankenlik yaptığın zamanlarda aklında dizi oyunculuğu ya da sunuculuk var mıydı?
Aslında beden eğitimi öğretmeni olmak gibi bir hayalim vardı. Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu 2005 mezunuyum. Zaten öğrencilik yıllarımda mankenlik yapıyordum. 2000 senesinde üniversitede okurken İstanbul'da "Best Model of The Turkey"de birinci seçildim. Annemler "Önce okul bitecek" deyince tekrar İzmir'e geri döndüm. İyi ki de yapmışlar. Şimdi ikinci üniversiteyi okuyorum halkla ilişkiler üzerine.
- Neden halkla ilişkiler?
Sürekli kendimi yenileme ve eğitme meraklısıyımdır. Bir de ilerisi için halkla ilişkilerle ilgili projelerim var. Hem televizyon hayatımı sürdürüp hem de hayalini kurduğum başka meslekleri de yapmayı istiyorum. Çok boş oturmayı sevmiyorum.
- Başka plan proje var mı?
Diyet yemeklerle ilgili kitap hazırlıyorum. Çünkü herkes bana soruyor; "Formunu nasıl koruyorsun, nasıl değişmiyorsun, nelere dikkat ediyorsun" diye. İnsanlar tatlısını da yemek istiyor, tuzlusunu da. Bu yüzden bir kitap hazırlıyorum.
- Peki o soruyu biz de soralım. Ne yapıyorsun fiziğini korumak için?
Haftada en az üç gün spor yapıyorum. Spor yapmadığım zaman kendimi çok kötü hissederim. Yeme tarzıma dikkat ederim. Liseden beri kızartma yemiyorum. Bunun yanı sıra düşük kalorili diyet tariflerim var. Mücver tarifinden tut, kakaolu keke kadar. Onları tüketiyorum. Balık hayatımda çok önemli bir yerde. Biz Giritliyiz; herkesin bilmediği sebze yemeklerini yaparız. Yemeklerde katı yağ yerine zeytinyağını tercih ediyorum.
- Ne kadar zamandır hazırlıyorsun bu kitabı?
Üniversiteden beri bu tip şeylerle ilgileniyorum. Senelerdir biriktirdiğim yemek defterim var.
YEMEK YAPMAYI SEVERİM
- Deneyerek mi yoksa bilinçli bir şekilde mi yapıyorsun?
Deneye deneye. Yemek yapmayı çok severim. Saatlerce mutfakta zaman geçirebilirim. Bir gün oturup 10 çeşit yemek yaptığım bile olmuştur.
- Bu yönünü bilmiyordum.
İkizler burcuyum. Çok yönlü bir karakterim var. Hem spor, hem yemek yapma, hem kitap yazma, hem eğlence. Aktifimdir sürekli. Bol bol da gezerim. Burcumdan kaynaklanıyor herhalde bu hareketlilik.
- Kitabı ne zaman çıkarıyorsun?
Şu an ona bir tarih vermeyeyim ama bir seneyi bulur. Çünkü okulda derslerde gördüğümüz sporcu beslenmesiyle ilgili konuları da eklemek istiyorum. Besin değerleri, sağlıklı beslenmedeki bazı kavramlar gibi konuları da kapsayacak. Sadece yemek kitabı şeklinde olmasını istemiyorum, çünkü onlardan her yerde var.
- Dizilere ara mı verdin?
Dizi çok meşakkatli bir iş. Gelen teklifler var ama ben biraz zor karar veren biriyim. Kafama yatan çok iyi bir proje gelirse o zaman sıcak bakabiliyorum. Normalde en çok istediğim şey sunuculuk. Dizi arka planda kalıyor benim için.
- Sinema ile kıyaslama yaparsak yorumun ne olur?
Sinema filmi bir kez çekilen ve ömür boyu kalan bir şey. Fakat sit-com dizilerde eğlenerek rol aldığım için onun tadı da bir başka. Elma ve armudu karıştırmamak lazım.
Hayat nereye süreklerse
- Dünya çapında yayınlanacak bir filmde rol almak gibi bir hayalin var mı?
O kadar büyük ölçekte düşünmedim hiç. Umarım olur tabi ki ama hayat seni nereye sürüklerse oraya gidiyorsun. Beden eğitimi öğretmenliği okurken, planlarımı ona göre belirlerken mankenliğe başladım. Mankenlik yaparken dizi oyunculuğu ve sunuculukta karar kıldım. Hayat insanı farklı şekle getirebiliyor. O yüzden onu yapmam bunu isterim gibi denilmemeli.
Doğru insanı bulmak zor
- 2009'da bir evlilik hayatın oldu, 2011'de de boşandın. Evlilik konusunu yeniden düşündüğün oldu mu hiç? Teklifler geliyor mu?
Teklif çok ama önemli olan doğru insanı bulabilmek. O kişiyi bulamadığınız zaman da ne çocuk yapabiliyorsun ne de mutlu olabiliyorsun. Doğru insanı Allah karşıma çıkartırsa hem işimi yaparım hem de evlenip çocuğumu yaparım. Tabi ki istiyorum. Ama ille de çocuk yapmak için evlenmem.
