• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İSTANBUL KIRMIZISI HAKAN URGANCI

İSTANBUL KIRMIZISI

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.03.2017, 00:00

Dora dergisi sahibesi Ceren Ağca'nın Karşıyaka'yı fethi sürüyor. Ceren, Karşıyaka'nın mekanlarını tanıtırken bir yandan da yeni eventlere ev sahibeliği yapıyor. Bunlardan biri, Folkart Towers'ın muhteşem Cinema Pink'inde gerçekleştirilen film prömiyeri oldu.
Meşhur yönetmen Ferzan Özpetek'in BKM işbirliğinde gerçekleştirdiği son proje olan "İstanbul Kırmızısı", yönetmenin aynı adlı kitabına dayanıyordu. Özpetek filmlerinde alıştığımız İtalya sokakları, bu kez yerini boğaz manzarasına bırakmış.
Filmin görüntü yönetmenliği ve ses miksajına diyecek yok. Görüntülerle İstanbul yüceltilirken fondaki seslerle şehrin kaosu ve çok kültürlülüğü başarıyla yansıtılmış.
Bir ünlüler geçidi olan film, bir yerli dizi havasında sade bir atmosferde geçiyor .
Bir süre sonra bir gizem filmine dönüşse de sonuçta çözülen gizemden çok seyircinin ilgisi oluyor. Tüm sorular havada kalıyor.
Karakterlerin ne geçmişleri tam belli, ne de motivasyonları... Diyaloglar ve senaryo absürditenin sınırlarında dolaşıyor. Ferzan Özpetek'ten çok da ana akım bir film beklemiyorum zaten. Bununla birlikte bu filmin şimdiye kadarki en 'festival havası taşıyan", en konuyu eveleyip güveleyip hiçbir şey söylemeyen filmi olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Final sahnesinde boğazın sularına dalan Halit Ergenç'in (spoiler vermiyorum) yaptığını biz de yapsak rahatlar mıyız acaba diye düşünmeden edemedim. Filmin sonunda aklımda; davetlilerin yüzlerindeki soru işareti, sinemanın mor koltuklarının rahatlığı ve Dora'nın popcorn ve çikolata ikramını da atlamayan jesti dışında bir şey kalmadı.

İÇERDE MİSİN?

Uluç Bayraktar'ın popüler dizisi 'İçerde', genel anlamda başarılı bir prodüksiyon.
Büyük usta Çetin Tekindor'u İlk kez kötü adam olarak izlemek de ilginç oldu. Bence dizinin en büyük kozu olması gereken Tekindor, aynı zamanda da en zayıf halkası olmuş.
Ters ters baktığında korkutucu olabilmeyi başaran aktörün aksayan yanı, sık sık karakterden çıkması. Kasap Celal, Anadolulu bir tip. Normalde gırtlaktan, ağır bir şivesi var. Ne hikmettir ki iki cümle söylese birini Celal olarak aksanlı söylerken, diğerinde Kibar Nazif'e dönüşüveriyor. Bu da beni diziden fena halde koparıyor. Sette pek çok kişi de bu durumun farkındadır ama bizde geleneğe öyle bir saygı vardır ve bazen bu öyle sorgulanamaz hale dönüşür ki, eminim yönetmen bile Çetin Hoca'sına bunu söylemeye cesaret edemiyordur.
Bir başka eleştiri de 'İçerde' üzerinden genel olarak yerli dizilerimize...
Esas oğlan ile esas kız arasındaki cinsel gerilim uzun bir zamana yayılır. Bunlar tam öpüşecekler ya biri gelir, ya kapı çalınır.
Bunların heyecanı yarım kalır. Ortalama bir yerli dizide oğlanla kızın öpüşme süresi bir sezonu bulur. Bununla beraber, iyi adamla kötü adam arasındaki gerilim de uzatılabildiği kadar uzatılır. İki erkek karakter burun buruna geldiğinde gerilimli bir müzik eşliğinde kamera bunların çevresinde bir kaç tur döner. Birbirlerine normal iki erkeğin bakamayacağı kadar bakarlar.
Hayır benim korkum, bu uzunlukta süren bakışmalar sonucunda iki düşmanın gaza gelerek düşmanına uçkur çözmesi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA