Hürol Dağdelen

Evet, herkes kendi dönemini yaşıyor

Doğup büyüdüğümüz, gelişip yaşlandığımız sonra da toprak olduğumuz bir yaşam sürecini yaşıyoruz. Bu süreç, kuşkusuz her insanda derin izler bırakıyor. İzlerin nedeni ise yaşanmışlıklar...
Kuşkusuz herkes kendi dönemini yaşıyor.
Sevinçlerini, acılarını, mutluluklarını, başarılarını, sevgilerini...
Herkese özel, herkesin kendi kimliğinde gelişen bir süreçte şekilleniyor her şey... Bu zaman diliminde sevdiği ya da sevmediği pek çok olay gelişiyor, pek çok insanla tanışıyor, pek çok savaşa tanık oluyor.
Yani her şey kendisine özel...

Şimdi televizyonda sohbet programlarına bakıyorum, her konuk kendini anlatıyor. Bakış açısını, dünya görüşünü, yaşanmışlıklarını...
Oysa yaşadığı her anı, kendisine özeldir.
Ancak yine de anlatmak gereğini hissediyor.
Bunun çeşitli nedenleri var ama en çarpıcı olanı sanırım, o insanın, bugün yaşadığı dönemi benimsemediği, kendi yaşadığı, büyüdüğü dönemin bugünden daha iyi olduğu...
Özlem içinde büyümüş... Anlattıkça anlatıyor. Hatta kendi özeline bile giriyor farkında olmadan, sonra da, o sihirli cümleyi söylüyor:
"Biz eskiden böyle değildik, paylaşır, örnek alırdık. Oysa şimdiki nesil böyle değil, daha bencil, daha yalnız yaşıyor, paylaşmıyor."

Kişi, bu isyanında haklı olabilir ama sadece genç nesil değil ki, onları sürükleyen bir düzen var söz konusu olan...
Her şeyin elinin alında olduğu bir yaşam kalitesine yükselen insan, doğal olarak, daha çok yalnızlaşıyor, daha çok kendini düşünür oluyor.
Yoksa insan yine aynı insan... Duygular törpüleniyor sadece, herkes kendi bildiğini yaşıyor, yaşatıyor. Şimdi genç nesil, gelecekte konuşacak ne bulur bilinmez ama, illa ki bulacaktır.
Çünkü onları anlamamakta direniyor, keşfetmeye çaba göstermiyoruz. Hep kendi dönemimiz, kendi yaşadıklarımız ön planda; oysa zaman akıp gidiyor.
Ve de acımasız ve de kısa...

Geçmişte anılarımız güzel, unutulmaz, kabul ama yaşamayan bilemez ki... Hele genç neslin, bizleri anlamasını beklemek, ahmaklıktan öteye gitmez.
Anıları yaşayan değerini bilir, yokluğu yaşayan da varlığa sahip çıkar.
İnsan olmanın en güzel tarafı, dönem zenginliğimizi resmedebilmek... Nesiller arasında, uçurumlar yaratmak yerine, köprü olmaktır özel olan...
Çünkü bilen, yaşayan, tanık olan, gençlere daha rahat ulaşır. Onlardan bizi anlamalarını beklemek yerine, el uzatmak daha geçerli yol bence...
Büyükler topluma mesajı böyle vermeli...
"Gençler bizi anlamıyor" işin kolaya kaçışı...
Sonuç ta, empati yapmak diye bir şey var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.