Hürol Dağdelen

Hedef, korku toplumu yaratmak...

Kendimizi güvende hissetmiyoruz, bu yüzden sürekli tetikteyiz. Kapıdan dışarı çıktığımız andan itibaren aklımıza gelen ilk şey, "Acaba, anahtarı kapının üzerinde, çaydanlığı ocakta unuttum mu" oluyor.
Çünkü biliyoruz ki, her olumsuz durum, bize hayatı zehir edecek.
Beyni kemiren bir güvensizlikle iç içe, gün geçip gidiyor.
***
İş sadece bununla kalsa iyi, televizyon programları, günlük sohbetler, işyeri stresi, yaşam mücadelesi de "korku" yüklü...
Ekranda sabah programlarına bakar mısınız! Cinayet, saldırı, kayıp, şiddetle eşdeğer...
İki tane vardı, üç oldu; onlar izlenme oranını artırdıkça, bir yenisi daha gelir, hiç meraklanmayın.
Korku filmi, daha sabahtan başlıyor. Bu filmi izlemek için öyle atraksiyonlara da gerek yok!
Ayan beyan, fütursuzca...
Münevver Karabulut'un8 hunharca öldürülmesi bile, aylarca gündemden düşmedi.
Korku filmini izlersiniz biter, bu her gün fiylm izlemekten farksız ve korku git gide büyüdü.
Gün boyu cesedi çop bidonunda bulunan cinayet sohbetlerini izleyin yeter.
Şiddet kol geçiyor ve bu önce ekrandan başlıyor, en çok da çocuklarımızı etkiliyor.
Onlar korkuyla büyüyor.
***
İşte bu yüzden gazetemizin başarılı Sağlık Editörü Filiz İçke'nin, Prof. Dr. Yankı Yazgan'la yaptığı röportajı ve ondan aldığı izlenimleri okumanız, çok önemli...
Prof. Yazgan, tam bir toplum fotoğrafı çekmiş. Söylediği her söz, adım adım korku toplumuna gidişimizin resmi...
İşte söylediği o sözlerden biri... Öyle net ve açık ki:
"Maalesef güvenliğin zayıf olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Burada emniyetin istatistikleri açısından konuşmuyorum. İnsanların kendini yeterince güvende hissetmemesinden bahsediyorum ve evet, pek çok kişi güvende hissetmiyor. Diyelim ki çocuksunuz; babanız ay başında maaşını alacağından emin değil... Anneniz eve biraz geç kalsa bir kadın olarak saldırıya uğramış olma ihtimali çok yüksek. Buradan bakınca bir çocuk nasıl korkusuz büyür."
***
İşte bu yüzden her şeyden korkuyoruz.
Mafyavari yöntemlerden, adaletsizlikten, televizyon teröründen, işsiz kalmaktan, yaya kaldırımından geçmekten, kalabalık otobüslere binmekten, "Bir gün bizim de başımıza gelir" inancıyla cinayet haberleri izlemek ve okumaktan, parasız kalmaktan, geleceği görememekten, çocuklarımızı mutsuz görmekten, şiddeti körükleyen tavırlardan, trafikten, otomobil kullanmaktan, tuttuğumuz takımın yenilmesinden ve daha birçok yaşam gerçeği...
İşte bu yüzden kendimize güvencimiz yok, yıllardır...
Korkutulduk ve güvenimizi yitirdik.
Ve hala ekran sabahtan başlıyor "korku" pompalamaya...
Buna bir dur demenin tam zamanı. İşler çığrından çıkmadan..
Yeni başlangıçlar için, uzmanların önerilerine kulak vermek gerek, yoksa sapıtacağız bu gidişle...
Prof. Yankı Yazgan, bize çıkış yolunu gösteriyor bugün...
Önce insani değerlerimize sahip çıkmak gibi..
Güzellikler hep var!
Televizyon dizilerinde artık, şiddetin, sevgisizliğin, seviyesizliğin sınırı yok.
Ekranda sınırsız bir özgürlük var ve bu toplum yapımızda derin izler bırakıyor.
Mafya, almış başını gidiyor. Kötülükler hep listebaşı...
Şiddet reyting rekorları kırıyor!
***
Oysa hayatın güzellikleri de var.
Artık onlar prim yapmalı.
Bu yüzden, dizi yapımcıları ve oyunculara önemli görevler düşüyor.
İnsana yansıttıkları her olguda "sorumluluğu" hissetmeliler.
***
Önceki gün, Esra Ceyhan'ın programına katılan başarılı oyuncu Altan Erkekli, çok güzel bir laf etti, üstlendikleri sorumluluk adına...
"Hayatın içindeki güzellikleri biz ekranlardan görmeye başlarsak kendimizi de öyle eğiteceğiz."
İşte olay budur, kendimize aynı tutmak.
Bunu başardığımız an, güzellikleri de göreceğiz topyekun.
Emin olun.
SÖZÜN ÖZÜ
Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar.
Wendell Phillips
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.