Son iki gün içinde, Galatasaray ile Fenerbahçe'nin aldığı dudak uçuklatan sonuçlardan sonra Bursa'da, yeni bir sürprizle karşılaşmamız, merak konusuydu aslında! Bu başkanların yaptığı transferler, buna çanak tutan çok bilmiş teknik direktörlerin ışığında, gırtlağa kadar borç batağına bulaştırılmalarına, hayret ediyor insan! Hayret ki, ama ne hayret(!) Kendi fabrikalarında başarıdan başarıya koşarken, yönettiği kulüpleri 'iflasın!' eşiğine taşımalarının matemati - ğini, varsa bir bilen, gelsin anlatsın benim koca kafama(!) Diğer bir konuysa, teknik adamların oyuncu tercihlerindeki 'tuhaf!' tercihleri... Neyse ki Şenol Hoca dün, kenarda top toplayıcıların bile tabelaya çok basit yazabileceği, oyun kurgusuyla çıktı sahaya...
TOLGAY VE MEDEL ŞAŞIRTTI
Çıktılar da, renk körü olduğumu sandım, koca ilk yarı boyunca! Yani; beyazlıların sürekli atak yaptığı... Her daim topa sahip olduğu... İlk gol pozisyonu yakaladıklarının yanı sıra, siyah formalıların, ıkıla-sıkıla ge - riden çıkma kabızlığı yaşadığı! Orta alanı Mehter Marşı eşliğinde geçme mentalitesi!
Daha da öteye gideyim, göklere sığdıra - madığım Tolgay ile Medel'in, her zamanki iletişimi kuramamaları yüzünden bu günün sabahı, neredeyse bi göz doktoruna gö - rünme kararı alacaktım. 'Beyazlılar' mıydı Beşiktaş? Yoksa; 'Siyahlılar' mıydı, Bursa?
Yine kötü bir başlangıcın ilk dakikalarında, Oğuzhan'ın pasıyla, Babel'den gol var var olmasına da futbolcuların, Şenol Güneş'e dair bir güvensizliğin olduğu, bal gibi ortada(!) İfadem, salt şu karşılaşmaya göre değil. Çünkü Hoca; formayı dağıtırken adalet terazisini, tam çalıştıramıyor maa - lesef! Hep gergin... Sürekli, öfkeli! Sürekli, her daim, kavgaya hazır! 'Manevi oğulları Oğuzhan ve Necip konusundaki fazlaca ısrarı, bilsin ki, başını yakacak!' dememe kalmadı ki Sakho, yapıştırıverdi beraberlik golünü, iyi mi? Her zamanki gibi yanılt - madı! 'Bravo' diyelim, Şenol Hoca'mıza(!)