Yüksek öğrenimimi Konya'da tamamladım. Severim bu Anadolu şehrini; her yönüyle kutsal bir kimliği vardır.
Hele Mevlana gibi, şöhreti dünyaya yayılmış bir tasavvuf simgesi bağrında yattığı ve yaşatıldığı sürece...
Yaşadığı dönemin en önemli isimlerinden biri olan ve topluma, insanlığı, Allah sevgisini ve eşitliği öğreten Mevlana, bu yönüyle huzurun ve kardeşliğin merkezi olmuştur.
Bu yüzden Konya, turistik zenginliğini dahi Mevlana'ya borçludur.
Her yıl onbinlerce insan Konya'ya gelip Mevlana'yı ziyaret eder, öğretilerini bir kez daha yaşar, hisseder...
Her yıl Aralık ayında düzenlenen Şeb-i Arus törenleri ise Mevlana'nın toplumla buluştuğu en önemli dini törenlerden biridir.
Yılda bir kez düzenlenen törende, yer bulmak neredeyse imkansızdır.
Bu yüzden öğrenciliğim boyunca, 15 dakikalık kısa bir süre hariç, bu törenlerin tamamını izleme imkanım olmadı.
Hep içimde ukte kaldı bu...
Taa ki, çok sevdiğim bir dostumun Karşıyaka'da Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu'nda ilk kez düzenlenen Şeb-i Arus törenini hatırlatana kadar...
MEVLANA FELSEFESİ
Karşıyaka Spor Kulübü'nün özellikle basketbolda büyük başarılara imza attığı Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleşen Şeb-i Arus töreni, bir 'Sema' gecesiydi...
Ege Neyzenler Derneği himayesinde düzenlenen "1. İzmir Şeb-i Arus ve Sema Töreni", Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun konseriyle başladı, kimsede çık yok...
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği programda, Hazreti Mevlana'nın felsefesini konu alan sinevizyon gösterisinin ardından, ilahi ve kasideler, Buhurizade Mustafa Itri'nin segah eseri "Mevlevi Mukabelesi" okundu.
Bir koro konserini, üstelik ağır bir musikiyle, ilk kez bu kadar net dinlediğimi anımsıyorum. Salonu dolduran izleyici, bütünüyle olayın içindeydi sanki... Yine çıt çıtmadı.
Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun konseri, sanıyorum Konya'dan sonra ilk kez İzmir'de bu kadar dikkatli izlenmiştir...
Ardından tek tek semazenler çıktı sahneye...
Ağır ve dini ritüele uygun düzenlenen sema törenine hazırlık süresincinde de çıt yoktu. Bir ara kendimi yalnız hissettiğimi sandım, o kadar duru bir sessizlik...
Yaklaşık bir saat süren sema töreni öncesi yapılan açıklamalar da dikkatle dinlendi, tören süresince 'alkışlamayın' uyarısına da dikkat kesildi İzmirliler, yine çıt çıkmadı, son ana kadar...
Tören bittiği anda ise İzmirliler ayakta alkışladı emeği geçen herkesi, dakikalarca...
İZMİR'İN YÜREĞİNDE
İzmirlilerin hayata, İslam dinine çağdaş bakışına hep laf edilir, bazı aklıevveller tarafından bu asil duruş suistimal edilmeye kalkılır ya, işte o insan bozuntularını bu gecede İzmirlilerle bir arada görmek isterdim, utanırlardı.
Çünkü İzmirli, dinini "göstermelik" değil yüreğinde yaşar.
Çünkü İzmirli, dine saygısını bir başkasını rencide ederek değil, 'hoşgörüyle' sıcacık yaşatır...
Özetle, İzmirli'nin insana, dinine, kimliğine, fikirlerine saygısının doruğa çıktığı bu gece çok özeldi.
İşin asıl önemli tarafı, Mustafa Kemal Atatürk ve Mevlana gibi İslam dinine çağdaş yorum getiren iki simgenin aynı salonda buluşmasıydı...
Ne kutsal bir an...
O yüzden bazı hatalar olsa da, bu özel geceyi organize eden 'Tuncer Örs Organizasyon'un çabaları herşeyin ötesinde...
İzmir'de 1'incisi yaşanan törenin sürekli olması en büyük dileğim...
Adı barış ve çağdaşla eş olan İzmir'in farkını Türkiye'ye daha fazla yaşatmak adına üstelik...