Hürol Dağdelen

Toplumu fikri hür, vicdanı hür gazeteciler yüceltir

Toplumların değeri, bireylerinin kültür eşiğiyle doğru orantılıdır. Yazan, fikir üreten, düşünen, yaratan, okuyan, araştıran, gerçeklerle yüzleşme yeteneği olan, özgür kimliğe sıcak bakan insanlardan oluşan toplum daima, geleceğe güvenle bakar.
Korkmaz, örselenmez, çekinmez.
Tıpkı, dünyada ender bulunan bir lider olan Atatürk'ün 90 yıl öncesinden öğretmenlere hitaben söylediği gibi:
"Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür nesiller ister."
Bir diktatör topluma bunu söyleyebilir mi ya da padişah, hükümdar, sultan?
Asla; çünkü onlar yönettikleri toplumun ellerinin altında olmasını ister. İnsanların el pençe divan durmasını, onlara muhtaç olmasını, iki sözüne mahkum olmasını arzu eder. Bir topluma, "fikri hür" mesajı vermek şöyle dursun, adım attırmazlar.
Oysa Atatürk'ün en etkili mesajlarından biriydi fikri hür insanların toplumun temelini oluşturması...
Çünkü çağdaş dünyanın prensiplerini, insanoğlunun değerini daha o yıllarda görmüştü Atam...
Peki devlet, 21. yüzyılda, yani o sözden 90 yıl sonra ne yapıyor; düşüneni, fikir üreteni, yazanı, çizeni içeri atıyor, söyledikleri, yazdıkları için cezalandırıyor.
90 yıl önce özgür bireyin tanımı, 90 yıl sonra ceza...
***
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini oluşturan ilkelerin başında insan özgürlüğü geliyor; yani fikir hürriyeti ve aydınlık gelecek isteği...
Bunun da temel taşlarından biri gazetecilerdir. Yani toplumun en duyarlı insanları...
Toplumun gelişmesinde sorunlar gören, düşünce özgürlüğünün aksadığını hisseden, devlet yönetiminde yapılan hataları keşfeden, doğruya doğru, yanlışa yanlış deme cesaretini gören insanlar...
Bu yüzden 60 ihtilalinden önce de gazeteciler doğru bildiğini söyledi, yargılandı. Ülkemizin en karanlık günlerinin yaşandığı, sağ-sol savaşının zıvanadan çıktığı 70'li yıllarda da sözünü sakınmadı, yargılandı.
Bu gün de, o yıllardan farksız...
Aralarında milletvekili olan sevgili Mustafa Balbay olmak üzere, pek çok gazeteci, pek çok yazar hala içeride... Hem de 4 yıldır...
Oysa içinde yoğrulduğu toplumuna güvenen bir hukuk devletinin yapacağı, yapması gereken ilk şey, bu insanların hukuksuz yargılanmasını sağlamak; en önemli aşama da fikirlerini söylemesine, bildiği doğruları savunmasına olanak verecek ortamı yaratmak...
Zira, özgür toplumların gereğidir fikrini söyleyene değer vermek, bilinenin aksini savunsa bile, sisteme farklı baksa da "Onun fikridir, söylemekte özgürdür" diyebilmek...
***
Dün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ydü. Coşkulu değiliz inanın; bizim için buruk, puslu bir gün...
Dün birçok yerde, birçok mekanda gazetecilerin sorunları dile getirildi, fikir özgürlüğünden yana konuşmalar yapıldı. Gazetecilerin "toplum öğretmeni" kimliğinden söz edildi. Maddi ve manevi sorunlar anlatıldı, çözüm yolları arandı. "Gazeteciler baştacımızdır" dendi.
Elbette bunlar olması gerekenler, konuşulmalı, dile gelmeli ama yine de içim yanıyor benim...
Bu ülkenin inşaasında, en önemli görevleri üstlenen, yurdunu çağdaş çizgiye çekme mücadelesi veren, yüreğini siper eden gazetecilerin, fikrini söylediği, düşüncelerini yazdığı için yargılanması, hapiste olması en büyük mutsuzluğumdur benim...
Dün de öyleydi, bugün de öyle...
Ve en büyük beklentim, Başbakan Erdoğan'ın önceki gün, Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ için söylediği "Tutuksuz yargılanmalı" temennisini gazeteciler için de dile getirmesi, bunun hayata geçmesi...
Tıpkı, 90 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran "Bağımsızlık savaşçısı" Atatürk'ün söylediği gibi, fikri hür, vicdanı hür nesillerden oluşan bir toplumun ışığını yakması...
Aydınlık ve huzurlu bir geleceğin tek sigortası budur.

GÜNÜN SÖZÜ

Söylediklerinizin hiçbirinde sizinle aynı görüşte değilim; ancak, onları söyleme hakkınızı ölünceye değin savunacağım.
Voltaire
Sarmaşık sizlerle güzel

Son günlerde yazılarımda geriye gidişler yaşıyorum ama toplum için çok değerli olan bir markanın kalbinde yaşananlar önemli olunca, bu bakış kaçınılmaz oluyor.
Tıpkı elinizde tuttuğunuz Sarmaşık eki gibi...
1989 yılında Yeni Asır'da göreve başladığımda, ilk görev yerim Sarmaşık gazetesiydi. Fransızca çeviriler yapıyordum o günler... Gazeteye giren her haberim mutluluk kaynağı olmuştu benim için...
Mesleğimin ilk adımlarıydı onlar...
1 Nisan 1970 doğumlu Sarmaşık, o yıl 20 yaşında...
O zamanki yönetmenimiz Bülent Peker'di, kulakları çınlasın. Sempatik, keyifli bir adamdı ama aynı zamanda aşırı titizdi. O sayfaları nasıl bir ressam gibi çizdiğini, haber işleme becerisini her gün merakla izlerdim.
Çok şey öğrendim ondan ve Sarmaşık'ın editörü Sermet Öge'den...
Hele Mehmet Karabel'in, o güçlü kalemiyle yazdığı Can Can sayfalarını unutmam mümkün mü?
***
İlavelerin kaderidir kriz başgösterdi mi, kapısına kilit vurulan ilk değerler arasındadır. Sarmaşık da o acı günleri yaşadı...
Yıllarca sesi çıkmadı, konuşamadı...
Ta ki, 11 Ocak 2005 tarihine kadar... Yani, 7 yıl önce bugün... O zamanki yönetim karar aldı ve beni, yıllar önce bir çırak olarak geldiğim gazetenin başında, "Yayın Editörü" olarak görevlendirdi.
Çalışma arkadaşlarım ise daha çok iletişim fakültesinden yeni mezun olan gençler oldu. Çoğu bu çatı altında yetişti kimi İstanbul'a gitti, kimi ise hala bizlerle birlikte...
Onlarla mutluyum, gururluyum.
Başta bizlere desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Genel Yayın Yönetmenimiz Şebnem Bursalı olmak üzere, Yazı İşleri Müdürlerime, sevgili Yücel Öziçer'e, editör ve sayfa sekreteri arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Kendine özgü anlatımla bizlere dünyayı gezdiren Besim Kazado'ya, kültür sanat yazılarıyla Bülent Gürlük'e, falımıza bakan Filiz Özkol'a, farklı moda yazılarıyla Meral Simson'a sevgilerimi yolluyorum.
Sarmaşık'ın sizlere daha nitelikli, daha özgür ulaşması için büyük çaba gösteriyoruz.
Amacımız, Yeni Asır'ın bu en değerli markasını, dünden bugüne olduğu gibi bugünden de geleceğe taşımak...
Saygıyla, sevgiyle, emekle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.