Artık, ben de kaşar oldum, bu basın sektörün de(!) O sınıfa, erdim yani! Yanlı spor müdürlerinin, karşıt olduğu bir takımın başarısızlığına ilişkin haberleri nasıl servis yaptıklarına, çok tanık oldum, çoook! Hamzaoğlu'nun zamansız gönderilişi, müthiş hoşlarına gitti mesela(!) Yün yumağının bir ucunu yakaladılar ya, çektikçe çektiler her zamanki gibi, takımı karıştırmak adına!
Uzatmayayım... M.Denizli'nin gelişi... Böylesi önemli bir maç öncesi, aldılar sazı ellerine, kimleri göndereceği, kimleri ikamette bırakacağıyla ilişkin, doldurdular sayfaları dedikodularla! Başta Sabri, ardından birkaç ismi de ekleyerek, içlerinde yarattıkları o 'yılanı!', dün oyun alanında mücadele veren çocukları gönderdiler, tam yüreklerinin ortasına! O bazı insanların, her daim bahsettikleri 'Gazetecilik İlkeleri', sahi nerde?
Çok samimi... Üç gündür, atılan gazete başlıkları, yanlı spor yorumcuların söylemlerinden tiksinti duyuyorum(!) Şu karşılaşmayı izlerken de Galatasaray'ın farklı yenmesi için 'Totem!' yaptığımı, çok samimiyetle ifade edeyim. Tepki koyacağım ya, az da olsa Astana'nın hücumlarında, ellerimi kenetlerken, GS'nin karşı saldırışlarında, farkında değilim, 'Ah Yasin!' Vah Burak!' diye diye, açmışım kollarımı bir 'kelebek' gibi, sonuna kadar... Galatasaray'a, beraberliğin bile yeteceği bir maçta, kalibresine uygun olmayan bir rakibe karşı golü yakalamaması süre uzadıkça, kuşkular doğurdu içimde! Olur ya! Adam son saniyede yapıştırırsa mereti, Galatasaray ağlarına? 'Twumasi' denen zat, hiç istemediğim düşüncelerimi gerçekleştirirken Selçuk, zevahiri kurtardı Galatasaray'ı, 'tüyü!' bile olmayacak bir takım karşısında(!)
Önemli bir etap geçildi, geçilmesine... Başta Mustafa Denizli ve ardından o oyun alanındaki taze öğrencileri bilsinler! Sanmasınlar ki ortaya sergiledikleri futboldan olmadı yakalanan dün akşam ki başarı... Unutmasınlar, uğur adına, bendenizin parmaklarını kırarcasına kenetlediğinden(!)
