• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ya içindesindir çemberin... HAKAN URGANCI

Ya içindesindir çemberin...

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.02.2017, 00:00

Bir grup insan...
İçlerinde takım elbiseli, ağırbaşlı ve gözlüklü tipler var. Belki işadamı, belki bürokrat, politikacı, avukat ya da hekim. Bunlar belli ki toplumun beyaz yakalıları, uslu ve gözde çocukları.
Bunun tam aksine, asiler var. İri yarı, sert yüz hatlı, kaslı, vücutları ya çok iri ya da dövmelerle kaplı olanlar. Bunların çoğu toplum dışı. Uyumsuzlar. Sadece bir bakışlarıyla size geri adım attırabilecek ya da en azından güzergahınızı değiştirtebilecek kararlı ve buyurgan tipler. Kabadayılar.
Ev kadınları (ya da öyle sandıklarımız).
Hizmet işi çalışanları olan üniformalılar.
Dindarlar (ya da öyle görülenler).
Dinsizler (ya da saç kesimi ve küpesi yüzünden öyle olmasını umduklarımız).
Özgüveni yüksek bir şekilde şişirilmiş göğüs kafesleriyle dimdik duranlar. Çekingen bir şekilde bedenini küçülterek neredeyse görünmez olmaya çabalayanlar...
Cinsel tercihi belli olmayanlar ve aşırı belli olanlar...

KOLAY BİR YÖNTEM

Kozmopolit bir grup bu. Genci, yaşlısı herkes var. En kolay yöntemle bir arada bulunuyorlar. Kendi görünüşlerine benzeyen insanlarla gruplaşmışlar ve hepsi ayrı çemberlerin içinde...
Aslında 'öteki' ile karşı karşıya olmanın gerginliği içinde olduklarını saklamaları çok zor.
Ne de olsa beden dilleri kendilerini ele veriyor. Yine de kendilerine benzeyenlerle bir arada olmanın verdiği bir teselliye sahipler.
Birlikte daha güçlüler...
İnsanları kutulara koymak kolay ve güvenli görünüyor ama aslında öyle mi gerçekten de?
Biz ve onlar. Yeniler ve hep orada olanlar.
Hayatı boyunca hiç inek görmeyenler.
Şehirliler ve köylüler.
Güvendiklerimiz ve gözümüzü kaçırdıklarımız, haa bir de görmezden geldiklerimiz...
Çok şey paylaştıklarımız ve günahımızı bile vermediklerimiz.
Sonra biz benzerlerimizle bir arada dururken bir anons geliyor:
"Hoş geldiniz. Size bazı sorular soracağız. Bunların bazıları hayli kişisel olacak. Samimiyetle cevap vereceğinize inanıyoruz. Sorduğumuz soruya kendinde karşılık bulan kişi gruptan ayrılıp öne çıksın lütfen."

GRUPLAR OLUŞUYOR

Sonra sorular geliyor...
"Hanginizle sınıfta dalga geçilirdi?" "Hanginiz kabadayıydı?" Hiç tipinden beklemeyeceğiniz insanlar ortaya çıkıyor mahcup bir gülümsemeyle...
"Hangileriniz üvey baba/ anne?" "Kimler dans etmeyi seviyor?" "Hanginiz UFO'lara inanıyor?" "Hanginiz çok yalnız?" "Kim bir hayat kurtardı?" Kahkahalar göz yaşlarına karışıyor ve salonda birbirine benzemeyen insanlardan yeni çemberler, gruplar oluşuyor.
Buzlar çözülüyor.
Daha önce birbirini görmezden gelen tipler, gülümseyerek ötekini inceliyor.
Nihayet onun da kendisi gibi insan olduğunu fark ediyor.
Sonra son bir soru geliyor ve herkes birleşiyor:
"Kimler Danimarka'yı seviyor?" Evet, Danimarka için yapılan bu harika reklam filmi, toplumun bize dayattığı rollerden soyutlanınca, insani kimliklerimizle aslında birbirimize ne kadar yakın olduğumuzun altını çiziyor.
Dış görünüş ya da statülerimizden soyulunca içimizden çıkan gerçek insanı keşfetmek.
Bireysel benzerlik ya da benzersizliklerimize odaklanarak bambaşka gruplar oluşturmak ve sonunda tek bir ülküde, vatan sevdasında buluşmak.
Bu Danimarka'dan çok bize, Mevlana'nın Hacı Bektaş'ın yurdu Anadolu'ya yakışır diye düşünüyorum

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA