Birkan Yüksel

Kabuktaki fiyasko

Dünyaca ünlü Japon mangasından Rupert Sanders yönetmenliğinde perdeye uyarlanan 'Ghost in the Shell' türünün en kötü örneklerinden biri.
Bu çeşit vasatlıkların tek iyi yanı, janrından faydalandığı başka filmleri ve uzaktan akraba olduğu önemli başyapıtları anımsatması.
Filmin önemli bir bölümü boyunca geride kalmış güzellikleri yeniden yad etmek, kaçınılmaz kıyaslamalar eşliğinde iyi filmlere hakkını vermek, yahut kıymetlerini anlamak imkanı doğuyor.
Manga ile ilgili bir fikrim yok ama dünyada bu denli sevilen ve cyber punk esintiler taşıyan bir çizgi romanın, bu filmdeki kadar kof bir laf kalabalığı barındırdığını sanmıyorum.
Karanlık bir gelecekte, insanların sibernetik ara formlara evrildiği, insanca bulduğumuz hasletlerin yok olduğu bir tekno imparatorlukta geçiyor hikaye. Tek başına bir felsefe metnine kaynaklık edebilecek bu atmosfer üzerine filmin söylediği kayda değer tek bir söz yok.
Bir kazadan kurtarılıp, bir tür silaha dönüştürülen Major'un stilize gökdelen atlayışları ve dövüş karaografilerinden arta kalan zamanda, insan olmak üzerine düşündüğü cılız sahneler zavahiri kurtarmıyor. Böylelikle alt kültür izleri taşıyan bir bilimkurgu için en önemli başlıktan;
'güçlü hikaye/siyasal tartışma' dersinden sınıfta kalıyor 'Kabuktaki Hayalet'.
ÖZGÜNLÜKTEN YOKSUN
Türün bu açığı, sürükleyici yan öyküler ve aksiyon kadrajlarıyla gideren örnekleri de var elbet. Bu, onlardan biri değil. Bu çağda bu kadar yapay bir tasarım, bu denli eğreti bir sanat yönetimi ve bu denli özgünlükten yoksun bir görsellik yakalamak da hayli çaba gerektiren bir çuvallama. 'Blade Runner'dan 'Robocop'a, 'Terminatör'den Matrix'e tüm belirgin referanslar, türün bu saygın filmlerine bir selam göndermenin sınırını zorlarken, yeni hiç bir şey söylemeyen, son derece sıkıcı bir metinle baş başa kalıyoruz.
Olan biraz da Scarlett Johansson ile Juliette Binoche ikilisine oluyor. Johansonn, hiçbir derinliği olmayan senaryoya bir parça varoluş bunalımı serpmek için nafilece çırpınıyor. Sonuç, Terminatör vasatının dahi gerisinde kalıyor. Avrupa usulü disiplin ve ciddiyetle can verdiği Dr. Ouelet filmin oyunculuk adına öne çıkan performansı olsa da Binoche'un çabası da bir parça acıklı bir hal.
'Kabuktaki Hayalet' çağın gerisinde kalmış bir video oyununun vasat fragmanı olarak da izlenebilir. Ancak bundan 15 yıl önce olsa, oldukça heyecan verici olabileceği gerçeği de hesaba katılarak. O da yine fragman için, zinhar oyunun kendisi değil.
UNUTMAMALI
Metropolis (1927) Fritz Lang
Blade Runner (1982) Ridley Scott
Terminator (1984) James Cameron
Matrix (1999) Andy-Lana Wachowski
Brazil (1987) Terry Gillam

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.